
Gürcan Banger
Arkadaşlık, Farklılık, Eşitlik
Yaşamın farklı alanlarındaki ilişkilerini birbirleri ile bağlantılı hale getirdiğimizde bunlarla ilgili bir hukuk geliştirmemiz de gerekiyor. Bu durumun örneği –kişisel yaşam deneyimimin de doğruladığı gibi– sıklıkla karşımıza iş konularında çıkar. Girişimcilik, iş kurma veya herhangi bir alanda yatırım yapma konusunda eğitim verirken veya danışmanlık yaparken sıklıkla öğütlememe, hatta ‘tembihlememe’ neden olan bir durum var. Sermayenizin yetersiz olduğu durumda bir banka yerine ailenizden veya arkadaşınızdan borç almayı tercih edebilirsiniz.
Hâlbuki karşılıksız arkadaşlık ilişkisi ile ödeme yapmanızı gerektiren finansal borçluluk ilişkisi aynı kategoride değildir. Bu nedenle ilkesel olarak arkadaşlık ilişkisinin yakınlığını, samimiyetini ve karşılıklı güven olgusunu ‘para’ gibi farklı bir sektöre taşımamak gerekir. Eğer bir şekilde böyle hal oluşuyorsa, bu durumda parasal borçluluk durumunun nasıl bir çözüme ulaşacağının –örneğin borcun hangi vadede nasıl ödemelerle karşılanacağının– bir sözleşmeye, mümkünse yazılı taahhüde bağlanması uygun olur.
Özellikle arkadaşların bütçelerinin sınırlarını zorlama ihtimali olan durumlarda bu tür bir çözüm kaçınılmazdır. Aynı durum aile için de doğrudur. İlişki sistemimizde oluşan problemlerimizin pek çoğunun farklı kategorilerdeki ilişkileri birbirlerine bağlantılı hale getirmekten kaynaklandığını hepimiz kendi örneklerimizle doğrulayabiliriz. Parasal borç (karşılıklı maddi borçlanma) konusu da arkadaşlığın ‘istiap haddini’ aşmasına neden olan örneklerden birini oluşturur.
Paradan söz etmişken bununla ilgili olabilecek bir başka arkadaşlık sorunundan söz edebiliriz. İnsanlar arkadaşlıklarının başlayıp geliştiği zamanki durumlarında kalmıyorlar. Değişim kişisel düzeyde zihin haritamızın, etki-tepki modelimizin, yaşam tarzımızın, inanç ve paradigmalarımızın farklılaşması şeklinde ortaya çıkıyor. Yaşamın akışı içinde bazılarımız arkadaşlarımıza oranla ekonomik olarak daha başarılı veya başarısız oluyoruz. Değişimin türü ne olursa olsun, kişisel düzeydeki farklılaşma arkadaşlık ilişkilerinin etkilenmesi sonucunu doğurabiliyor. Paylaşılan, ortak yoksullukta başlayan bir arkadaşlık bir tarafın ekonomik yükselmesi ile birlikte farklı bir hal alabiliyor.
Çocukluk veya erken gençlikte oluşan ve duygusal-düşünsel fanatik özellikler içermeyen arkadaşlık ilişkisi farklı ideolojik veya siyasi tercihlerle taraflar arasına duvarlar örebiliyor. Kimi zaman arkadaşlık ilişkisi bir tarafın yağmuru, diğerinin güneşi istediği Nasreddin Hoca fıkrası gibi çatışan çıkarlar ve beklentiler nedeniyle bir açmaza sürüklenebiliyor. Nedeni ve türü değişse de arkadaşların bireysel durum ve konumlarındaki farklılaşma arkadaşlığın sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip oluyor.
Farklılaşma tehdidine karşı arkadaşlığın sürdürülebilir olması sağlanabilir mi? Hiç kuşkusuz sürdürülebilirlik, arkadaşların doğru iletişimi ve arkadaşlıklarını yeni durumda yeniden değerlendirmeleri ile mümkün olabilir. Kimi durumlarda araya mesafe girer ve bağlar zayıflar. Bazen de arkadaşlık geçmişin anıları arasında yer alır. Bir tesadüf sonucu olsa da bir arkadaşlığın başlaması ne denli olağan bir durum ise arkadaşlık ilişkisinin solup silikleşmesi de aynı derecede beklenen bir durumdur. Yaşam kendi devamlılığı içinde akıp gidiyor. Her anı yaşamak ve o anda yeni bir ilişkiyi başlatmak üzere anın ana eklendiği yola devam ediyoruz. Yaşamın kuralı şu ki, sonlar başlangıçlarla birlikte filizlenmeye başlıyor.
“Don Kişot (Don Quixote)” romanının yazarı Cervantes’e atfedilen bir söz var. “Aşk herkesi eşit kılar.” Bu cümledeki ana fikrin arkadaşlık için de doğru olduğunu söyleyebiliriz. Arkadaşların özne olarak deneyim, beceri ve durumlarındaki farklılığa rağmen arkadaşlık ilişkisi bir ‘rütbe hiyerarşisi’ yaratmaz. Her iki kişinin de ilişkide eş düzeyde olduğu kabul edilir. Bu eşitliğin bozulduğu durumlarda arkadaşlık ilişkisi de zarar görür.
Ünlü klasik filozof Aristoteles (MÖ 384-322) –ki arkadaşlık konusunu inceleyen ilk düşünürler arasındadır– “Nikomakhos’a Etik” isimli eserinde bir eski Yunan özdeyişinden söz eder: “Arkadaşlık eşitliktir.” Eşitliği bozma potansiyeli taşıyan tüm durumlar aynı zamanda arkadaşlığın sürekliliğini de tehdit eder. Özetle adalet ve eşitlik, arkadaşlık kurumu içinde vazgeçilmez özelliktedir.