Son günlerde Ahmet Ataç'ın Ankara siyasetinde aldığı yer konuşuluyor.
Öyle ki her hafta Eskişehirli kadınlarla birlikte hem meclis, hem de genel merkez ziyaretleri yapıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ile uzun uzadıya sohbetlerde bulunuyor.
Son olarak tüm MYK'yı da ziyaret etti Ataç.
Gün boyu temaslarda bulunup, Eskişehir'i, Tepebaşı'nı ve Tepebaşı'nın geldiği noktayı orada anlattı.
Anlatmaya da devam edecek...
***
Tüm bunlar olurken, herkesin aklında aslında aynı şüphe var.
"Kılıçdaroğlu bu ziyaretlerden sıkılacak" endişesi...
Daha doğru bir tabirle böyle olmasını isteyen bir güruh var bu şehirde.
Adı sanı ne olursa olsun bazıları Ankara'da kimsenin öne çıkmasından yana değil!
İnsanlar böyle düşünedursun, Ataç ile genel merkez arasındaki sıcak bağlar kaynamaya başladı.
Bırakın Kılıçdaroğlu'nun bu ziyaretlerden sıkılmasını, Tepebaşı heyetine her geçen hafta daha fazla vakit ayırır oldu...
***
Neden mi böyle oluyor?
Hemen anlatalım;
Öncelikle şunu söyleyelim...
Tepebaşı Belediyesi'nin Ankara'ya götürdüğü kadınlar CHP'li kadınlar değil!
Daha doğrusu, siyasetle iç içe olan insanlar değil.
Onlar, bu şehrin kenar mahallelerinde yaşayan cesur kadınları...
Tek birisinde bir başkasını şikâyet etme niyeti yok.
Kimsenin aklında, bir başkasının yerini alma isteği yok.
Ve hiçbirinin siyasetten en küçük bir beklentisi dahi yok.
Onların tek derdi var, Eskişehir'i ve Tepebaşı'nın orada temsil edebilmek ve CHP lideriyle tanışabilmek.
Tamamen doğal, tamamen samimi ve tamamen içten bir ziyaret onlarınki...
***
İşte bu yüzden Ataç Ankara'da çok sevildi.
Dahası;
Her geçen gün kendisine karşı gösterilen sevgi hatta saygı daha da büyüyor.
Ve emin olun ki;
Her hafta yapılan ziyaretlerde CHP liderinin Eskişehir heyetine olan yakın ilgisi de her geçen gün büyüyecek.
Çünkü o ziyaretlerde siyasi kaygı yok, tamamen Eskişehir ve Tepebaşı var...
ANADOLU BU SİSTEMİ BİTİRMELİ...
Ligin en altına bakın...
Sivas, Mersin, Eskişehir, Kayseri, Bursa, Gaziantep, Rize hatta Trabzon...
Ortak özelliği çok olan takımlar bunlar.
En başta şehir takımları hepsi...
Temsil ettikleri dev kitleler var arkalarında.
Birçoğu Türk futboluna damga vurmuş camialar.
Ve son yıllarda hepsi büyük sorunlar yaşıyor.
Ekonomik sorunlar başta olmak üzere, sahadaki mücadeleleri de sekteye uğruyor.
***
En güzel örneklerini Eskişehirspor maçlarında görüyoruz.
İstanbul takımları ile oynanan maçlarda kaç kez hakkı yendi takımın saymaya kalksak burası yetmez.
Yani ortada kurulmuş bir düzen var ve bu düzen İstanbul takımlarının lehine işliyor.
Başta saydığımız takımlar ise çilesini çekiyor.
Trabzonspor'un İstanbul'da başına gelenler de artık bardakta dolu yerin kalmadığını gösteriyor.
Öyle ki tüm Anadolu artık isyan bayrağını çekmiş durumda.
Ve olası bir Anadolu Ligi'nin kurulması ihtimali yüksek sesle konuşulmaya başlanıyor.
***
Velhasıl...
Sermaye takımlarının ve futbol popülaritesinin zirvede bırakıldığı, Türkiye liginin yükünü çeken Anadolu takımlarını çileye mahkûm edildiği bir Türk futbolu ile karşı karşıyayız...
O nedenle Trabzonlu Salih Dursun'un yaptığı harekete sonuna kadar destek veriyoruz.
Çünkü o hareket sadece o maçta yaşanan haksızlıklara karşı yapılmış bir tavır değildi.
Tüm Anadolu'nun çığlığını temsil eden bir tutumdus...
Bu nedenle Salih Dursun'a sadece kendi kulübü değil tüm Anadolu sahip çıkmalıdır.
Yoksa bu düzen işlemeye ve Anadolu takımları bu ligin çilesini çekmeye devam eder.
