Bağnazlık Üzerine

Bilgi adına edindiklerimizin kaynakları her zaman doğru olmayabiliyor. Örneğin her gün kullandığımız sözcükler var. Çoğu zaman sözlük anlamlarını ya da nasıl olup da belleğimizde kaldığını hatırlamayız bile. Sorup soruşturmadan, öylesine duyduğumuz veya benzettiğimiz şekliyle kullanırız. Genel bir insan alışkanlığıdır bu. Özellikle düzenli bir eğitim almamış olanlar ile öğrendikleri bilgi kalabalığından başka bir şey olmayanlarda sıklıkla rastlanır. ‘Bir kulağından girip diğerinden çıkanları’ da unutmamak lazım…

Günlük kullanımımda olan sözcüklerin üstüne gitmeyi severim. Yaptığım küçük araştırma sonrasında öğrendiklerim, bildiklerime denk düşüyorsa; bir tür doğrulama olur benim için. Eğer sözcüğün anlamı ve kullanımı bildiğimden farklı ise bir eksiğimi tamamlamış olurum.

Son birkaç günün aklıma yerleştirdiği sözcük ‘bağnazlık’ oldu. Her zaman yaptığım gibi bir sözlükte araştırarak başladım. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre; bağnaz, “bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen” demek. Bağnaz sözcüğünün eşanlamlısı olarak ‘fanatik’ veya ‘mutaassıp’ da kullanılıyor. Zihnimde, yakın ve uzak çevreme şöyle bir sanal göz gezdirme yaptım. Kuş uçuşu bakıldığında bağnazlık ciddi bir risk oluşturuyor toplumumuzda.

Bağnazlık, siyah – beyaz gibi kolaylıkla ayırt edilebilecek bir özellik değil. Değişik kaynakları ve türleri olabilir. Örneğin en yaygın görülen türü, cehalette köklerini bulan türüdür. Bu tür bağnazlığın sosyal taban bulması durumunda çok tehlikeli boyutları olabilir. Kötü niyetli siyasî söylemler, inanç motiflerinden yararlanarak bağnazlığın bu biçimini etkin biçimde kullanırlar. Az gelişmiş ülkelerin pek çoğunda yaygın bir ‘hastalık’ olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bağnazlığın bir diğer çeşidi ise çıkarlar üzerinde yeşerir. Burada çoğu zaman cehaletten söz edemeyiz. Asıl olan, bağnaz görünüm veren kişi ve kesimlerin çıkarlarının zarar görmemesidir. Yüksek eğitimli kesimde de sıklıkla bulunabilen bir bağnazlık türüdür. Çünkü çıkarın ilkeleri ve ahlâkı olmaz; önemli olan, menfaatlere zarar gelmemesidir. Öyle çıkar grupları bilirim ki; genelde grupsal menfaatlerine zarar verecek biçimde birisinin ayağına basılmaya görsün, bir koro halinde vaveylaya başlarlar.

Değişim ve gelişime önem ve değer veren insanlar için iki tehlikeli kavram, alışkanlıklar ve korkulardır. Her ikisinden kaynaklanan bağnazlık türü de en tehlikeli ve zarar verici örnekler arasında yer alır. Bugün toplumun gelişiminin önünde duran en ciddi sorunların pek çoğunun arkasında alışkanlıklar ile korkuların olması, bu tezi doğrulayıcı niteliktedir. Ünlü bir felsefeci, “Bağnazlıktan barbarlığa, yalnız bir adım vardır” derken bu tehlikeye işaret eder.

Bağnazlık, değişik giysiler içinde olabilir. Onu doğrudan doğruya bazı kültürel ve siyasal düşüncelere bağlayamayız. Kuşkusuz, bazı düşünce sistemlerinin temel ayaklarından birisi bağnazlıktır ama ‘şu inanış veya düşüncede olanlara bağnaz denir’ biçiminde bir tanımlama yapamayız. En azında; kendi yaşam deneyimim, çok değişik topluluklarda bağnazların ve değişime açık insanların aynı anda bulunabildiğini gösteriyor.

Dinsel veya kültürel bağnazlığın nelere mal olabileceğine dair dünyada sayısız örnek var. Ama unutulmamalı ki; bağnazlığın en zararlı türlerinden bir diğeri, ‘ilericilik ve çağdaşlık’ kisvesi altında korkularını ve alışkanlıklarını topluma pompalayarak menfaatlerinin sürekliliğini sağlamaya çalışan kesime aittir. Örneğin demokrasi iddiası, kimseyi bağnaz olma riskinden kurtarmaz. Değişimci bir söylemin bir kişinin boyunda yafta olması, onun o kişi tarafından özümsendiği anlamına gelmediğinden bağnaz olmamasını da garanti edemez. Fransız Devrimi döneminin ahlâk felsefecilerinden Joseph Joubert, “Fikirlerini hiç değiştirmeyen kimseler, gerçeklerden daha çok, kendilerini sevenlerdir” der. Doğru söze ne denir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi