Dün sabah, oldukça da erken sayılabilecek bir saatte çaldı ev telefonu.
Genelde Cep telefonları ile haberleştiğimiz için, ev telefonu ile arayanlar sayılıdır.
Yine...
Genelde de ev telefonu ile aranılıyorsa, ortada bir problem muhakkak vardır.
O yüzden endişe ile açtık telefonu.
Hayret! Arayan bir tanıdık değil.
Üstelik, karşımızda ki ses canlı bir insan sesi de değil.
Teybe kaydedilmiş ve ara vermeksizin konuşan bir ses bu.
Ne olduğuna anlam veremeden dinledik teyp sesini.
Meyer, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Eskişehir'e gelişini duyuruyormuş o ses.
Üstelik...
Odunpazarı meydanında yapacağı mitinge davette bulunuyormuş.
Telefonu dinledikten sonra, işe gitmek için çıktık dışarıya.
Yolda komşu ile karşılaştık.
Normalde çalışma saati olduğu için, anlam veremedik dışarıda gezmesine.
Kendi kendimize "Galiba izne ayrıldı" diye düşündük.
Sorduğumuzda yanılmadığımızı anladık.
Komşu gerçekten izne çıkmış.
-"Ama bu senin bildiğin izinlerden değil" dedi önce...
-"Nasıl yani?" diye sorduğumuzda ise;
-"Başbakan geliyor diye patron fabrika çalışanlarına izin verdi. Biz de mitinge gideceğiz. Yani senin anlayacağın bir günlük izin bu" dedi.
Her neyse, bindik arabamıza, Koyulduk yola.
Atatürk Bulvarından giderken, yol üzerinde bulunan camiinin önünde bir hareketlilik var.
Dikkatli baktığımızda, yol üzerine indirilmiş gazete balyalarını görünce dikkatimiz daha da arttı.
Arabayı durdurup, bakma ihtiyacı duyduk "Acaba bu nedir?" diye.
Bir de ne görelim, Yeni Şafak gazeteleri Cuma namazı sonrası cemaate dağıtılmak üzere balya balya indiriliyor.
Anlayacağınız...
Başbakan Erdoğan'ın Eskişehir'e gelişine, iktidar partisi tarafından iyi hazırlanmış.
Telefon mesajlarından tutun da, gazetelerin dağıtımına kadar hemen her şey düşünülmüş...