Gazeteciler 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutladı…

Özgürsüzlükler için gününüz kutlu olsun ey emekçiler!

Peki, sonra ne mi oldu?

Klişe bir olay yaşandı.

CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer kamuoyu ile Nisan ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu paylaştı!

Ve dedi ki:

“Türkiye’nin basın özgürlüğünde karşı karşıya kaldığı kara tablo yine değişmedi. Halkın haber alma hakkı için mücadele veren gazetecilere, basın kuruluşlarına engelleme, baskı, ceza, hapis bitmiyor. Seçimlere günler kala, halk gerçekleri öğrenemesin diye maalesef bu baskı daha da artıyor. Ama az kaldı. Demokrasiyi, basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını yok sayan bu sansür, baskı ortamı çok yakında sona erecek. Türkiye’nin, gazetecilerin, 84 milyonunun hakkı olan ifade ve basın özgürlüğünün sağlandığı demokrasi ortamını hep birlikte inşa edeceğiz!”

Çakırözer sözlerinde samimi mi?

Eğer samimi ise yaklaşık 7 aydır Tepebaşı Belediyesi Ahmet Ataç tarafından gazetemize yapılan sansürün, baskının, engellemenin farkında mı?

Farkında ise rapora neden eklemiyor?

Hadi rapora eklemedi, Tepebaşı Belediyesi’ne konu ile ilgili herhangi bir yaptırım uyguladı mı?

Hadi yaptırımı uygulayamadı?

Ahmet Ataç’a, “Yaptığınız yanlış, demokrat belediyeye bu tavır yakıştı mı” dedi mi?

Bu konuyu defalarca yazdık, defalarca söyledik, defalarca da dile getirdik.

Dilimizde tüy bitti ancak söylemeye devam edeceğiz.

Yüz kere de tekrar etsek yine hatırlatacağız, yine hatırlatacağız.

Çünkü…

Çakırözer, “Türkiye’nin, gazetecilerin, 84 milyonunun hakkı olan ifade ve basın özgürlüğünün sağlandığı demokrasi ortamını hep birlikte inşa edeceğiz” sözlerinde samimi ise Tepebaşı Belediyesi ile görüşmelere bugün itibariyle başlar, gazetecilerin en temel hakkının eleştirmek olduğunu anlatır, üzerimizdeki sansür ve baskının kaldırılması için zemin hazırlar, mücadele eder…

Neden mi?

Çünkü…

Basın özgürdür, basın özgürdür, basın özgürdür…