Özge Zaim
Narinler ve köy enstitüleri…
Köyler eskiden masumiyetin simgesiydi.
Köyler eskiden bilgi yuvasıydı.
Köyler eskiden aydınlığın başladığı, devrim meşalesinin yandığı yerlerdi.
Köylerde çocuklar unutulmaz, köylerde çocuklara değer verilir, topluma çağdaş, bilgili insanlar olarak kazandırılırdı.
Köyler umudun başladığı yerlerdi.
Köylerde Narin’ler ölmez, Narin’ler öğretmen olur, Narin’ler doktor olur, büyüdükleri topraklarda başka Narinler ’in okuması için öncülük ederdi.
Peki, ne mi oldu?
Enstitüler büyük baskılar sonucu yok edildi.
Bu okullarda fuhuş yapıyor bile denildi.
İftiralar atılarak, cehalet zehir kustu.
Süreç dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in baskılara dayanamayıp istifa etmesiyle ilk darbeyi yaşadı.
Hala saygıyla anılan İsmail Hakkı Tonguç’u namı diğer Tonguç Baba’yı da görevden aldılar zamanla…
Köy Enstitüleri artık yetim kaldı.
Köy Enstitüleri güçsüzleştirildi.
En sonunda da öldürüldü.
Köylerde ağalığın ölmesini istemeyenler Demokrat Parti ile pazarlık yaparak, enstitüleri kapatırsanız oy vereceğiz diyerek kapattırdılar enstitüleri…
Bilgiye karşı ağalık kazandı.
Bu okulların kapatılmasının günümüze bedeli ise çok ağır oldu.
Ne mi oldu?
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Köyü'nde Narin öldü…
Bilmediğimiz başka köylerde de sessizce katledilen başka Narinler de öldü.
Köyler bilgi yuvasından çıkarılarak, cehaletin simgesi haline getirildi.
Çocuk ve kadın cinayetlerinin yuvası oldu.
Kendi köyünde yeni Narinlerin yetişmesi için öğretmen, doktor, hemşire, gazeteci olması beklenen Narinler katledildi.
Ağalık sistemine direnemeyen masumlar can verdi.
Ağalar şimdi içerde, kaç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi ceza almadan çıkar bilinmez ancak köy enstitüleri işte bu yüzden önemliydi.
Köy Enstitüleri yaşamalıydı, yaşatılmalıydı.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’ta çok önemli bir konuyu gündeme getirdi.
Halk TV’de yayınlanan Serhan Asker ile Görkemli Hatıralar programına konuk olan Kurt, Çifteler Köy Enstitüsü’nü restore etmek istediklerini ancak izin alamadıklarını söyledi.
Neden izin alınamadığını açıklayayım.
Bilimin dirilmesinden korkuyor ağalar…
Hatta tarihten bile korkuyorlar.
Tarih yeniden vuku bulur diyedir endişeleri…
Restoran edilmesine dahi tahammüllerinin olmayışı bundandır…
Narin’ler hayat bulacak da kendi köyüne öğretmen olacak diye titriyorlar.
Halbuki Narinler yaşasa, her köyden bir sanatçı çıkacaktı.
Türküler ağıta dönmeyecek, acıyı anlatmayacaktı.
Hepsi birer kahraman olacaktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.