Vedat Alp
Beyefendi ‘’bürokrat’’ değil de ‘’holding patronu’’ sanki…
Büyükşehir Belediyesi’nde yaratılan ‘’bir ilk’’ var.
Yaratıcısı Deniz Kaplan…
Hani şu, ‘’taşeron işçisi fotoğrafçı’’ olarak işe başladığı Büyükşehir Belediyesi’nde ‘’yüksek sıçrama’’ rekoru kıran Deniz Kaplan var ya, işte o…
Yarattığı ‘’bir ilk’’ de basın toplantısı…
Büyükşehir Belediyesi’nde bir uygulama var.
Hangi konumda bulunursa bulunsun bir bürokrat basın toplantısı yapmaz.
Basın toplantılarını Büyükşehir Belediye Başkanı yapar.
Konu bir bürokratın yetki alanına giriyorsa, o bürokrat Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yanında bulunur.
Gerekli olduğunda da bilgisine başvurulur.
Bugüne kadar hep böyle oldu.
Deniz Kaplan, yılların uygulamasını bozarak ‘’bir ilk’’ gerçekleştirdi.
Gerçi kendisinin gerçekleştirdiği ‘’bir ilk’’ sayısı oldukça fazla… ‘’Yüksek sıçrama rekoru’’ kırmaktan ‘’benzeri görülmemiş devasa çiftlik’’ sahibi olmaya kadar neler var neler…
Ancak bu başka…
Neyse…
Basın toplantısında yanında yer alan bir kişi daha var.
O da İbrahim Çolak…
Hani 5 şirkette müdür, yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı konumunda olan kişi var ya, işte o…
‘’Deniz Kaplan’ın sağ kolu’’ tanımlamasını yapmıştık ya, yanılmamışız…
Deniz Kaplan’ın kendisi de ‘’ İbrahim Çolak, sağ kolum olarak burada’’ diye tanıttı.
Bir bürokrat, kendisine emanet edilen şirketlerde çalışan bir kişiyi ‘’sağ kolum’’ olarak tanıtabiliyor.
Oldukça ilginç…
İlginç olan yalnızca bu değil…
Deniz Kaplan’ın, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oluşturulan şirketleri anlatırken
kullandığı ifadeler de oldukça dikkat çekici…
“Şirketlerimizin faaliyetlerini sadeleştirdik, aynı işleri tek şirket çatısı altında topladık, böylece istihdamdan süreç yönetimine bir standart yakaladık. 12 olan şirket sayımızı 8’e düşürdük. Bu şirketlerden de, şehrin farklı noktalarında yönetim merkezleri olan 5’ini tek çatı altına topladık.’’
‘’…Bu süreçte otoparklarımızdan, kafeteryalara tüm hizmet alanlarımızın operasyonel teknik altyapısını yeniledik. Ödeme sistemlerinden stok takip sistemlerine birçok alanda yeniliğe gittik. Örneğin Halk Ekmek şirketimizin büfelerden tahsilat sürecinin tamamını, kapalı otoparklarımızdaki aboneliklerin ödemelerinin tamamını banka üzerinden yönetmeye başladık. Tüm şirketlerde ortak bir DİA ERP programı (satın almadan muhasebeye, insan kaynaklarından bilgi işleme aynı program) kullanmaya başlayarak ortak bir dil oluşturduk. Hizmet ve alımlarda talep – teklif – onay – sipariş - mal kabul - faturalandırma sürecinin her aşamasıyla denetlenebilirliğini arttırdık, raporlama sürecini hızlandırdık ve birçok noktada maliyetlerimizi düşürdük…”
“…Mali yapımız güçlendikçe yatırımlarımız da artmaya başladı. Bu dönemde yeni halk ekmek fabrikamız ile plastik kasa fabrikamızı hizmete açtık. Ekmek üretimi için robot teknolojisi başta olmak üzere ciddi yatırımlar yaptık. Otomatik Simit Hattı kurduk. Pide hattı için de çalışma başlattık. Halk süt tesislerini satın aldık. Yeni kafeterya ve otopark alanlarının demirbaş yatırımlarını yaptık…’’
Şu ifadelere bir bakın…
Sürekli ‘’yaptık’’, ‘’ettik’’, ‘’satın aldık’’ deyip duruyor.
Bürokrat değil de ‘’holding patronu’’ sanki…
Yahu o şirketleri kuran Büyükşehir Belediyesi… Sermayelerini oluşturan da o…
Doğal olarak en büyük yetki de Büyükşehir Belediye Başkanı’nı kendisi…
Deniz Kaplan, belediye başkanları tarafından görevlendirilmiş bir bürokrat…
Şirketler sanki ‘’kendi malı’’ gibi konuşuyor…
İnsan konuşurken Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan bahseder azıcık… En azından kendisine verdikleri yetki için bir teşekkür eder…
Ama ne gezer…
Haydi Ayşe Ünlüce’yi bir kenara bırakalım…
Kendisini ‘’taşeron işçisi fotoğrafçı’’ olarak işe alan, bugünlere gelmesini sağlayan Yılmaz Büyükerşen’in bile ismini dillendirmedi.
Böyle tavır sergileyenler için kullanılan bir tanımlama var.
Biz söylemeyelim…
Anlamışsınızdır zaten…
Neyse…
Söylenecek daha çok şey var.
Bugünlük bu kadar yeter…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.