
Vedat Alp
ESOGÜ Hastanesi’nde neler olmuş neler
ESOGÜ 2024 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu Yayınlandı.
Raporda, Tıp Fakültesi Hastanesi ile ilgili ‘’bulgular’’ da yer alıyor.
Bazı ‘’bulgular’’ var ki oldukça dikkat çekici…
‘’Bulgu 1’’ başlığı altında deniliyor ki;
‘’Mal ve hizmet alımlarında idari veya teknik şartnameye göre yükleniciler tarafından sunulması gereken malzeme ve cihazların şartnamede öngörülen sürede teslim edilmemesine rağmen gecikme cezası uygulanmadığı tespit edilmiştir.’’
Mal ve hizmet alımlarında son teslim süresi belirleniyor.
Ancak mal ve hizmetler belirlenen sürede teslim edilmiyor.
Doğalında yüklenici firmaya ceza yazılması gerekir.
Ancak yazılmıyor.
‘’Yüklenici firma kollanıyor’’ demek yanlış olmaz…
İyi de neden?
Raporda ‘’Bulgu 2’’ başlığı altında açıklanan konu daha önemli…
Deniliyor ki;
‘’Tıbbi sarf malzeme alım ihalelerinde yükleniciler tarafından sunulan malzemelerin bir kısmının son kullanma tarihlerinin teknik şartnamede belirlenen koşullara uygun olmamasına rağmen kabul edildiği tespit edilmiştir.’’
Hastaneye alınan malzemelerde, son kullanma tarihleri dikkate alınmamış.
Malzemeler teknik şartnamede belirlenen koşullara uygun olmadıkları halde teslim alınmışlar.
Söz konusu olan tıbbi malzeme…
Son kullanma tarihi geçmiş olanı alınamaz da kullanılamaz da…
Ancak teslim alınmışlar.
Herhalde kullanılmışlardır da…
Yine ‘’yüklenici firma kollanmış’’ oluyor.
İyi de neden?
‘’Bulgu 3’’ de yine malzeme alımı ile ilgili…
Deniliyor ki;
‘’Bazı tıbbi cihaz alımlarında ihaleye yalnızca bir veya iki firmanın teklif verdiği, söz konusu ihalelere teklif veren ve ihale üzerinde bırakılan firmanın yaklaşık maliyetin belirlenmesi sürecinde verdiği teklifin daha düşük olmasına rağmen ihalenin mevzuatta öngörülen sorgulamalar yapılmadan bu firma üzerinde bırakıldığı görülmüştür.’’
Bu bulgu da ‘’yüklenici firmanın kollandığı’’nı ortaya koyuyor.
Yüklenici firma kollanıyor, kurum zarara uğratılıyor.
İyi de neden?
‘’Bulgu 4’’ de yine kurumun zarara uğratıldığını ortaya koyuyor.
’’Hizmet alımı ihalelerinde yaklaşık maliyetin mevzuatın öngördüğü usullere uygun olarak hesaplanmadığı, bunun sonucunda isteklilerin yaklaşık maliyete göre oldukça yüksek teklifler sunduğu ve İdarenin, yaklaşık maliyetin üzerindeki teklifleri mevzuatta öngörülen sorgulamalarıyapmadanihaleleriyaklaşıkmaliyetinüzerindesonuçlandırdığıtespitedilmiştir.’’
Hizmet alımları öncesinde ‘’yaklaşık maliyet’’ hesaplanıyor.
Talipli firmalar hesaplananın çok üzerinde teklifler veriyorlar.
Yönetim, teklifleri sorgulama gereği bile duymuyor.
‘’Yaklaşık maliyet’’ üzerinde bedellerle iş veriyorlar.
Yine firma kollanıyor, kurum zarara uğratılıyor.
Benzeri tespitler içeren başka bir bulgu var.
Deniliyor ki;
‘’Temel ihale usulleri ile karşılanması gereken ihtiyaçlardan bir kısmının, her yıl Kamu İhale Kurumunca belirlenmiş olan parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünmek suretiyle doğrudan temin usulü ile karşılandığı tespit edilmiştir.’’
Bu bulgunun tercümesi de belli…
İhale yapılması gerektiği halde nedense ihale yapmak istenmiyor.
Parçalara bölünerek direk alım yapılıyor.
İyi de neden?
Sayıştay raporunda başka bulgular da var.
Hepsi dikkat çekici…
Aynı zamanda da düşündürücüler.
Aktarmaya çalıştığımız bulgularda ortak bir nokta var.
Hepsinde yüklenici firmalar kollanıyor, kurum şu veya bu şekilde zarara uğratılıyor.
İyi de neden?
‘’Bilgisizlik’’ ya da ‘’dikkatsizlik’’ olabilir mi?
Ya da ‘’kişisel çıkar söz konusu’’ olabilir mi?
Bilemiyoruz…
Peşin hükümlü olmamak gerek.
Ancak ‘’neden’’ sorusu yanıtsız kalamaz…
Bu soruya doğru yanıtın nasıl bulunacağı da belli…
Ciddi bir soruşturma gerekiyor.
Gereken belli de yapılır mı?
Bekleyip göreceğiz….