Gürcan Banger
Demokrasi ve kadınlar
Demokrasi iyidir. Herkesin kendi demokrasi tanımı olması nedeniyle hakkında konuşması en kolay konulardan birisidir. Örneğin çöp dökme saatlerine kısıtlama ya da kapalı yerlerde sigara içme yasağı geldiğinde aklımıza öncelikle demokrasi gelir. Özellikle neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda devletin bizim yerimize düşünmeye kalkmaması demokrasi damarımızın kabarması anlamına gelir. Başkalarının hak ve özgürlüklerine halel geldiğinde sesimiz çıkmaz da; ucu bize dokunduğunda yaygarayı basmakta üstümüze yoktur. Lazım olmadığında, kendi kapımızdan içeri koymayız; çıkarlarımıza zarar geldiğinde ise bizden daha fazla demokrasi yanlısı ve savunucusu yoktur. İşin şakası bir yana; demokrasi, yaşamımıza en az sindirdiğimiz, aklen ve kalben en az özümsediğimiz kavramlar arasında yer alır.
Demokrasiyi, “halkın kendi kendini yönetmesi” olarak tanımlarız. Yönetim altında yaşayanların yönetimin kararlarında etkin ve ağırlıklı olmasını anlarız. Yönetimin denetlenmesi ihtiyacının; gene yönetilenler adına yönetime katılanlar aracılığıyla, karşılanacağına inanırız. Sadece devlet yönetimi ile sınırlı kalmaksızın aile biriminden başlayarak demokrasiyi söylemlerimize katar, demokrasinin kurumsallaşması gereğine vurgu yaparız. Aile içi demokrasi derken; bireylerinin ailenin yönetimine katılımını tarifler, ailenin alacağı kararlarda bireylerin ağırlıklarına atıfta bulunuruz.
Aslına bakarsanız; genel algılama ile aile içi demokrasiden kastedilen; aile bütçesinin yapımı ve yönetimi konusunda bireylerin yaklaşımlarına yer verilmesidir. Böyle mi olmalıdır? Oysa demokrasinin işlerlik mekanizması; annenin, babanın ve çocukların talep ve beklentilerinin aile meclisinde gündeme gelmesi ile başlar. Demokratik mekanizmanın işlerliği açısından parametre değeri taşıyan özgürlük; kişisel beklentilerin aile meclisinin gündemine taşınma yönteminde şekillenir. Ancak; bundan kişinin başlı başına kendisini ilgilendiren olguları gündeme taşıması anlaşılmamalıdır. Gündeme taşınacak olguların niteliği de apayrı bir gelişkinlik ölçeğidir.
Ailenin gündemine taşınan talep ve beklentilere ilişkin yaşam biçiminin belirlenmesinde; bireylerinin ve konumlarının ağırlıkları özgürlüğün adaletli kullanımı açısından farklı bir parametre değeri taşır. Aile meclisinde alının karara ilişkin rota; uygun plan ve programlamaya gidilmesi sürecini başlatır. Bu süreçte gelişen dış ve iç etkenlerin belirlenen rota üzerinde sapma oluşturma yetisi hakkında, demokratik ortam içinde değerlendirme yapılması ihtiyacı belirebilir.
Süreç yönetiminin değerlendirme aşamasında, çekince hissetmeksizin fikir beyan edebilme potansiyelinin aktive edilebilmesi ise özgür irade kullanımının diğer göstergesidir. Böylece bir bakıma denetim mekanizması devreye girmiş olur. Yönetim ve denetimin karşılıklı etkileşimi ise demokrasiye inancı pekiştirir. Aile içinde başlayan demokratik mekanizmanın işlerliğinin, yönetim anlayışı içindeki demokrasiyi de geliştireceği muhakkak.
Buna karşın bir de muhafaza edilecek değerlerimiz algılamasıyla kullandığımız muhafazakârlık kavramı üzerinde duralım. Geniş anlamda muhafazakârlık, kurulu düzeni değişimden koruyup kollama anlamına gelmektedir. Bireylerin; kendi iç dinamikleri ile şekillenen toplumsal ve kurumsal nitelikte kendine özgü tarihsel bir yürüyüşü vardır. Dış ve iç etkiler karşısında gelişimin önünü kaparcasına tavır almak, değişimi etkilemek mümkün olmayabilir. Ama gelenekçi değerlerin baskın olduğu toplumlarda toplumun yürüyüşünün dış etkilerle değiştirilmesi pek de kolay değildir. Ancak, imkânsız kelimesinin de tarihin derinliklerine yöneldiğini akıldan uzak tutmamak gerekir.
Yukarıda sözünü ettiğim toplumsal konumunun değişmesinin, toplumun genel değişimine bağlı olduğu kanaatindeyim. Diğer yandan hem bu toplumun bir bireyi olarak hem de genel hatlarıyla geleneksel bir toplumda yaşayan “ikinci sıradaki cinsiyet” olarak görülen kadınların değişim için çok daha fazla nedenleri olduğu kanısındayım. Bu objektif gerçeklik, ister istemez kadınları toplumun “birincil değişim gücü” yapıyor. Cinsiyet açısından baktığımızda, sosyal sistemi değiştirmek için kadınların erkeklerden çok daha fazla nedenleri var. “Nerede demokrasi var ki; ailede olsun?” diyen aykırı sesi duyar gibiyim. Sanırım; bu gerçeğe kimsenin söyleyecek fazla sözü yoktur. Yolumuz uzun olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.