Bakanlığın belediyelere talimatı vardı.
Hani şu susuzluk çekilen yıllardı.
Tedbir diye bakanlık su bulunan her yeri koruma altına almıştı.
Hatta Ankara'nın kullanma suyu Kızılırmak'tan alınmaya başlanmıştı.
Borabey'de bu yüzden su havzaları koruma alanına girmişti.
***
Engin Ataç döneminde Borabey Göleti kenarına AÜ tarafından yapılan sosyal tesisler sorun oldu.
Tesislerin yıkılması istendi.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ta olunca, 'kardeşe kıyak' gibi gösterilmeye çalışıldı.
***
Ardından bakanlık yine bir yazı yolladı.
Borabey ve benzer alanların koruma alanından çıkarılmasını istedi.
Konu belediye meclise gelince de, herkes ayağa kalktı.
Bu kez 'kardeşe özel kıyak' denildi.
***
Borabey koruma alanında iken mahkeme tesislerin yıkılmasına karar vermişti.
Her şeye rağmen Ahmet Ataç ve ekibi 'kamuoyu vicdanını rahatlatmak' adına mahkeme kararına uymaya karar verdi.
O karar gereği de şimdi koruma alanı dışında olmasına rağmen tesisleri yıkıyorlar.
Hatta artık o tesisler yok, yerle bir edildi.
***
Şimdi bunun adına ne derler bilmiyoruz...
Çünkü ortada kardeşe kıyak yapılacak hiçbir şey kalmadı.
Ama siyaset bu, illa ki bir kılıf bulunur yine.
Öyle değil mi?