Bu büyük skandal öyle ‘’çok üzgünüz’’ diyerek geçiştirilemez

CHP’de yıllar sonra gündeme gelen bir önseçim var.

‘’Belediye Meclisi üyesi adaylarını belirlemek’’ için 2 ilçede yapıldı.

Yapıldığı ilçeler Odunpazarı ve Tepebaşı…

Odunpazarı’nda yapılan ön seçim için söylenecek fazla bir şey yok.

Organizasyon için ‘’çok iyi’’ demek yanlış olmaz…

Oluşturulan çok sayıda sandık ve oy kullanma kabini ile üyeler, hiçbir sıkıntı çekmeden oylarını kullandılar.

Sayım herkesin gözü önünde şeffaf olarak yapıldı.

Sonuçlar da netleşir netleşmez ilan edildi. Ciddi bir itiraz falan da olmadı.

Odunpazarı’nda böyle de ya Tepebaşı’nda nasıl?

Durum tam tersi…

Her şeyden önce organizasyon çok kötü…

Birileri için ‘’çok uygun olan’’ salon önseçim için hiçte uygun değil… Katılım çok düşük olmasına rağmen üyeler oy kullanırken büyük sıkıntı çektiler.

Sorun yalnızca organizasyon olsa neyse…

Yaratılan öyle olaylar var ki, onların yanında organizasyon bozukluğunun lafı bile edilmez.

Yapılmaması gerektiği halde yapılanlar saymakla bitirilemeyecek kadar çok.

Daha salona girişte başlıyor.

‘’Çarşaf liste’’ yöntemi ile yapılan seçimlerde ‘’anahtar liste hazırlanması’’ son derece doğal…

Nasıl hazırlandığı da bilinir.

Tepebaşı’nda hazırlanan bir ‘’anahtar liste’’ var ki inanılır gibi değil…

Büyük bir branda üzerine yazılmış 17 isim…

Salon girişine ve salonun içine asılmış.

‘’Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın anahtar listesi’’ olarak duyuruldu.

Büyük de tepki topladı.

Tepkilere ‘’haksız’’ demek olanaksız…

‘’Anahtar liste’’ hazırlanır da böyle insanların gözüne sokulmaz…

Yalnızca bu olsa neyse…

Daha da beteri var.

Salon için ‘’önseçime uygun değil ama birileri için uygun’’ demiştik ya yapılanları görünce ‘’gerçekten öyle’’ dememek olanaksız…

Önseçim yapılan salonun alt katında bir salon daha var.

Tepebaşı Belediyesi’nin ‘’en etkili ve en yetkili’’ bürokratları o salonu karargah yapmışlar.

Haydi buna da ‘’olabilir’’ diyelim…

Ama yaptıkları için aynı şeyi söylemek olanaksız…

Tepebaşı Belediyesi’nde çalışan CHP üyeleri gelir gelmez o salona alınıyor… Ellerine içinde hazırlanmış oy pusulası bulunan zarflar veriliyor… Sonra da ‘’Bu zarfları sandığa atın, size verilen zarf ve oy pusulasını baraya getirip teslim edin’’ deniliyor.

Bu yapılan karşısında insan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor.

Üyeler ‘’anahtar liste’’ ile yönlendirilebilir…

Ancak iradeleri böyle ‘’tahakküm altına’’ alınamaz…

Yapılan iş, her şeyden önce o üyeye saygısızlıktır.

‘’İşten atılma kaygısı’’ olan insanlara böyle onur kırıcı bir davranışta bulunulamaz.

Ancak fütursuzca yapıldı.

İtirazlar yapıldı, tepki gösterildi ama kimin umurunda…

Seyit Yıldızhan ve Özcan Erkaya komutasındaki ekip hiç yapılmaması gereken işi yapmaya devam ettiler.

İtiraz edenlere saldırmaya bile kalkıştılar.

Kendilerini ne zannediyorlarsa artık…

Ne yazık ki, yaptıkları ‘’fütursuzluk’’ ve ‘’insan iradesine tahakküm kurmak’’ ile de sınırlı kalmadı.

Oyların sayımı sırasında ortaya çıkan bir olay var ki, ‘’bu kadarına da pes’’ dememek olanaksız…

Sandıktan çıkan oy pusulalarındaki mühürler birbirinden farklı… Sandıkta bulunan zarf sayısı ile sandıktan çıkan zarf sayısı da farklı…

Farklı mühür taşıyan oy pusulalarında 9 isim var.

Aralarında en fazla oy alan da Atilay Dalgıç…

O oy pusulalarının nereden geldiği de malum… Bir alt kattaki karargah…

CHP Genel Merkezinden gelen gözetmen, itirazlar üzerine oy sayımını durdurdu. Yaptığı inceleme sonunda da önseçimi iptal etti.

‘’Yapılmaması’’ gerektiği halde fütursuzca yapılan onca olay… ‘’Üzerine dikilen tüy’’ denilecek türden bir skandal…

Partide büyük öfke yarattı.

Kamuoyunda yarattığı da parti açısından çok kötü…

Kararı genel merkez verecek… Önseçim yenilenebilir de yenilenmeyebilir de…

Genel merkezin kararı ne olursa olsun, yaratılan skandalın etkisi giderilemez.

Bugüne kadar benzeri hiç görülmeyen bu skandal, öyle ‘’çok üzgünüz’’, ‘’keşke olmasaydı ama oldu bir kere’’ diye geçiştirilemez…

Ortada tam anlamıyla ‘’seçime hile karıştırmak’’ var.

Onun yanı sıra ‘’sahte belge düzenlemek’’ söz konusu…

Bunlar ‘’parti suçu’’ olmanın ötesinde yasalara göre de ‘’suç’’ oluşturuyor. Parti içi soruşturmanın ötesinde savcılık soruşturması bile gerektiriyorlar.

Yapılması gerekenler belli…

Olayın baş mimarları parti üyesi değiller.

Tepebaşı Belediyesi’ndeki ‘’en yetkili ve en etkili’’ kişiler.

Parti olarak onlara uygulanacak bir yaptırım yok.

Ancak Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın acile yapması gereken bir iş var.

O da bu kişileri hemen görevden uzaklaştırmak…

Bunu yapmazsa kendisi de ‘’skandala göz yuman’’ olur ve zan altında kalmaktan kurtulamaz… Hem partisine hem de kendisine büyük zarar verir.

Hakkında işlem yapılması gerekenler yalnızca o bürokratlar ile sınırlı değil…

Yapılan ‘’örgüt denetiminde önseçim’’… Doğal olarak yetki ve sorumluluk sahibi olan da CHP Tepebaşı İlçe Yönetim Kurulu…

Önseçimin başından sonuna kadar yaşanan olaylar gösteriyor ki, görevini yapamamış.

Yetkili organ olarak tüm olaylardan sorumludur.

Doğal olarak ilçe başkanı ve yönetiminden hesap sorulması gerekir.

Onca olayın yaşandığı ve skandalla noktalanan bir önseçimden doğrudan sorumlu olan bir yönetim kurulu o görevde kalamaz…

Burada da görev İl Başkanı Talat Yalaz ve yönetiminde düşüyor.

Gerekeni yapıp yapmayacaklarını bilemeyiz… Büyük bir olasılıkla yapmayacaktır.

O zaman da iş CHP Genel Merkezine düşüyor.

Dedik ya bu skandallar zinciri öyle ‘’çok üzgünüz’’ falan diyerek geçiştirilemez…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Vedat Alp Arşivi