Dün trafiği yazdık.
Hem toplu ulaşım, hem de araç trafiği her geçen gün kötüye gidiyor çünkü.
Bu işin uzmanları buluşmalı dedik.
+++
Uçak seferleri yeniden gündeme geldi.
Yeni bir İstanbul macerası daha başlayacak gibi.
Ancak bu işin fizilibitesini araştıran yok.
Bu işin ilgili kişileri mutlaka konuşmalı.
+++
Demiryolu üzerinin ne olacağını yazıyoruz son günlerde.
Yapılan mevcut proje durdu çünkü.
Daha başlamadan bir şeyler söylenmeliydi oysa.
Kimse konuşmadı.
Yapan da istediği gibi proje yapıp uygulamaya başladı.
Şimdilerde ise konuşan tek kişi Büyükerşen.
O bölgenin bulvar olmasını istiyor.
Çok mantıklı.
Ancak bulvar olduğunda ortaya nasıl bir manzara çıkar, kente katkısı ne denli olur, kimse bilmiyor.
++++
Çevreyolu başlı başına sorun.
Hem koskoca bir mahalle kapandı.
Hem de çoluk çocuk çıkamayacak üst geçitler yapıldı.
Kazalar ve ölümler halen bitmedi.
Acı olaylara zaman zaman şahit oluyoruz.
Fakat sesi soluğu çıkan bugüne kadar olmadı.
Yeni bir çevreyolu konusunu zaten ağzına bile alan yok.
+++
Sanayiler orta yerde duruyor.
Bulundukları alan nasıl değerlendirilir?
Nasıl bir dönüşüm yöntemi olur?
Bu bölgelerde hangi planlar uygulanmalı?
Tek laf eden yok.
++++
Koskoca Eskişehirspor herkesin gözü önünde kümeye koşuyor.
Yapılan hatalar üst üste geliyor.
Neredeyse yenilmeye alışmış bir takım var bugün ortada.
Maç kazanması adeta imkansız hale gelmiş.
Ama taraftar dahil tek bir tepki ortaya koyan yok.
+++
Şehre yapılan proje ya da yatırımlar konusunda bir tek stadyumu hatırlıyoruz.
Yani şehrin dinamiklerinden ya da bu işin uzmanlarından bir yorum geldiğini...
Dönemin İMO Başkanı Fercan Yavuz'du.
Stadyumun mevcut yerinde yapılması için büyük bir mücadele başlatmıştı.
Proje resimleri bile yaptırmış, böylesi bir uygulamanın hem maliyeti düşüreceğini, hem de mevcut alanın kentte kalacağını söylemişti.
Dediği yapılmadı ama kentin tepkisini koyması için önayak olmuştu Fercan Yavuz...
Bugün mevcut stadyum alanı bu kentte kalmışsa, kesinlikle o günlerde verilen mücadelenin eseridir...
+++
İşte o günden bu güne bu şehirde ne yapılırsa yapılsın kimseden ses çıkmaz.
Bu şehirde ne değişirse değişsin, kimse ağzını bile açmaz.
Alın Köprübaşı'nı başka yere taşıyın herkes bir güzel izler.
Oysa bu şehrin mimarları, mühendisleri, toplum bilimcileri, yer bilimcileri, ekonomistleri, iş adamları, spor adamları, sosyologları her şeyi var.
Hatta hepsinin örgütlü olduğu kurumlar var.
Ancak sadece yönetim kurullarından oluşurlar.
Ne etliye, ne de sütlüye karışırlar.
Hepsi adeta kulağının üzerine yatmış günlerini geçiriyor.
Bu şehirde bir şey yapılacaksa sadece basın ve siyasetçiler tartışıyor.
Gazeteciler bir taraf oluyor, siyasetçiler diğer taraf.
Ve koskoca şehir bu manzara altında geleceğini hazırlıyor.
Bilimden uzak, kulaktan dolma bilgilerle, birkaç kişinin ancak tweetırda görüşlerini içeren bilgilerle...
Bir şehir adına çok acı verici değil mi?