Herkes Büyükerşen-CHP yakınlaşması ile ilgili konudan sıkılmıştır.
Çoğu kişi 'yok kardeşim işte öyle şey, geçecek olsaydı şimdiye kadar geçerdi!' diye tepki gösterebilir.
Çünkü bu mesele, ne zaman Büyükerşen ile Kılıçdaroğlu yan yana görünse hemen açılıyor ve uzadıkça uzatılıyor.
Ve uzadıkça da ortaya çok garip senaryolar çıkıyor.
Böyle olunca da konu adeta çorbaya dönüyor.
Hem meseleyi yazanlar hem de sürekli aynı konuyu okuyup kafa yoranlar sıkıntıya düşüyor!
Zaten Büyükerşen'de bu konuda da açık tepki koymuş;
'Herkes bir şey yazıyor da, kimsenin aklına bana sormak gelmiyor!' diyor...
Galiba çok haklı!
***
Tüm bu karmaşa içerisinde, en nihayetinde konuyla ilgili Büyükerşen konuşma gereği duyuyor.
Gazetecileri karşısında gören Büyükerşen, 'alın size işin gerçeği!' diye anlatmaya başlıyor.
Ardından da, Kılıçdaroğlu ile makam aracında yaptığı konuşmanın detaylarını anlatmaya başlıyor.
***
Ne konuşulduğuna dair olayları Hakkı Kutlu'nun köşesinden öğreniyoruz.
Daha önce buradan yazdığımız gibi;
'Solu masaya yatıracak halleri yok, o kadarcık yolda ne konuşulur ki' sözümüzü boşa çıkarmayacak konuşmalar yaşanmış.
Kutlu'nun yazısından CHP'nin gidişatını Kılıçdaroğlu'nun Büyükerşen'e sorduğunu öğreniyoruz.
Daha sonra eğitim sorunları vs. konuşulmuş!
Ancak işin en ilginç kısmı ikili atasında sadece birkaç cümle ile geçiştirilen mesele.
Ama bizler için ya da Eskişehir için en önemli olan o durum!
O da hepinizin malumu ki, Kılıçdaroğlu'nun Büyükerşen'i partisine olan daveti elbette...
***
Şunu biliyoruz ki bu davet elbette Büyükerşen için sürekli geçerli olan bir şey.
Bu yüzden Büyükerşen'in bu davete;
'Her şeyin zaman var!' cevabı vermesi çok doğal.
Fakat doğal olmayan nokta, aynı cümlede gizli!
'Her şeyin zamanı var!' demek, 'zamanı geldiğinde bu katılımı gerçekleştireceğim' anlamına da geliyor.
Anlayacağınız;
Bu cümle Büyükerşen'in ufukta CHP'ye geçeceğini, bu yönde bir kararı olduğunu açıkça ortaya koyuyor ancak tek bir farkla;
'Zamanı gelince!'
***
O zaman ne zaman gelir, Büyükerşen bu geçişi ne zaman gerçekleştirir;
Ya da böyle bir geçişten 'zamanı gelince' vazgeçebilir mi, bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey var!
CHP genel başkanı vasıtasıyla partinin kapılarını Büyükerşen'e sonuna kadar açmış olması...
O kapıdan Büyükerşen'in de girmeyi ciddi ciddi düşündüğü...
Ancak bu gidiş için Büyükerşen'in çok ince hesaplar içerisinde olduğu...
Bu hesapların da zamanla şekilleneceği gerçeği...
Bakalım Büyükerşen nasıl bir zaman belirleyecek?
Geçerken CHP ile yapacağı pazarlıklar nasıl olacak?
Hoş bu ayrı bir yazısı konusu ama şimdiden de bir cümle söyleyiverelim.
Büyükerşen'in CHP'ye geçişi elbette kendisine verilecek bir mebuslukla sınırlı kalmayacaktır!!!
***
Neyse konuyu dağıtmayalım...
Son olarak şunu söylemeliyim!
Büyükerşen ile Kılıçdaroğlu'nun şehrin girişinden otele kadar olan mesafede yani 15 kilometrelik bir aralıkta sohbet ettiklerini, biliyorduk.
Ancak işin aslı Sivrihisar'dan bu yana olan mesafeymiş!
Bu durum yorumlarımızın elbette yanılmasına neden oldu.
Ancak her şeye rağmen, bu senaryolar arasında gerçeğe en yakınını yazdığımız için de kendimizi mutlu addediyoruz.
Ve bu konuyu da Büyükerşen gibi zaman bırakıyoruz.
Vakti geldiğinde de, 'Büyükerşen'in bu konuda atacağı adımları' yine yorumlamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz...