1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen seçimleri Belediyeci ve Profesör olduğu için kazanmadı ki...

İktidar Partisi AKP 2004 Mahalli seçimlerinde Büyükerşen'in karşısına Faruk Karaçay'ı aday çıkarttı.
Faruk Karaçay yılların belediyecisiydi. Belediye kadar önemli bir kurum olan ESKİ'nin Genel müdürlüğünü yapıyordu.
Eskişehir'in her mahallesi ve her sokağının hem altını, hem de üstünü bilirdi.
Çevresi de vardı, tanınırlığı da...
Belediyecilik konusunda kimse eline su da dökemezdi.
Büyükerşen'in ilk dönem belediye Başkanlığı sırasında Genel müdür olarak emrinde görev yaptı
Ancak...
İktidar avantajına rağmen seçilemedi.
Yeniden aday olan Büyükerşen karşısında seçimi kaybetti.
Çünkü insanlar "Büyüğü varken, niçin küçüğüne oy vereyim" diye düşündü.
Hatta...
Seçimde Büyükerşen'i tercih eden pek çok kişi "Aslı varken fotokopiye ne gerek var?" diye espri yaptı.
Gelelim 2009 seçimlerine...
İktidar Partisi 2009 da Büyükerşen'in karşısına Prof Dr Hasan Gönen'i çıkarttı.
Bu karar belki de dönemin maliye Bakanı ve Eskişehir milletvekili Kemal Unakıtan'ın şahsi kararıydı ama.
Neticede İnşaat bölümünde olup teknik adam özelliği taşıması ve Prof olması nedeniyle aday yapılarak Büyükerşen'in karşısına çıkartıldı.
Bu aslında;
-"Profesörün karşısına Profesör koyarsak bu işi koparırız" mantığından başka bir şey değildi.
Ama bu da tutmadı.
Büyükerşen bu kez, hem de oylarını arttırarak yeniden Belediye Başkanı seçildi.
Seçimde Büyükerşen'i tercih edenler ise;
-"Eğer belediye Başkanı olarak Profesör seçeceksek, elde olanı tercih ederiz" diye düşündü.
Netice olarak bu iki seçim ve bu iki aday açıkça gösterdi ki, Büyük'ün karşısına küçüğü koymakla, ya da birinin karşısına aynı titri taşıyan başka birini çıkartmakla seçim kazanılmıyor.
İnsanlar, ortaya çıkarttığınız adayda, daha başka özellikler arıyor.
Bulamadığı için de "Bizim delimiz, elin velisinden iyidir" diyor.
Şu bir gerçek ki;
Büyükerşen Belediyeci ve Profesör olduğu için seçimleri kazanmadı.
İktidar Partisi de bunu bir türlü anlamadı...
.........
Yok edilen Kent belleği
ve Ataç'ın söyledikleri...
Şehri yöneten seçilmiş ve atanmışlar belirli aralıklarla bir araya geliyor.
İşte geçtiğimiz ay içinde yapılan bu toplantıda yaşanmış tartışma.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, iktidar Milletvekillerinin de bulunduğu toplantıda sert çıkıp;
-"Eskişehir'in belleğini yok ediyorsunuz" demiş.
Ataç'ın bu çıkışının nedeni, Eskişehir'in hafızasını oluşturan Stadyum, Kılıçoğlu Sineması binası, AÜ nün ilk kurulduğu İşçi Bulma kurumu binası ve Süleyman Çakır kız lisesi binası gibi yapıların yıkılıp, yerlerine başka binalar yapılacak olması.
İktidar partisi Milletvekillerinden biri, Ataç'ın bu çıkışına cevap olarak;
-"İyi ama Kentte yeni bellek oluşturuyoruz" deyince, daha da sinirlenmiş Ataç.
-"Yeni yapacağımız bellek beni ilgilendirmiyor. Beni, benim belleğim ilgilendiriyor" diyerek Eskişehir'in hafızasını oluşturan bu gibi önemli binaların yıkılıp, yerlerine modern binalar yapılmasına bir kez daha karşı çıkmış.
Dün 10-23 Eylül tarihleri arasında yapılacak olan 6 ncı Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumunun tanıtım toplantısında anlattı Ataç bu olayı.
Kent Kimliğinin, Kent belleğinin her geçen gün yok olduğunu söyledi önce.
Ardından da...
-"Beni, yapılacak olan yeni binalar ilgilendirmiyor. Beni, eski binaların yıkılacak olması kahrediyor" dedi.
İşte bu nedenle Pişmiş toprak Sempozyumuna büyük önem verdiklerini söylüyor Ahmet Ataç.
-"Belki de bu Sempozyum olmasaydı, Fabrikalar Bölgesi olarak bilinen bu bölge bu halde koruma altında olmazdı. Çünkü bu bölge, Eskişehir'in Toprağa dayalı sanayisinin yüzyıllardır işlediği bir bölgedir" diyor.
Netice olarak...
Uluslar arası Pişmiş toprak Sempozyumlarının bir kent kimliği, bir Kent belleği haline geldiğini sözlerine ekliyor.
Kent kimliğini ve belleğini yansıtan binaların tek tek yıkıldığı bir Eskişehir'de, yeni bir Kent kimlik ve Belleği oluşturmanın da gururunu yaşadığını gizlemiyor...
........
Ne oldu koyulan hedeflere?
Anadolu ve Osmangazi Üniversiteleri.
Eskişehir'in en tanınmış ve gurur duyulan kurumları.
Her iki Üniversitenin başında da yeni Rektörler var.
Aslında "Yeni" demek de çok doğru değil.
Çünkü...
Anadolu Üniversitesi Rektörünün atanmasının üzerinden neredeyse 3 yıla yakın bir zaman geçti.
Osmangazi Üniversitesi Rektörünün de göreve gelmesinin üzerinden tamı tamına bir yıl geride kaldı.
Buna göre...
Rektör Davut Aydın'ın bir yıldan biraz fazla süresi, Hasan Gönen'in ise 3 yıllık görev süresi kaldı.
Hatırlıyoruz da...
Her iki Rektör, göreve atanmalarının hemen sonrasında işi hızlı başlamışlardı.
Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof Dr Davut Aydın;
-"Göreceksiniz Nobel ödülü bu Üniversiteden çıkarsa kimse şaşırmasın" derken, Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof Dr Hasan Gönen ise;
-"Üniversitede ilk Türk Uçağını bile yapacağız" demişti.
Hedef koymak her ne kadar "uçuk" olsa da güzeldir.
En azından, koyulan hedef uğruna bir çaba harcanmasına neden olur.
Her iki Üniversitede, Rektörlerin koydukları bu hedef doğrultusunda bir çabayı maalesef göremedik.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, biri 3 seneyi, diğeri bir yılı tamamladı.
Ne diyelim?
Rektörlerin hedefi belki kalan sürede hedefi tutar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi