1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen'den nefret edenler ve Büyükerşen'e tapanlar. Bu yazı size gelsin...

Aslında aynı konuyu Ülke geneli için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da yazmak mümkün ama...
Biz yine de Eskişehir özeline dönüp, Yılmaz Büyükerşen'i yazalım.
Yılmaz Büyükerşen, son seçimde Eskişehir'den yüzde 50 nin üzerinde oy aldı.
Bu da açıkça gösteriyor ki, Eskişehir'in yarısı Yılmaz Büyükerşen'i seviyor, diğer yarısı ise sevmiyor.
Aldığı oydan yola çıkacak olursanız, böylesine basit bir sonuç çıkartmanız mümkün.
Ancak...
Konunun detayına inmek isterseniz, buyurun inelim şimdi.
Yılmaz Büyükerşen'e oy vermeyen kesim içinde, Yılmaz Büyükerşen'i günahı kadar sevmeyenler mevcut.
Yine...
Yılmaz Büyükerşen'e oy veren kesim içinde de, adeta kendisine aşkla bağlananlar var.
Aslında bu durumu şöyle de izah etmek mümkün...
Sayıları çok olmasa da...
Büyükerşen ve uygulamalarından bir şekilde zarara uğramış olanlar ve bu yüzden de içinde sürekli kuyruk acısı barındıranlar, Büyükerşen'den nefret ediyor.
Öte yandan...
Büyükerşen ve uygulamalarından bir şekilde menfaat görmüş olanlar ve geleceğini Büyükerşen'in siyasette var olmasına bağlayanlar ise, kendisini taparcasına seviyor.
Kısacası...
Sayıları az da olsa...
Bir tarafta menfaatleri gereği Büyükerşen'e tapanlar, diğer tarafta ise, kuyruk acıları nedeniyle Büyükerşen'den nefret edenler var.
Üstelik bunlar birbirlerini oran olarak da dengeliyor.
Ama ne yazık ki...
Büyükerşen'e tapanların ve nefret edenlerin seçimlere bir etkisi yok.
Çünkü seçimin sonucunu, tapınanlarla nefret edenlerin dışında kalan büyük çoğunluk tayin ediyor.
O yüzden...
Büyükerşen'e sonuna kadar bağlıymış gibi görünüp, aslında kendi siyasi geleceğini hesap edenlerle, Büyükerşen'e büyük bir nefret besliyormuş gibi görünüp, aslında kuyruk acısını çıkartmaya çalışanlar aslında kendilerini boş yere heba etmemeli.
Hem komik duruma düşüyorlar.
Hem de...
Seçimin sonucuna karar veren dışarıda ki çoğunluk, neyin ne olduğunu az çok biliyor...
Son söz olarak şunu söylemeliyiz ki;
Büyükerşen'e tapıyor gibi görünenlerin kendisine kazandırdığı, nefret edenlerin ise kaybettirdiği tek bir oy yok.
Tam tersine...
Biri "yalaka", diğeri "menfaatçi" konumuna düşüyor...
...........
Gazetecinin patronuna
yazdığı mektuplar...
Başlığı okuyup da yanılmayın.
Gazeteci aslında patronuna öyle oturup enikonu mektup yazmaz.
Bunun yerine başka bir yöntem izler.
Peki ne yapar?
Örneğin; "Bunu ilk kez ben yazmıştım" diye başlayan yazılar kaleme alır.
Sadece bu da değil...
-"Ben dememiş miydim böyle olacağını" diye başlayan yazılar da aslında patronlara yazılmış mektuplardır.
-"İlk biz gündeme getirdik", "Bizim dün yazdığımızı onlar bugün yazıyor", "Biz bunu yazdık, onlar bunu yazdı. Ama iş bizim dediğimize geldi" diye başlayan yazılar da birer mektuptur aslında.
Okuyucu bu şekilde yazılarla etkilenir mi bilemiyoruz ama, bu ifadeleri çok sık kullanan gazeteciler için bunun da pek önemi yoktur.
Çünkü...
Mektubu yazan gazeteci, hiç kimse okumasa da patronun o yazıyı okuyacağını çok iyi bilir.
Zaten...
Önemli olan da patronun okumasıdır onun için.
Çünkü yazılan mektubun adresi odur...
Şimdi çok iyi biliyoruz ki bu yazıyı birçok meslektaşımız üzerine alınacak.
Buna hiç gerek yok.
Çünkü bu yazının muhatabı hiç kimse değil, hepimiz iz.
Zaman zaman bizim de, bizim gazetede görev yapan arkadaşlarımızın da patrona mektup yazdığı olmuyor değil.
Ancak...
Bu çok sık yapılmamalı diye düşünüyoruz.
Çünkü...
Hem patronlar artık bunu yemiyor, hem de duyulan her haber, insanlar için yeni bir haber olma özelliği taşıyor.
.........
Niye gelsinler ki Eskişehir'e. Günlük maliyetleri 4 Bin TL...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önümüzde ki yıl bütçesi belli olmuş.
Tam'ı tamına 773 Milyon TL (Eski parayla Trilyon)
Bu parayı bölün 12'ye...
Yani TBMM nin aylık bütçesi 65 Milyon TL ye geliyor (Eski parayla Trilyon)
Bu parayı da bölün bakalım 550'ye. Çünkü 550 milletvekili var. 117 Bin TL çıkıyor. (Eski parayla 117 milyar)
Hadi bu 117 Bin TL yi de 30 bölün ki, bir milletvekilinin bir günlük maliyetini bulalım. Böldüğünüzde, ortaya günlük 4 Bin TL çıkıyor. (Eski parayla 4 Milyar)
Kısacası...
TBMM nin bütçesine göre, bir milletvekilinin günlük maliyeti 4 Bin TL.
Hani biz zaman zaman yazıp eleştiriyoruz ya Milletvekillerinin niçin seçim bölgelerine çok sık gidip gelmediklerini.
Aslında haksızlık ediyormuşuz!
Baksanıza...
Adamların bir günlük maliyeti 4 Bin TL ye geliyor.
Bu şartlarda niye gelsinler ki?
Seçildikleri bölgede bir gün geçirseler, 4 Bin TL boşa gitmiş olacak!
........
Biraz da gülmek lazım
Bayan O'Dunigan, Dublin'de O'Connel Caddesi'nde yürüyordu. Karşıdan da rahip O'Rafferty geliyordu.
- ''Merhaba'' dedi, rahip.. ''Nasılsınız?.. Bay Dunigan nasıl?.. Sizi iki yıl önce ben evlendirmemiş miydim?''.
- ''Evet'' dedi, Bayan O'Dunigan.
- ''Bebek'' dedi, rahip. ''Bebeğiniz oldu mu, küçük O'Duniganlar?''.
- ''Maalesef'' dedi, Bayan O'Dunigan.. ''Henüz bebeğimiz yok.. Oysa öyle istiyoruz'ki?''.
- ''Gelecek hafta Roma'ya gidiyorum'' dedi, rahip.. ''Vatikan'daki büyük kiliseye sizin için bir mum dikeceğim''.
- ''Teşekkürler sevgili rahip'' diye adamın ellerini öptü kadın.
- ''Size minnettar olacağız''.
Birkaç yıl geçti aradan.. Kadınla rahip bir daha karşılaştılar..
Rahip merakla sordu;
- ''Bebeğiniz oldu mu peki?''.
- ''Oldu'' dedi, kadın.. ''Sekiz yılda üç ikiz, dört de tek doğurdum. 10 çocuğumuz var''.
- ''Harika'' dedi Rahip.. ''Harika.. Mucize işte bu.. Peki, o şirin kocanız ne yapıyor?''.
- ''Roma'ya gitti, dedi kadın.. ''Sizin o Allah'ın belası mumunuzu üflemeye''...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi