Bugün, Çanakkale Zaferi'nin 98. yıldönümünü, yurt genelinde ve Gelibolu Yarımadasında, törenle kutlanacaktır. Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan, deniz ve kara muhabereleri bir kez daha hatırlanacaktır.
Çanakkale Savaşlarında hedef, İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul' u, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla, güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini, savaş dışı bırakarak, İttifak Devletlerini zayıflatmaktı.
Yıllardır, Çanakkale Savaşlarında, 253 bin şehit verildiği hep söylendi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih Araştırmaları Strateji Etüdler Daire Başkanlığı (ATASE) tarafından yürütülen araştırmada, 253 bin şehit rakamının, askeri kayıtlardaki "kayıp" ifadesinin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı ortaya çıktı
Cephede şehit düşen, 55 bin 801 kişinin ismini, tek tek belirleyen Genelkurmay Başkanlığı, "kayıp" ifadesinin hastalık, esirlik, kaybolan, kaçan, sakat kalan, yaralanan, sonradan savaşamayacak duruma düşenleri kapsadığına dikkat çekti. Araştırmada, düşman kuvvetlerinin de cephede, 60 bine yakın ölü verdiği belirlendi.
Çanakkale Muharebeleri, dünya tarihinde ender rastlanan deniz ve kara savaşlarından biridir. İtilaf devletlerinin, birçok emelinin, ihtirasının, idealin yok olduğu, askeri açıdan, insan gücünün, azminin, inancının bir başarısıdır. İtilaf Devletlerinin birçok yanlış hesabının da suya düştüğü bir savaştır.
Çanakkale Zaferi, İslam birliği ve Panislamizm, fikrini çökertmiştir. Yerine, Türk Milliyetçiliği fikrini, alevlendirmiştir. Bunun uygulanabilir olduğunu, gerçek olduğunu kanıtlamıştır. Çünkü O dönemde; bugünkü Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri topraklanınız içinde, Libya'da kontrolümüz altında idi. Harp başlayınca bilindiği gibi, Cihadı Mukaddes ilan edildi ama ancak bunun, olumlu hiçbir etkisi görülmedi.
Çanakkale savaşlarının, belki de en önemli sonucu, Türk Milleti'ne, Mustafa Kemal'i kazandırmış olmasıdır. O'nun, cesareti, azim, kararlılık ve komuta yeteneği gibi üstün özellikleri, ilk kez Anafartalar'da, Kocaçimentepe'de ve Conkbayırı'nda herkesin, milletinin, dikkatini çekecektir. O daha 1915'te ulusal kahraman olmuştur.
Çanakkale ve İstiklal Savaşını kazandıran, Atatürk'ün birleştirici, bütünleştirici, çağdaş ve medeni milliyetçilik anlayışı, bugün de millî beraberlik ve bütünlüğümüzü koruyan, en önemli etkenlerden biridir. Bu anlayışla Kurtuluş Savaşı kazanılmış, çağdaşlaşmaya yönelik birçok inkılâp gerçekleştirilmiştir. Millî birlik ve beraberlik duygusu, tüm fertleri birbirine sımsıkı bağlamıştır.
Ne var ki bugün bu milliyetçilik, yok edilmek isteniyor. Oysa Çanakkale'yi geçilmez kılan, İSTİKLAL SAVAŞI' nı kazandıran, Anadolu halklarının gönüllerinde yaşattıkları Türk Milliyetçiliğidir. Çünkü Türk Milliyetçiliği, başka milletlerin haklarına riayet eder. Emperyalizm ve sömürgeciliğe karşıdır. Hümanist bir nitelik taşır. Irkçı değildir. Yapıcı ve yaratıcıdır. Sağduyu ve adalete dayanır. Beşeri dayanışmaya değer verir.
Nitekim Atatürk'ün, yabancı orduların askerleri için, ''Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz. Huzur içinde uyuyun. Bizim için Mehmetler ile Jonny'ler arasında bir fark yok'' dediğini, yabancı şehitlerin annelerine de ''Oğullarını uzak ülkelerden buraya gönderen anneler siz de gözyaşlarınızı silin. Oğullarınız şimdi bizim bağrımızda huzur içinde yatıyor. Canlarını bu ülkede kaybederek, onlar artık bizim de evlatlarımız oldu'' demiştir.
Elbette Çanakkale ve İstiklal Savaşı'nda, ülkemizin birlik ve beraberliği, geleceği uğruna, hayatını feda eden, kahramanlarla, ne kadar övünsek azdır. En yüce mertebeye ulaşan şehitlerimizle, Türk Milleti, sonsuza kadar, her geçen gün, daha güçlenerek ve gelişerek, yoluna devam edecektir. Çanakkale'de Savaşlarında, yabacıların dahi hayran kaldığı, gazi ve şehitlerimizin, gösterdikleri, kahramanlıkları, asla unutulmayacaktır.
Nitekim Alman Generali Liman von Sanders ."Avrupa'da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada, gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde, onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu'yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar." demiştir.
Çanakkale savaşları, Türk milletinin dirilişinin başlangıcıdır. Türk insanının inanç ve azminin modern teknolojiye üstün geldiği savaşlardır. Çanakkale'de, Türk insanı, Türk askeri, dönemin en üstün iki donanmasına ve sayıca, silâhça çok üstün kara ordularına galip gelmiştir.
Gazi ve şehitlerimizin, ruhu şad mekânı cennet olsun...