Cumhuriyet Halk Partisi'nde Odunpazarı seçimleri yapıldı.
Bir taraf kazandı, diğer taraf kaybetti.
Kazanan taraf kaybedeni kucakladı, kaybeden taraf kazananın başarılı olması için elinden geleni yapacağını söyledi.
CHP'de Odunpazarı kongresi sonrasında görünen tablo böyle.
Peki ya tablonun arkasında görünenler?
İşte bütün film tablonun arkasında oynanıyor zaten.
Önceki gün bir yazı kaleme aldık.
CHP nin Odunpazarı kongresi ile ilgili olarak kaleme aldığımız yazıda Halil Bilici'yi Milletvekili Murat Sönmez, partinin eski il başkanı İsmet Süder ve Odunpazarı adayı Erman Gölet'in desteklediğini belirtip;
-"Eğer bu üç ismin desteği olmasaydı, inanın Halil Bilici daha çok oy alırdı" tespitinde bulunduk.
Bu tespiti yaparken, amacımız bu üç ismin Halil Bilici grubuna zarar verdiğini söylemek değil, bu üç ismin bulundukları konumu daha iyi değerlendirmelerini sağlamaktı.
Yazımız amacına ulaştı mı bilemiyoruz ama, işin doğrusu buydu.
Zira...
Bir partinin tek milletvekili, mahalli seçimlerde partinin belki de onurunu kurtarmış bir isim ve yine partinin il başkanlığı yapmış en etkili ismi bir araya geldiğinde, ortaya ikinci bir adayın çıkması bile söz konusu olamazdı bize göre.
Demek ki bir yerde bir yanlışlık vardı.
İşte bu yanlışlığı görsün istedik CHP içinde ki bu üç ismin.
Tabi bu Halil Bilici cephesinden baktığımızda görünen bir tabloydu.
Bir de tablonun Erdal Çakıcıer cephesinden görünen kısmı var...
Çünkü aynı durum o cephede de mevcut.
Örneğin...
Birlikte görev yaptıkları dönemde hiç mi hiç anlaşamadıkları bilinen eski Milletvekilleri bu kongrede Çakıcıer'i destekledi.
Belki de bu destek olmasaydı, Çakıcıer daha çok oy alabilecekti.
Bu konuda belki 10'a yakın yazı yazdık.
Her defasında CHP'nin bu zaafını dile getirip "Partide herkesin birbirine karşı bir kuyruk acısı var. Bu yüzden bir kongrede kavga edenler, diğer kongrede kol kola girebiliyor" dedik.
Çünkü, bunun defalarca örneğine şahit olduk.
Şahit olduğumuz olaylar, CHP de ebedi dostluk ve düşmanlığın olmadığını açıkça ortaya koydu.
Parti içinde ki insanlar ne dostluk kurarken "İleride ters düşebilirim" diye düşündü, ne de düşmanlıklarda "İlerde anlaşıp birlikte hareket edebilirim" diye.
Sadece günün koşulları yerine geldi.
O yüzden de, aralarından su sızmayan insanlar karşı karşıya gelirken, hiç yan yana gelmeyeceği düşünülen insanlar ise, kol kola girebildi.
İyi de...
Kimse belki farkında değil ama, parti işte bu yüzden her defasında ortadan ikiye ayrıldı...
Ne diyelim?
Her defasında yazımızı noktaladığımız gibi "Umarız bundan sonra bu tabloları yaşamayız" demekten başka şansımız yok.