2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

CHP'YE ÖĞÜTLER!

Dün CHP ile ilgili eleştirilerde bulunmuştuk.
Daha doğrusu Tepebaşı ilçe başkanı Vural Yörük'ün esnaf ile ilgili eleştirilerini değerlendirmiştik.
O yazıyı okuyanlar hatırlayacaktır.
Yörük'ün açıklamalarını CHP'nin siyaset yapısına bağlamış;
"Parti binasından siyaset yapmakla bu iş olmaz!" demiştik.

Bu yazımızın ardından epey arayan oldu.
Kimisi eleştirilerimizde haklılığımızı savundu.
Kimisi söylediklerimize katılmadı.
Katı AKP muhalefeti içerisindeydi bu kişiler!
Neyse, herkesin görüşüdür elbet.
Ancak arayanlardan birisi ise ilginç bir yaklaşım sundu.
"Böylesine bir eleştiri getiriyorsun, CHP'yi kapılar ardından siyaset yapmakla suçluyorsun. O halde tavsiyelerde bulun!"

Tavsiyeye ne gerek!
Bizi aşacak bir durum elbette böyle şeyler.
Bizim görevimiz gördüğümüzü yorumlamak.
Daha fazlası mutlaka ki bizlerin işi değil.
Bu yüzden CHP'ye akıl vermek, ziyadesiyle boyumuzu aşan bir mesele...
Anlayacağınız biz gördüğümüzü yorumlamaya devam edeceğiz.

Böylesine bir konu açılmışken, bildiklerimizi yine yorumlamaya devam edelim.
CHP'de parti içi siyasetin dışarıya yansıdığını söylemek çok güç...
İçeride kıyasıya yapılan siyasi yarışlar, bir türlü halkın içerisine yansımıyor.
İçeride bir makama gelmek için yapılan onca mücadelenin aynısı, biraz olsun halkın içinde yapılsa, belki de önemli adımlar atılacak.
Bir sokakta, bir kahvede, ya da kenar bir semtte bir CHP'liyi ne zaman gördünüz diye sorduğumuzda ise;
Soruya muhatap kim olursa olsun, mutlaka hayli düşünecektir.
Hatta son genel seçim öncesine kadar geriye gidecektir.
Çünkü o dönemde vekil adaylarının gezileri yoğun biçimde olmuş, sonrasında bir daha CHP'li tek kişiyi kimse sokakta görememişti!
Varsa yoksa parti binasından ona buna sataşmakla geçti koskoca CHP'nin son 4 yıllık ömrü.

Koskoca diyoruz...
Tarihi misyonu, umut kapısı olması ve solun kalan tek kalesi olmasından dolayı koskoca...
Ancak bu görüntüsünden tamamen uzaklaşmış, iktidar kavgalarının yaşandığı bir parti konumuna gelmiş bir CHP çıktı artık ortaya...
CHP bugün sadece kendi misyonu dışında, AKP'ye karşı olanların ve bunlardan kendisini sola yakın hissedenlerin oyunu alabilen bir parti hüviyetine bürünmüş bir halde.
Gerçekten de öyle değil mi?
AKP'ye karşı olanlardan solcusu CHP'ye, kendisini sağa yakın hissedenler ise MHP'ye...
Bu durum halkın CHP'ye olan yaklaşımının hiçte iyi olmadığını zaten gösteriyor.
Kimse unutmasın ki;
AKP'nin olmadığı dönemde CHP baraj altındaydı.
İşte bu nedenle CHP İl Başkanı Adar'ın söylediği o gerçek ortaya çıkıyor.
Ne demişti Adar;
"Eskişehir'de 195 bin oy alıyoruz ama nedense sadece 8 bin üyemiz var!"

Adar'ın bu sözü bizce CHP'nin bugünkü durumunu anlatacak tarihi bir sözdür.
195 bin oy, AKP'ye karşı verilmiş oylardan başkası değildir.
CHP'nin, AKP'nin olmaması durumunda şehirden alacağı oy, üye sayısını 3-5 katından fazlası olmayacaktır.
Bizce bu bir gerçektir...
Bu gerçeği görmemezlikten gelemeyiz.
O nedenle 'CHP'ye tavsiyeniz nedir?' diye soranlar, bu soruyu başka mercilere yöneltmelidirler.
Aslında en önce, bugün CHP'de devam eden savaşın tarafları, bu soruyu kendilerine sormalıdırlar.
Acaba parti içerisindeki savaşın gerçek galibi ya da kaybedeni kimdir?
Bu mücadelelerden galip çıkmasını başaran ve o başardığı ile oturduğu koltuktan sağa sola laf yetiştirenler midir?
Yoksa AKP karşısında tek alternatif olmasına rağmen, halen iktidardan çok uzak kalan ve kalacak olan CHP midir?
Ya da partinin yukarıda bahsettiğimiz bugünkü noktada olmasına neden olan, CHP'de siyaset yapan isimler midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi