İbo'yu, yani İbrahim'i tanımayan yoktur Eskişehir'de.
Soy adını ne kendi bilir, ne de insanlar.
Ancak...
-"İbo" denildiğinde herkes tanır onu.
Sabah çıkar evinden, gece yarısı döner.
Bütün günü çarşıda geçer İbo'nun.
Hemen her esnaf bilir İbo'nun ne zaman acıktığını, ne zaman susadığını.
Hemen her gün değişik bir esnafın dükkanı önünde yer yemeğini...
Yine Esnaflar...
Havaların sıcak olduğu günlerde ve belirli aralıklarla, Sıcaksular'da yıkarlar İbo'yu
Zararsızdır İbo...
Bazen kahkahalarla güldüğünü görürsünüz, bazen de kafasına bir şey takıldığında bağırıp çağırdığını...
Kısacası...
İbo'yu bu şehirde tanıyan herkes sever ve kollar...
Hiç kimse kötü davranmaz ona.
Kafasından ne geçer kimse bilmez ama...
Varlığı da kimseye zarar vermez...
Çünkü...
Eskişehir'in bir gerçeğidir İbo...
Geçtiğimiz günlerde bir dostumuzla yürürken İbo'yu...
Bir elinde ekmek, diğerinde sigara...
Pantolon düştü düşecek.
Ama belli ki keyifli.
Her zaman olduğu gibi bir şeyler mırıldanıp gülüyordu.
Yanımızda ki arkadaşımız biraz da espri ile;
-"Aslına bakarsan en istikrarlısı İbo. Baksana bu güne kadar çizgisini hiç bozmadı" dedi gülümseyerek.
Belki bunu yukarıda da söylediğimiz gibi espri amacıyla söyledi ama...
Söz bizi bir hayli etkiledi.
Çünkü...
Dün bir yerlerde olup, bugün başka yerde olanları...
Dün bir şeyler söyleyip, bu gün başka şeylerden bahsedenleri şöyle bir düşündük de...
Aslında espri niyetiyle söylenilen bu sözün ne kadar doğru bir tespit olduğunu o anda anladık...
Öyle ya...
İbo dün ne ise, bu gün de o...
Ama, dün farklı, bu gün daha farklı olanlara ne demeli?