
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMAK
Cumhuriyet, halka dayanan, gücünü halktan alan bir devlet şeklini ifade eder. İktidarın, millete ait olduğu bir sistemdir. Bu sebeple cumhuriyette egemenlik, bir kişi veya zümreye değil, toplumun bütün kesimlerine aittir. Cumhuriyet, kadın ve erkek arasında yönetime katılmada, ırk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin, tüm vatandaşların kanun önünde eşit olmasıdır.
Cumhuriyet, bir fazilet rejimidir. Cumhuriyet, etnik ve dinsel cemaatleri tek bir millet haline getirir. Cumhuriyet, Irk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeyen, bir potadır. Cumhuriyet, bölgeselliklerin üstünde, ülkenin ve ülkeye ait, her ne varsa, hepsinin herkes tarafından sahiplenildiği bir toplum yaratır.
Cumhuriyet rejimi, her şeyden önce kişi, zümre ve sınıf yararını değil, kamu yararını ön planda tutan, kamu yararına dayanan, bir yönetim şeklidir. Ancak ülkemizde, çok partili dönemde, halkın bu alanda tam yetkili olduğunu söylemek çok zordur. Çünkü halkımız, Yıllardır. Parti Genel Başkanları ve yönetimlerinin tespit ettiği adayları, seçmek zorunda bırakılmıştır. Hatta tercih bile yapmasına, müsaade edilmemiştir.
Cumhuriyet yönetiminin, en önemli özelliği, seçim esasına dayanan bir idare olmasıdır. Bu seçim de, gerek seçme, gerekse seçilme hakkı bakımından, belli bir kişiye, belli bir zümreye, belli bir sınıfa ait değildir; bütünüyle millete aittir. Cumhuriyet yönetiminde seçimle iş başına gelenlerin, görev süresi belli bir dönemi kapsar. Ülke yönetimini belirleme de en yetkili unsur ise halktır. Yani seçmendir.
Bugün ise hâkimiyet halkın değil, parti liderlerinin elindedir. Onlar adayları belirler; halkta belirlenen adayları tercih eder. Oysa Atatürk' ün kurduğu Cumhuriyette, parlamento üyelerini, halk doğrudan doğruya aracı olmadan seçecektir. TBMM'de, görev alacak üyelerin seçiminde aracılığı, ne devlet ve yürütme kurumu olan hükümet, ne de partiler yapabilir. Çünkü halk değer verdiği ve kendinden hizmet beklediği kişileri bizzat kendisi seçecektir. Halkı hükümetin ve partilerin empoze edecekleri kişileri seçmek zorunda ve durumunda bırakmak, tamamen antidemokratiktir
Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk,1923'de: "Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet biçimi demektir. Demokrasi ilkesinin en modern, en mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir!..Cumhuriyet, yüksek ahlak değerlerine ve niteliklerine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Ulusal istenç, kararlılık ve bilincin seçkin eseri olan değerli Türkiye Cumhuriyeti, her anlamda büyük Türk ulusunun öz ve değerli malıdır. Değerli çocuklarının elinde sürekli yükselecek ve sonsuza kadar yaşayacaktır." sözleriyle en güzel şekilde tanımlamıştır.
Bugün, bazı siyasetçiler ve sanal aydınlar, "İkinci Cumhuriyet" saçmalığı yapıyorlar. Hatta devletin, ülkenin, yeniden yapılanmasından bahsederek, kamuoyunun zihni karıştırıyorlar. Aslında, ikinci cumhuriyet kavramını gündeme getiren, sanal aydınlar, dış ve iç şer odakların taşeronudur. Türk vatandaşı, tehlikeyi görmeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısı korunmalı, ülke bütünlüğünü ve bölünmezliğini zedeleyecek, her türlü davranışa, devletin ve ülkenin yeniden yapılanmasına, karşı çıkılmalıdır. Aksi halde iş işten geçer, son pişmanlık da fayda vermez.
Nitekim 1985 yılında, İktidara gelen Mikhail GOBACOV, iktidara geldiğinde, Sovyetler Birliğinin yapısını değiştirmeye karar vermişti. Bu değişme veya yeniden yapılanma iki koldan olacaktı. "GLASNOST" (açıklık) ve "PERESTROKYA" (siyasi sitemi, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması) fikir ve uygulamaları" ile bütünleşince, Sovyetler Birliği' nin, dağılması kaçınılmaz oldu. Mikhail GOBAÇOV, sonuçta hatasını anladı. Sovyetler Birliği'ni kurtarmak için, her yolu denedi. Ancak, tüm çabalarına rağmen, başlamış olan çöküşü önleyemedi.
Bugün ülkemizde, SSCB' de olduğu gibi, devletin ve ülkenin yeniden yapılanma tehlikesi gündemdedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, kuruluş ilkelerinin, Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen başlangıç maddelerinde belirtilen, "tek bayrak, tek başkent, tek dil, tek milli marş, tek millet, tek vatan ve tek devlet" tartışılır hale geldi.
Ülkemizde, dış güçlerin ve onların içindeki uzantılarının, ülkemiz üzerindeki hesaplarını bozacak, azimli bir milli uyanışa ve dayanışmaya; Türkiye'nin bağımsız, egemen, güçlü ve haysiyetli devlet olduğunu gösterecek, kararlı bir duruşa ihtiyacımız vardır. Bu her Türk vatandaşı için, bir görevi ve ödevi olduğu kadar bir haktır da...
Cumhuriyeti kuran, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun silah arkadaşlarını, bu uğurda canlarını, feda eden, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun...