4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DEMOKRASİLER ÇOĞULCUDUR

Mısır'da ordu, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi' yi devirdi. Ülkenin yönetimini Müslüman Kardeşler' den alıp, Hıristiyan kökenli Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'a verdi. Mısır'daki darbeye karşı çıkanlar olduğu gibi, doğru bulanlar da var.
Ayrıca Demokrasi havarileri ülkeler, darbeye destek verdiler. Neden verdiler en iyi bu ülkeler bilir ama Batı ülkelerinin, çıkarlarına hizmet eden, demokratik yollarla seçilmiş hükümetlere karşı yapılan, askeri darbeleri desteklemek, gelenekleridir.
Elbette darbe, batı ülkelerine hizmet mi bilinmez. Ancak Mısır da, son aylarda, Müslüman Kardeşler destekçileri ve laikler arasındaki siyasi rekabet karşısında, hoşnutsuzlukta artmıştı. Mısır Kamuoyu Araştırma Merkezi (Baseera), devlet başkanını destekleyenlerin oranının, Mursi' nin, ilk 100 günün sonunda, yüzde 78 iken, Bu oran darbe öncesi, yüzde, 32'ye düştüğünü açıklamıştı.
MURSİ' ye, desteğin azalmasının, halk arasında artan öfkenin başlıca sebepleri bazı bölgelerde yaşanan elektrik ve su kesintileri ve yaşam standartlarının kötüleşmesi yanında, Laik ilklerinden, uzaklaşması gösteriliyor.
Oysa Başbakan Sayın ERDOĞAN, Mısır'da bir TV kanalına verdiği röportajda, " Türkiye' de, anayasa laikliği devletin, her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip ERDOĞAN olarak Müslüman'ım. Ancak laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde, insanlar dindar olma, ya da olmama özgürlüğü vardır. Ben Mısır' ın da laik bir anayasaya sahip olması tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik, din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın" demişti.
Bugün de Sayın ERDOĞAN, darbecileri eleştirirken, MURSİ' ye destek veriyor. Aslında darbe öncesi, meydanlar, haftalarca MURSİ karşıtları ile doldu..
Mısır ordusu, darbeden, 48 saat önce, Hükümeti ve göstericileri uyardı, süre verdi, Sonunda Mısır ordusu darbeyi yaptı. Arap ülkeleri, darbeye sessiz kalmış ve hatta orduya yardım taahhüdünde bulunmuştur. Darbeye, en sert tepkiyi, Türkiye ve Tunus verdi. ABD ve AB, darbe kelimesini bile kullanmadı.
Elbette darbeleri, meşru saymak mümkün değildir. Ancak Mısırdaki darbeye zemin hazırlayan neden/nedenler, bilmeden eleştirmekte yanlıştır. Çünkü arzu edilmeye, her olaylar ve gelişmelerin, mutlaka bir nedeni vardır.
Mısır'daki olaylarda, dış güçlerin payı var mı veya bu niyetlerini, Türkiye'ye taşırlar mı bilinmez. Ancak Sayın ERDOĞAN, "Bugün Mısır ama belki yarın başka ülkeyi, belki Türkiye'yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede, güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız" dedi.
Oysa bu oyuna, tarih boyunca Türkler tanık oldu. Dünyada birkaç ülke hariç hiçbir ülke Türkiye' nin yanında olmadı. Türk vatanı üzerindeki, bu tür oyunları,Türkiye kendi gücü ile bertaraf etti.
Aslında Suudi Arabistan ve Batı ülkelerinin, darbeyi desteklemesinin arkasında PAN-İSLAMİZİN korkusu var. Çünkü MÜSLÜMAN KAREDEŞLER, Arap dünyasının, en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte, birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür.
Mısır'da 1928 yılında, Hasan El-Banna tarafından PAN-İSLAMİST dini, siyasi amaçlarla, toplumsal hareket vasıtasıyla kurulmuştur.
Mısır'da, 1938'den sonra, siyasi kimlik kazanmaya başladı. 1952'deki Hür Subaylar Darbesi'nden sonra, tüm partiler ile beraber kapatıldı. 1980'lerden itibaren, tekrar canlanma dönemine giren, Müslüman Kardeşler, Örgütü'nün şiddet yanlısı uzantıları, Muhammed Hüsnü Mübarek yönetimince, sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek, daha etkin olmaya başladı. En son siyasi olarak yasaklanmış olmasına rağmen bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kazandı.
Müslüman kardeşler, halkın otoriterlik, baskı, yoksulluk, sefalet, işsizlik, sömürü ve zulme karşı isyanı sonucunda, kanı ve canı ile yaptığı, "25 Ocak Halk Devrimini" yine aynı yöntemlerle söndürmeye, ortadan kardırmaya çalışan Muhammed Mursi yönetimindeki Müslüman Kardeşler, ancak 1 yıl, iktidarda kalabildi.
Mursi, Mübarek'in, yöntemleri ile halkı yönetebileceğini zannetti. Yoksulluk devam etti. Sefalet, yine Mısır'ın, her yanındaydı. İşsizliğe karşı, hiçbir etkin önlem alınmadı. Sonuçta da gündemde olan darbe oldu. Elbette darbenin, baskıcı rejim ve diktatörlerin, demokrasilerde yoktur.
Ayrıca demokrasi, sandığa oy vermekle, sınırlı bir rejim de değil, bir yaşam biçimidir. Yani Demokrasiler çoğulcudur. Başka bir anlatımla, Demokrasiler, çoğunlukta olan siyasi görüşleri değil, sayıca azınlıkta olan, başka görüşleri de kucaklar, Demokrasinin bu ilkesini, icraata almayan rejimlerde, huzursuzluk, darbeler ve halk hareketi kaçınılmazdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi