Depreme hazır olunamadığı gibi sonrası için de hazırlık olmadığı belli

Kara kışta gelen deprem… Gelişi ‘’sürpriz’’ değil…
İşin uzmanları aylardır uyarılarda bulunuyor.
Hepsi boşuna…
Sonunda ‘’geliyorum’’ diyen deprem kara kışta geldi.
10 ili kapsıyor.
Yarattığı yıkım korkunç boyutta…
Bazı yerleşim birimleri ‘’haritadan silindi’’ denilebilecek boyutta yıkıma uğradı.
Can kaybı her geçen gün artıyor.
Dün açıklanan sayı 10 bine yakın…
Enkazların büyük bölümü olduğu gibi duruyor.
Altlarında kalan insan sayısı meçhul…
İşin daha da kötüsü henüz ulaşılamayan yerleşim birimleri bile var.
Ne yazık ki, can kaybı daha da artacak…
Umarız ki, artış çok fazla olmaz…
****
Yerleşim birimlerinin, yapısal olarak depreme hazır olmadıkları bilinen bir gerçek.
Yapı stoğu son derece sağlıksız…
‘’Kentsel dönüşüm’’ kararları alındı, ‘’afet riskli bölgeler’’ belirlendi.
Ne yazık ki, alınan kararlar alındıklarıyla kaldı.
Ciddi anlamda bir kentsel dönüşümden söz etmek olanaksız…
‘’Kentsel dönüşüm’’ alanı ilan edilenler şöyle dursun ‘’afet riskli alan’’ olarak belirlenen bölgelerde bile yapılan bir şey yok.
Tek çivi çakılmadığı gibi çaktırılmıyor da…
Eskişehir’deki örnekleri de oldukça fazla…
Büyük deprem felaketi ile anlaşıldı ki, depreme hazır olunmadığı gibi deprem sonrası için de tam anlamıyla hazır olma durumu da yok.
Depremin üzerinden 3 gün geçti.
Hala ulaşılamayan yerleşim birimleri, hala yardım eli uzatılamayan insanlar var.
Her yerden çığlıklar yükseliyor.
‘’Ulusal dayanışma’’ konusunda söylenecek tek söz yok.
Tüm Türkiye seferber olmuş durumda…
Tırlar arka arkaya yola çıkıyor.
Gereksinim duyulan malzemeler deprem bölgesine ulaşıyor.
Buna karşılık gereksinim sahiplerine ulaştırılamıyor.
Olacak şey değil…
Oluşturulan ‘’kriz masaları’’ var.
Var olmasına varlar da çözdükleri kriz yok.
Bölgeden gelen haberler insanı çileden çıkartıyor.
‘’Krizi çözmek’’ için çaba harcanacağı yerde ‘’gerçekleri gizleme’’ çabası gösteriliyor.
İnternet hizmetleri yavaşlatıldı.
Sosyal medya platformları kullanılamıyor.
Oysa o platformlar aracığıyla sağlanan büyük yararlar var.
Yapılan işi anlamak da kabullenmek de olanaksız…
Yanlış yalnızca bununla sınırlı değil…
Türkiye’de sorgusuz sualsiz oluşan büyük bir ‘’ulusal dayanışma’’ var.
Tüm yurttaşlar omuz omuza vermiş depremzedelere yardım için geceli gündüzlü çalışıyor.
Buna karşın ülkeyi yönetenler ne yazık ki, bugünde bile ‘’ayırımcılık’’ yapıyor.
Belediyelerin isminin yazılı olduğu yardım araçları devre dışı bırakılmaya çalışılıyor.
Gerçekten inanılır gibi değil…
İnsan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor.
Yapmayın beyler, bugünde bari yapmayın…
*****
Dedik ya ‘’ulusal dayanışma’’ konusunda söylenecek söz yok.
Örnek bir tavır sergileniyor.
Ne yazık ki, deprem bölgesinden gelen bazı olumsuz haberler var.
Bazı yerleşim birimlerinde yağmalar başlamış.
Özellikle Suriye’den gelen sığınmacılarla ilgili yakınmalar alabildiğine artmış durumda…
Depremzedelerin bu ahlaksızlıkları önlemeleri olanaksız…
Kendi dertleri kendilerine yetiyor zaten…
İyi de bu tür olayları önlemekle yükümlü olanlar nerede?
Depremin ilk gününden itibaren aranıyorlar.
Ne yazık ki, hala ‘’buradayız’’ deyip varlıklarını hissettiremediler.
Öfkelenmemek elde değil…
Acı çok büyük, yürekler yanıyor.
‘’Yaraları sarma’’ iddiasında olanların tavrı da üzüntünü yanına öfkeyi ekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Vedat Alp Arşivi