Dünde yazdığımız gibi, tüm şehir Büyükerşen'in CHP ile ilgili atacağı adımı gözlüyor.
Bu konuyu hassasiyetle takip eden en baştaki kesim ise kuşkusuz DSP'lilerden oluşuyor.
Çünkü bu meseledeki hassasiyetlerinin ne derece büyük olduğunu daha önce söylemiştik.
Hatta Ayhan Kavas'ın 'CHP'ye Babam geçse bile ben geçmem' sözü elbette Büyükerşen- CHP flörtü konusu konuşulurken söylenmiş bir söz!
Bu yüzden gözler çoktan DSP'ye çevrilmiş durumda.
DSP cephesinde de konuşulan konu çok ama çok ciddi!
Çünkü DSP'de şimdi 'Büyükerşen'in parti disiplin kuruluna sevk edilmesi gündemde'
En azından iddiası gündeme gelmiş durumda...
***
Öncelikle DSP böyle bir tasarrufa gider mi, gitmez mi onu düşünmek gerekli!
Çünkü DSP'nin elinde kalan son kale, artık Büyükerşen diyebiliriz.
DSP'nin bu gücü de kaybetmek isteyip istemeyeceği irdelenmeli bu yüzden!
Acaba DSP, Büyükerşen'i disipline sevk edecek cesareti gösterebilir mi?
Tüm bunların tersi boyutu da var.
Yani DSP, CHP ile artık tamamen yan yana gelmiş bir ismi partide tutar mı?
Parti etiği açısından, Büyükerşen'in sürekli CHP ile yan ayana anılmasına, hatta Büyükerşen'in CHP toplantılarına bile katılmasını uygun bulur mu?
Ya da, başta söylediğimiz ve ortaya atılan iddialarda olduğu gibi;
"Başka bir partinin faaliyetine katılmak, parti genel merkezinden izinsiz toplantılarda yer almak ve bunun parti üzerinde yarattığı rahatsızlık" gerekçesiyle, Büyükerşen'i partiden hiç düşünmeden ihraç edebilir mi?
***
Konuyla ilgili hangi soruyu sorarsanız sorun, illa ki bir cevabınız var.
O cevaplar içerisinde 'DSP Büyükerşen'den vazgeçemez' de diyebilirsiniz.
'Bu koşullar altında DSP Büyükerşen'i ihraç eder' de diyebilirsiniz.
Anlayacağınız;
İki ucu bilinmeyen denklem!
Bu denklem nasıl çözülür hiç bilinmez.