
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
EKONOMİDE GÜVEN VE İSTİKRAR!
Yılardır, bazı illerde olduğu gibi, Eskişehir' deki kurum/kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve bürokratların, kentin sorunları karşısında, birlikte hareket ederek, "EKİP" oluşturmasını, Özellikle sanayi ve ekonomi alanında, ETO, ETB, ESO, ESİAD, gibi kuruluşların, birlikte hareket etmesini sürekli vurguladık.
Geçen hafta, ESO, ETO ve ETB tarafından düzenlenen, "Ekonomide güven ortamı ve istikrar" konulu konferans' daki, bu birliktelik, konferans açısından olduğu kadar Eskişehir'de "TAKIM RUHU" nun oluşması açısından da, örnek bir etkinlik oldu.
ESO, ETO ve ETB' nin, birlikteliği, diğer kurum/kuruluş ve sivili toplum örgütleri tarafından dikkate alınmalıdır. Çünkü Türkiye'de, her alanda söz sahibi olmuş iller, kentin sorunlarının çözümünde ve ilin menfaati olan her türlü gelişmelerde ve etkinliklerde, merkezi idareye karşı, birlikte hareket ediyorlar; Siyasi, odaklar bile, kentlerinin bugününü ve geleceğini birlikte düşünebiliyorlar.
İşte Kayseri!
Yıllardır, birlikte düşünüp, birlikte karar vermeleri sonucu, her alanda çıtayı yükselttiler. Eskişehir, sorunlarını çözmek, makro projeler üretmek için, birlikte hareket etmek ve takım ruhunu da kentte hakim kılmak zorundadır.
ESO, ETO ve ETB tarafından düzenlenen, "Ekonomide güven ortamı ve istikrar" konulu konferans' da, Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan, Ekonomi, siyasi istikrar ve güvene dikkat çekti. Sayın Babacan, yolsuzluk yapanların mutlaka cezalandırılması gerektiğini belirttikten sonra, " Yolsuzluklar konusunda, asla bir tolerans olmaz. Asla üstü örtülmez. Bir yanlışlık içerisinde olanlar varsa, er ya da geç hesabını mutlaka verir." dedi.
Siyasi istikrar, ekonomi ve bağımsız yargı açısından da önemlidir. Ancak her alanda istikrarı ve bağımsız yargıyı sağlamak, öncelikle siyasi iktidarların görevidir. Ayrıca hukuk devleti olmadan, ileri bir demokrasi de olamaz. Demokrasi, sadece seçim değil. Demokrasi, aynı zamanda hukukun üstünlüğüdür. Halk, demokrasi ve seçim desin ama hukuk yoksa, kurallar yoksa, istikrarda yoktur. Demokrasi ise kuralar ve eşitlik rejimidir. Nitekim Aristoteles," istikrarlı devlet, tüm insanların, yasa öncesinde eşit olduğu devlettir."demiştir.
Sayın BABACAN, "Demokrasi, sadece seçim değil" derken, Başbakan Erdoğan, ise " Demokrasinin yolu sandıktır." diyor. Oysa Türkiye, gerçek hukuk devleti olmadan ileri bir demokrasi de olamaz. Demokrasi, aynı zamanda hukukun üstünlüğüdür. hukuk ve kurallar olmazsa, kaos kaçınılmaz olur. Türkiye, yönetilemez bir rejimle karşı karşıya kalır..
Doğrudur. Ülkelerin kalkınmasında, her türlü sorunun çözümü, siyasi istikrarla orantılıdır. Ekonomik büyüme ise siyasi istikrarla eşdeğerdir. Ekonomide doğruları, güzelleri yapabilmek için, mutlaka güçlü bir siyasi irade gerekiyor. Ancak siyasi irade
den daha da önemlisi, gerçek anlamda bir hukuk devleti şarttır.
Ülkemizde, 1982 Anayasası, yargıya yönelik hükümleri, adeta yargı bağımsızlığına çekince koyan hükümler içermesi, çok partili dönemde, siyasi otoritenin, yargı üzerindeki, stratejileri, Anayasa' nın, sıkça değiştirilerek, yamalı bohçaya dönüştürdü. Son yıllardaki yargıdaki gelişmeler ise yargı da işleri daha da zora sokarken, ülkemizde ve dünyada Türkiye'deki, yargı bağımsızlığı tartışma konusu oldu.
Nitekim Avrupa Parlamentosu'nun, Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye'de, yargının bağımsızlığının, artık söz konusu olmadığını söyledi. Ria Oomen-Ruijten, Türkiye'de, artık emirlerin adalet bakanı tarafından verilebildiğine dikkat çekti.
Ülkemizde, yargı tarafsızlığı da, yargı bağımsızlığı gibi, hukuk devletinin en temel koşullarından biridir. Yargı, tarafsızlığı, ancak demokratik idarelerde mümkündür. ülkemiz, demokrasi ile yönetilmesine rağmen, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışma konusudur. Bunun da en büyük nedeni Anayasa, sıkça değiştirilmesi rağmen, yargı bağımsızlığının, güçlendirmemesi ve yargı alanında reform yapılmamasıdır.
Elbette Sayın BABACAN' ın da söylediği gibi, her alanda güven çok önemlidir. Güven olunca, her şey kolaylaşıyor. Güven ortamını sağlanmazsa, teknik olarak ekonomide ne yaparsanız yapın, başarı elde etmek güçtür. Sadece devletin, para harcaması yetmiyor, güven yoksa hiçbir işe yaramıyor. Halk güvenmeyince, sanayici güvenmeyince, gelişme ve büyüme olmuyor. Bu kural, tüm toplumlar için geçerlidir.
Tüm dünyada, olduğu gibi ülkemizde de yüzde yüz hatasız bir yönetim olmaz. Mutlaka hatalar, eksiklikler ve yanlışlar olacaktır. Önemli olan hataları tespit edip, çözüm üreterek hayata geçirmektir. Ayrıca halk ve kurum/kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, milletimizin iradesine güvenmeli, saygı da göstermelidir. Ancak siyasi irade de milli iradeye layık, bir icraat sergilemelidir. Bu nedenle de herkes, her şeye rahatça ulaşabilmeli, yönetimler ve siyasi iktidar da şeffaflık ve hesap verebilir, bir uygulama içinde olmalıdır. Çünkü Devlet, yargı, bürokrasi ve siyaset, halk için vardır.