4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ESKİŞEHİR BUNU HAK ETMİYOR

Tepebaşı Belediye Başkanı Sayın Dt. ATAÇ, Belediye başkanlığı yaptığı dönemlerde, pek çok projeyi, kentin gündemine getirdi. Başarılı sonuçlar da aldı. Özellikle de Dünya Sağlık Örgütü' nün projelerinden olan, "SAĞLIKLI KENTLER" Projesi, şehircilik açısından, kente çok şey kazandırdı.
Tepebaşı Belediyesi' nin, her yıl gerçekleştirdiği, ULUSLARARASI ESKİŞEHİR PİŞMİŞ TOPRAK SEMPOZYUM, projesi de, Eskişehir açısından önemli bir projedir. Çünkü Eskişehir, tuğla- kiremit sektörüne öncülük etmiştir. O nedenle de Sempozyum, hem kentin, geçmişteki toprak sanayi serüvenini hatırlatırken, hem de bu sanayinin ve toprağa dayalı sanatın, gelişmesine de katkıda bulunuyor.
Sempozyumda, pişmiş toprak; sanatsal, sektörel ve bilimsel olarak ele alınacak.
Dikkat ettik. Tepebaşı Belediyesi tarafından, bu yıl, 7'incisi düzenlenen, 'Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu açılışına, çok sayıda davetli katıldı. Ancak Sempozyumun açılışında, vali, milletvekilleri, Üniversite rektörleri, bazı Kurum/kuruluş yöneticileri, ETO ve ESO gibi meslek örgütleri yoktu. Neden gelmediler veya ne gibi mazeretleri var bilinmez ama Eskişehir açısından, bu tablo hiçte hayra alamet değildir.
Aynı tabloyu, TEMA binasının, açılışında da yaşadık. 87 yaşındaki Hayrettin Karaca, İstanbul'dan gelip törene katılırken, vali, Tepebaşı Belediye başkanı dışındaki belediye başkanları, milletvekilleri, ETO ve ESO gibi sivil toplum örgütleri törende yoktu.
Yıllardır, TEMA ve Pişmiş Toprak Sempozyumunda, yaşanan olumsuz tablo, Eskişehir'i, her alanı etkiledi. Sahip olduğu imkânları da yok etti. Nitekim Cumhuriyetin ilk yıllarında ve ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemde, Fabrikalar Bölgesi olarak isimlendirilen, 70 hektarlık alanda, 1927 yılına kadar, Marsilya tipi kiremit, yurt dışından ithal edilmekteydi. Kurt Kiremit, Çift Kurt Kiremit, Aslan Kiremit, Fil Kiremit, Kartal Kiremit, Güneş Kiremit, Doğan Kiremit, Kılıçoğlu Tuğla ve Kiremit fabrikalarının üretime başlamaları ile Eskişehir "TOPRAK SANAYİ", sektöründe, ülkemizin, en önemli bölgesi olmuştu.
Bugün öyle mi?
Ayrıca tüm dünyada, siyaset, sorun çözme sanatı. Türkiye ve Eskişehir'de ise sorun yaratma sanatıdır. Oysa kişisel ve siyasi çekişmeler, Eskişehir'in, birlikte hareket etmesinin önünde engel teşkil etmemelidir. Elbette kişi/kişiler arasında, bazı hoş da olmayan, kısır çekişmeler ve olaylar olacaktır. Bunlar, bireysel sorunlardır. Bu sorunları, kurumlara, yansıtmamalı ve bir kentin kaderini etkilemesine de müsaade edilmemelidir.
Bu olumsuz tablonun, Eskişehir dışında yaşayan vatandaşlarda, farkındadır. Nitekim geçmiş yıllarda, Afyon Belediye Başkanı Sayın Abdullah Kaplan, " 1980'li yılların sonuna gelinciye kadar, Eskişehir bölgemizin en önemli kentiydi. Hem üniversite, hem de sanayi açısından müthiş bir gelişim içinde idi. Ancak 1987-1988' den sonra, bu niteliğini, hızla kaybetti ve bu özelliklerini, Konya ve Bursa'ya kaptırdı." tespitini paylaşmıştı.
Ayrıca Türkiye'de, her alanda söz sahibi olmuş iller, kentin sorunlarının çözümünde ve ilin menfaati olan gelişmelerde, sorunlarının çözümünde, merkezi idareye karşı birlikte hareket ediyorlar; Siyasilerle birlikte, kentlerinin bugününü ve geleceğini belirliyorlar, sorunlarının çözümünü, birlikte hallediyorlar.
İşte Kayseri ve Konya, Gaziantep...
Yıllardır birlikte düşünüp, birlikte karar vermeleri sonucu, her alanda çıtayı yükselttiler. Her üç ilin konumu, Eskişehir'den, daha iyi olmamasına rağmen, sanayi de büyük aşama kaydettiler. Şehircilik de ise ciddi gelişmeler sağladılar.
Eskişehir'de, görev alan milletvekilleri, Vali, Anakent, Odunpazarı, Tepebaşı Belediye başkanları, ESO ve ETO gibi, sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin il teşkilatları, Üniversite rektörleri, ildeki kurum/kuruluşlar, artık gerçekleri görmelidir. Siyasi ve kısır çekişmeler, geçmiş yıllarda, ülkemizin, 6. büyük kent olan Eskişehir'i, 27.sıraya düşürdü.
Oysa Eskişehir, bu tabloya, ne layık, ne de mahkûmdur.
Eskişehir sorunlarını çözmek, makro projeler üretmek için, birlikte hareket etmek ve takım ruhunu da kentte hakim kılmak zorundadır. Eskişehir'de, "TAKIM RUHU" nun oluşması için de, takımı oluşturan kurum/kuruluşlar ve kişi/kişiler, başkalarının üzerinden prim yapmayı, özellikle de siyasi ve kişisel çıkarları, düşünmemeli, profesyonelliğinin yanı sıra, vicdanının da sesini dinlemelidir. Böyle bir atmosferde, kurum /kuruluşların ve kişi/kişilerin, işbirliği yapması ve uyum içinde çalışmaları sonucu oluşacaktır.
Ayrıca Eskişehir'de, "TAKIMI" oluşturan üyeler, birbiri ile uğraşmamalı, Takım ruhu içinde, belirlenen hedefe doğru ilerlemeli, detaylara takılmadan, bütüne bakmalıdır. Takım ruhu anlayışına, bir şablon gibi oturan, "BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİNDİR,"sloganı ile hareket etmelidir.
Eskişehir' e, yakışan da bu değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi