CHP’de seçim hareketliliği başladı.

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Ayşe Ünlüce’nin ani istifasıyla birlikte “kulisler” de hareketlendi.

Ünlüce’nin ani istifası, “Yılmaz Büyükerşen aday olmayacak mı” olarak da yorumlandı.

Ben ısrarla Büyükerşen’in aday olacağını savunsam da aday olmaması durumunda oluşacak tablo da kulisler de söylentilere dönüştü.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e verdiği destekle ödüllendirilmesi beklenen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak çıkması bekleniyor.

Bana göre de bu sürpriz olmaz.

Ataç’ı Büyükşehir adayı olarak beklemiyorum.

Bekleyenlere de hayretle bakıyorum.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a, “ooo kongre boyunca Kılıçdaroğlu’nu destekledin, değişim çağrısı yapanları ihanetle suçladın, gücün yanında saf tuttun, eeee şimdi dengeler beklediğin gibi olmadı, bize yaklaştın, biz kazandık ama yine de seni ödüllendireceğiz ve Büyükşehir adayımız sensin” şeklinde bir tepki bekliyorsa inanın epey hayali olur.

Bu yaklaşım doğru mu elbette değil ancak tartışılır da…

Çünkü sansürlerle gazetecileri baskı altına alan bir yönetime bu tarz bir yaklaşımla gelinirse çok da hayrete düşemiyoruz.

Şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’de kongrede “Kılıçdaroğlu’nun yanındaydı” diyenlere yanıtım da “Büyükerşen’le Ataç’ı aynı teraziye koymak mümkün değil” diyorum.

Hani şu dilden dile dolaşan “parti üstü” kavramı varsa o da Büyükerşen’in ta kendisidir.

Partinin de üstündedir.

Eskişehir’i de Eskişehir yapan mimardır, sanatkârdır, ustadır.

Bu sebeple bir sanatkârı kimse karşısına alamaz, almamalıdır da.

Ancak Ahmet Ataç için durum hiç de öyle değil.

Ki benim düşüncem CHP’de üç belediye başkanıyla aynı şekilde yola çıkılacağı, CHP açısından da doğru olan budur.

Hocaya güvenen bir Eskişehir olduğunu biliyorum.