
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESKİŞEHİR VE TEKNOLOJİ ÜRETİMİ
ESOGÜ Rektörü Sayın Prof. Dr. Hasan Gönen, 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi mesajında, dünyada, "BİLİM" ve "TEKNOLOJİ" nin akıl almaz bir hızla ilerlediğini ve dünün bilgilerinin, bugün geçerliliğini koruyamadığı, sürekli bir değişim sürecinde olduğumuz bir çağın yaşandığına vurgu yaptı. Özellikle de "...Öncelikle kendimizden başlayarak, "KENTİMİZ", "ÜLKEMİZ" VE DÜNYAMIZ" için, bize düşen sorumlulukların bilincinde olarak, görevlerimizi yerine getirmek, çalışmak ve üretmek durumundayız" sözlerine katılmamak mümkün mü?
Rektör, Sayın Prof Dr. GÖNEN' in, açıklamaları umut vericidir. Çünkü Üniversitelerin, görevi bilimin çekirdeğini oluşturmak, öğrencileri ezberci değil, araştırmacı bir yapıda yetiştirmektir. Özellikle de bilimsel ve düşünce özgürlüğünü sağlamak, ülkeyi yönetenlere örnek teşkil edecek veya örnek olacak çalışma ve araştırmaları yapmaktır.
Ayrıca üniversiteler, ülke sorunlarına çözüm bulan kurumlardır. O nedenle de mevcut bilgi ve deneyimlerin, ülkenin bilimsel, kültürel teknolojik ve sanatsal alt yapısının güçlendirilmesine katkı sağlarlar. Kaynak yaratırlar. Ar-Ge çalışmalarına, önem verirler. Yeni teknolojiler, üretir ve geliştirirler.
Elbette Eskişehir'de, üniversitelerin, "BİLGİ" ve "TEKNOLOJİ" üretmesi yeterli değildir. Eskişehir'de, teknoloji üretecek imkan ve olanakları artırmak ve kenti de teknoloji ithal eden değil, üretip ihraç eden, bir bölge yapmak istiyorsak, kentteki ESOGÜ ve Anadolu Üniversitelerine, ESO ve ETO' ya ve diğer kurum/kuruluşlara, özellikle de ilde oluşturulacak, " SEKTÖREL" ve "ÇATI " şirketleri yanında, KÜMELER" de ihtiyaç vardır. Çünkü kentteki KOBİ' lerin, bünyesinde, teknolojik yetersizliği, şirket içi eğitim noksanlığı, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi, alanlarda ciddi sorunlar var.
Aslında Eskişehir' de, "AR-GE", "BİLİM" ve "TEKNOLOJİ" çalışmaları ile ilgili gelişmeler, her dönem gündemde oldu. Ancak bir türlü arzu edilen sonuç alınamadı. Nitekim ESO tarafından gerçekleştirilmek istenen, "BİLİM PARKI", 12 Nisan 1997 tarihinde, zamanın Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel, tarafından atılmış, 1999 yılına kadar da bitirilmesi hedeflenmişti. Bilim Parkı'nda, "simge anıt", "TSE" "KOSGEB", "Girişimci geliştirme Merkezi" " İleri teknoloji ve AR-GE Bölgesi" , " Yüksek Okul ve Teknik Okullar Bölgesi", "Otel", "Golf Alanı","Yeşil Alanlar" ve "Serbest Bölge" yer alacaktı.
Ayrıca Bilim Parkın' da, Anadolu Üniversitesi bir "Meslek Yüksek Okulu",Koç Vakfı bir" " Endüstri Meslek Lisesi" ve Türk Telekom' da bir "Meslek Lisesi" gerçekleştirecekti. Bilim Parkı, sadece Eskişehir'deki girişiciler için, değil, İleri teknoloji kullanan, her sektör ve ülkeden firmalara da kullanıma hazır işyeri sunacaktı."Bilim Parkı", hedeflendiği ve arzu edilen şekilde gerçekleştirilemedi. .
Bilim Parkı, bitirilmiş olsa idi; Eskişehir teknolojik ve AR-GE çalışmaları açısından, ciddi bir mesafe alacaktı. Bilim Parkı, ülkemizin ve Eskişehir'in, teknolojik gelişmesine katkıda bulunurken, ulusal AR-GE faaliyetlerinde ve Türkiye'nin, uluslararası teknolojiye katkılarını artırmada da katalizör görevi de üstlenecekti.
Eskişehir, teknoloji üretecek imkan ve olanakları artırmak ve kenti de teknoloji ithal eden değil, üretip ihraç eden, bir bölge yapmak isteniyorsa, mutlaka " sektörel" ve " çatı" şirketlerini oluşturmak zorundadır. Çünkü kentteki KOBİ' lerin, bünyesinde teknolojik yetersizlik, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi, ciddi sorunlar var. Bu sorunların, çözümü içinde, kentte, üniversite- sanayi işbirliği zorunludur.
Eskişehir'in, teknoloji kenti olabilmesi için, ciddi bir planlama, kararlı ve uzun vadede sabırlı bir uygulama gerekmektedir. Böyle bir programda, ilgili taraflar, kentteki, milli eğitim kurum/kuruluşları, Osmangazi ve Anadolu Üniversitesi, ülke genelinde araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu olan, TÜBİTAK, yanın da kentteki tüm KOBİ' ler ve diğer kesimlerdir.
Elbette Eskişehir'in, teknoloji üreten kent olabilmesi için, evrensel düzeyde, bilim üretebilme potansiyeline sahip, doktoralı elemanlara ihtiyaç vardır. ETO ve ESO ve işletmeler veya oluşturulacak , "KÜMELER" "ÇATI" veya "SEKTÖREL" şirketler, bu elemanları, hem ülkemizdeki üniversitelerde, hem de yurt dışında yetiştirebilirler.
21.yüzyılda, bilimin doğrudan, bir üretici güç haline dönüştüğü, sanayinin teknoloji içeriğinin arttığı bir gerçektir. Ayrıca dünyada, bilim teknolojide, baş döndürücü dönemini yaşamaktadır. Eskişehir'in, bu gelişmelere ayak uydurması ve global pazarlarda rekabet edebilmesi, bünyesindeki kullandığı ve ürettiği teknoloji ile de orantılı olacaktır. Bu olanağa sahip olmak için de, Eskişehir'de, AR-GE çalışmaları ivme kazanmalıdır. Ayrıca bilgi ve teknoloji üretmek içinde, kentte işgücü ve altyapı mevcuttur. Yeter ki kentteki her kesim, bu alanlarda, elini taşın altına koysun ve işbirliği sağlansın.