Geçtiğimiz günlerde, Yılmaz Büyükerşen'in bir sözünden yola çıkarak bir yazı kaleme almıştık.
Büyükerşen, ETO'da katıldığı bir toplantıda kentin turizm gelişmesini değerlendirmiş;
Eksiklikler kısmında ise "Turiste verecek Eskişehir'e özgü bir biblomuz bile yok. Olan da Çin'den geliyor" şikâyetini değerlendirmiştik.
O yazıda bu yakınmanın hayli haklılığından söz edip;
"Artık bu iş bir şeyler yapma vakti geldi" demiştik.

Bu yazımızın ardından elektronik posta ile bizlere ulaşan pek çok okurumuz oldu.
O postalardan şunu anladık ki;
Eskişehirliler bu eksikliğin hayli farkında ve üzülüyorlar!
Bu yüzden bir şeyler yapmak istiyorlar.
Hatta ve hatta;
Seramikten, alçı işlerine kadar, el emeği gerektiren sektörlerde çalışan Eskişehirliler "Bizimde katkımız olsun" diyorlar...
Anlayacağınız;
Eskişehirliler yaşanan bu sorundan son derece rahatsız.
Kentin turizm kabuğunu yırtan yapısı içerisinde, 'çorbada tuzumuz olsun' niyetindeler.
Bunun içinde karınca kararınca bir şeyler yapma amacındalar...
Bu yüzden, kentin yetkililerine galiba büyük görev düşüyor.
Şehirde bu eksiğin giderilmesi yönündeki potansiyelin açığa çıkması için bir dizi proje geliştirilebilir...
Turiste yönelik ve kente özgü eserlerin üretileceği atölyeler ya da kendi gayretleri ile bir şeyler ortaya çıkaranlar için bir merkez belirlenebilir...
Hatta ve hatta bu iş pek çok Eskişehirli için geçim kaynağına bile dönüştürülebilir.
Bunun örneklerini turistik pek çok yerde görüyoruz.
Bu yüzden bizim önerimiz belediyeler başta olmak üzere ilgili kurumların bu amaçta bir çalışma yapması yönünde...
Belki de gelecekte büyük bir iş ağının başlangıcı olacak bu adım.
Ayrıca şehrin turizm sektöründeki en önemli açıklarından birisi de kapınmış olacak.
Neden olmasın ki?