Eskişehirspor Süper Lig'e kontrollü futbol ile başladı.
Çalımbay'ın futbol modeli önce kontrolden, sonra hücumdan yana oldu. Çoğu maça tek forvetle çıkıyordu Eskişehirspor.
Sonra Bülent Uygun takımı biraz olsun ileri çıkardı.
Neticelerini de bizce aldı.
Son 7 hafta hariç, her şey iyiydi!

Yeni hoca Skibbe cesur futboldan bahsetmiş.
Hücumdan yana olduğunu söylemiş.
Eskişehirspor için hayli yabancı bir terimden söz etmiş.
'Cesur oynayan ve hücumcu bir Eskişehirspor'

Bize sorarsanız Es-Es'e uyar.
Hücumu yapabilecek yetenekte ve sayıda futbolcu var.
Ama iş, Türk futboluna uyar mı, o meçhul!
Malum, 'defansı sağlama alıp, bir gol atabilir miyim' düşüncesinde hocalar var bizim ülkemizde.
Böyle olurca da, ne izlediğinizden zevk alıyorsunuz;
Ne de Türk futbolu bir adım öte gidiyor.
Galiba biz Türkler futbolda bile 'Bana zarar gelmesin, risk almayayım işimde kalayım" düşüncesindeyiz.
Ne kadar üzücü!

Türk futboluna asıl sıçramayı yaptıranın Sepp Piontek olduğunu hepimiz kabul ederiz.
Dervall'lerin, Gordon Milne'lerin ve Toshack'ların Türk futboluna kattıkları da ortada!
Yani bir tarafta Türk futbolunu hücuma kaldırmak isteyen yabancılar, diğer tarafta futbolumuzun el frenini çekmeye çalışan Türk hocalar.

Skibbe'nin açıklamalarının bize anımsattıkları bunlardır.
Ve bizi memnun eden de, Skibbe'nin Eskişehirspor üzerine olan hedefleridir.
'Hücum oynayan bir Eskişehirspor' diyor, daha ne olsun...
Tarihindeki ve misyonuna yakışan gibi saldıran ve sonuç arayan bir takımdan söz ediyor.
Gerçekten güzel değil mi?