Gürcan Banger
Fikri mülkiyet
Kapitalizmin asla değişmeyen özelliklerinden biri, her şeyi alınır-satılır hale (meta haline) getirmesidir. Bundan kendini kurtarabilen bir değer yok gibidir. Kapitalist ekonomi için piyasaya konu olabilecek ve katma değer elde edilebilecek her unsur; ilgi görmeye ve desteklenmeye değerdir. Bundan kendini ne hava ve su kurtarabilir ne de sevgi… Örneğin doğa ve çevre adına yapılan bazı küresel protokoller, artık havanın alınır-satılır hale geldiğinin belgelendirilmiş kanıtıdır.
Bilgi Çağı olarak isimlendirdiğimiz bu dönemin en belirgin özellikleri arasında bilginin mülk edinilen ticari meta haline dönülmesidir. Çağın bu niteliğinin adı fikri mülkiyettir. Artık bilgi de diğer ticari ve sınai mallar gibi mülk edinilebilen ve pazara sunulabilen metadır. Fikri mülkiyet, insan düşüncesinin sonucu olarak ortaya çıkan zihinsel çalışma ile bunun türevleri üzerinde her türlü kullanım hakkının mülkiyeti olarak tanımlanmaktadır.
Dolayısıyla Bilgi Çağı, mevcut İnternet kullanımının bizi yanılttığı gibi bilginin bedava olacağı ve serbestçe dolaşacağı bir zaman dilimi değildir. Önce bir özgürlük havası içinde takdim edilen bilgi, giderek daha fazla değişim değeri olan bir mal haline gelecektir. Bilginin özgürleştirilmesi tezi, konuya insan hakları ve özgürlükler açısından bakıldığında, hiç kuşkusuz doğrudur ama özel mülkiyet devam ettiği sürece sağlanması mümkün değil gibi görünmektedir.
Fikri mülkiyet kapsam olarak marka, patent, faydalı model, endüstriyel tasarım, coğrafi işaret, entegre devre topoğrafyaları ve yeni bitki çeşitlerine ilişkin ıslahçı hakları gibi unsurları içermektedir. Bu kapsamda yer alan ve tescil altına alınmış olan bilgi topluluklarının izinsiz ve gerekli bedel ödenemeden kullanımı yasaklanmıştır. Fikri mülkiyet konusunda hem ulusal hem de küresel düzeyde yaygınlık, kabul görürlük ve ortak payda tam anlamıyla sağlanmamış olmakla birlikte bu konudaki çalışmalar hızla sürmektedir.
Fikri mülkiyet ile ilgili en sorunlu nokta, kapitalist üretiminde kendi doğasından kaynaklanmaktadır. Örneğin bir laboratuar çalışmasında veya bir tasarım atölyesinde fikri mülkiyete konu olan çalışma ve türevleri, ücretli çalışanlar tarafından üretilmesine rağmen sonuçta oluşan bilgi, işletme sahibi tarafından mülk edinilmektedir. Bu nokta, siyasal çevrelerde konunun en çok tartışma ilgisi çeken yanıdır.
Konunun siyasal söylem düzeyindeki anlamı yanında bir de, ülkemiz ve ekonomimiz açısından önemi var. Örneğin sıklıkla tehdit havası içinde “Korsana hayır!” şeklinde kampanyalar görüyoruz. Bu kampanyaları sürdürenlerin veya destekleyenlerin önemli bir bölümü, yabancı şirketler ve onların yerli ortakları. Özellikle yazılım alanında bu türden çok büyük bir vaveyla var.
Yasalara saygılı kişiler olarak, hiç kuşkusuz, hırsızlığı teşvik edecek veya onaylayacak halimiz yok. Ama özellikle yazılımda fikri mülkiyete dayandırılarak yapılan tehditleri fırsata dönüştürmeyi destekleyebilir ve özendirebiliriz. Kendi ülkemizde geliştirilen yazılıma vereceğimiz destekler, gereksiz yere pek çok kaynağın yabancı ülke ve şirketlere akmasına engel olacaktır.
Diğer yandan özgür yazılım konusundaki çalışmalara destek vermenin de, bu ülkede yaşamanın gereklerinden ve vatandaşlık sorumluluklarından biri olduğuna inanıyorum. Bu konuda meslek odalarından sivil toplum kuruluşlarına, devletten tek tek vatandaşlara kadar hepimize düşen görevler var.
Mesela, hedeflerimiz olsa…
01 Kasım 2025 Cumartesi 00:05Bir tutam daha kişisel gelişim
31 Ekim 2025 Cuma 00:05Kişisel gelişim üzerine
30 Ekim 2025 Perşembe 00:05Değerleriyle Cumhuriyet
29 Ekim 2025 Çarşamba 00:05Değişimin müzik boyutu
28 Ekim 2025 Salı 00:05Ödüllü siyaset
27 Ekim 2025 Pazartesi 00:05Aşkın özü
25 Ekim 2025 Cumartesi 00:06Kavşaklar zinciri olarak yaşam
24 Ekim 2025 Cuma 00:05Yeni güne başlarken
23 Ekim 2025 Perşembe 00:05Yaşamdan ne umduğumuz…
22 Ekim 2025 Çarşamba 00:05