Eskişehir'e gelen bir gazetenin yazarı iki dakikada Eskişehir'i "Fuhuş Kenti" ilan etti ya...
Hani ondan sonra ortalık ayaklanıp, haddini aşan densiz gazeteci ve o gazetecinin çalıştığı gazeteye tepki gösterdi ya...
İşte tam bunlar olurken yakın bulduğumuz ve saygı da duyduğumuz bir ağabeyimiz aradı konuyla ilgili...
-"Bedava dağıtılan bir gazetenin yazarının sap yedikten sonra sarf ettiği sözleri ne kadar da ciddiye aldınız ha" diye çıkıştı.
Kendisine...
-"Nasıl ciddiye almayalım? Adam,800 bin kişinin yaşadığı bu şehri nasıl Fuhuş kenti ilan edebilir? Böyle densizlik karşısında çıldırmayalım da ne yapalım?" dediysek de dinletemedik.
Üstüne basa basa, o densiz gazetecinin çalıştığı gazetenin bedava dağıtıldığını tekrarladı önce.
Ardından da...
-"Bak sana bir fıkra anlatayım" dedi.
Kabadayının biri Otobüse binmiş. En önde de beyaz takım elbiseli bir adam oturuyormuş.
Kabadayı, daha otobüse biner binmez başlamış küfre.
-"Hepinizin sülalesini, soyunu, sopunu" diye.
Ama her küfürden sonra da "Beyaz takım elbiseli hariç" diyormuş.
Böyle böyle yol boyunca küfür eksik olmamış ağzından kabadayının.
Her küfrün sonunda da "Beyaz takım elbiseli hariç" demeyi ihmal etmemiş.
Sonunda yolculardan biri tüm cesaretini toplanıp;
-"Tamam hepimize sövüyorsun ama, niçin en önde oturan Beyaz takım elbiseliyi ayrı tutuyorsun?" deyince bizim kabadayı;
-" Ha o mu? O hiçbir b... yaramaz. O'nunla en sonunda popomu sileceğim" diye cevap vermiş.
Bu fıkrayı anlatan ağabeyimiz "Bu yaşadığımız olay da böyle bir şey aslında. Çok da abartmaya değmez. Kaldı ki, bu densiz gelip bu ifadelerde bulununcaya kadar Eskişehir'in böyle bir gündemi de yoktu. O yüzden fazla üzerinde durmaya değmez" dedi.
Düşündük, vallahi haklı söylediklerinde...
Biz, olmayan bir durumun, gerçekten olmadığını ispatlamaya çalışıyoruz...
Densiz ise, olmayan bir durumu var gibi göstererek, kendi zihniyetinden insanların olduğu çevresinde fiyaka yapıyor
..........
Hac'da olan Sarar, Ilgaz ve Banaz'dan haber var...
Kutsal hac ibadeti kutsal topraklarda devam ediyor.
Eskişehir'den de bu kutsal yolculuğa katılan birçok hemşerimiz var.
Bunlar arasında en tanınmışları ise, Eskişehir'in en ünlü işadamları...
Cemalettin Sarar, Şenol Ilgaz ve Necat Banaz.
Her üç isim de, Eskişehirlilerin yakından tanıdığı isimler.
Birlikte gittiler kutsal ibadetlerini yapmaya.
Öğrendiğimize göre bir hayli mutlularmış kutsal topraklarda.
Birbirlerinden de hiç ayrılmıyorlarmış.
Eskişehir'in en tanınmış işadamları olan Sarar, Ilgaz ve Banaz, Hac'da ibadetin ardından da bir araya gelip, uzun uzadıya çay ve kahve sohbetleri gerçekleştiriyormuş.
Kısacası...
Bir yandan kutsal ibadetin verdiği, diğer yandan da bir arada olmanın mutluluğu, Cemalettin Sarar, Şenol Ilgaz ve Necat Banaz'ı fazlasıyla memnun etmiş...
........
Sevdiğine bak geç, kızdığına ise bas geç...
Tepebaşı Belediyesi, Espark Alışveriş merkezi önünden geçen yaya yolu üzerine "Altın Ayaklar" adı altında bir proje yaptı.
Türkiye'de ilk, dünyada ise üçüncü proje olduğu açıklandı bu projenin.
Türk Futboluna hizmet etmiş önemli isimlerin Ayak izleri yerleştirildi bu yaya yolu üzerine.
Daha açılışı yapılmadan tartışma yarattı bu proje.
Projeyi yapanlar ve bu projeyi savunanlar;
-"Spor kardeşliktir. Bu proje bir Vefa projesidir. Ortada bir tarih var. Bu tarihe sahip çıkılması gerekiyor. Böyle bir proje ancak, hoşgörü şehri olan Eskişehir'de gerçekleşebilirdi."dediler.
Projeye karşı çıkanlar ise, Eskişehirspor'a emek vermiş futbol adamları dururken, diğer illerin takımlarına hizmet vermiş futbolcuların ayak izlerine tepki gösterdiler.
Dahası...
-"Eskişehirspor'u şampiyonluktan eden, küme düşmesine neden olan takımların futbol adamlarının Eskişehir'de işi ne? İlla yapılacaksa, tamamı Eskişehirsporlu futbolcu ve futbol adamlarından olsaydı" dediler...
İşte bu tartışmalar arasında açılışı yapılmış Altın Ayaklar projesinin.
Protesto da varmış projeye övgü de...
Belki protestocuların da, projeyi övenlerin de hakları var.
Belki...
Protesto da övgü de abartılı.
Ama ortada bir şöyle bir durum da var...
Konulmuş mu 50'ye yakın futbol adamının ayak izleri o yaya yoluna...
Artık geri dönüş de yok mu?
O zaman...
Sevdiğin futbolcu ve futbol adamının ayak izine bakıp geç...
Sevmediğine ise, basıp geç...
Galiba en uygun yaklaşım bu olsa gerek...
..............
Biraz da
gülmek lazım
Temel Londra'ya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta her şey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş:
- "Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz" Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha:
- "Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2... motorla inişi yapacağız" Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir:
-"Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz" Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde:
- "Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz"