
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
HALKA RAĞMEN...
Akil İnsanlar! heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, Taksim Gezi Parkı'ndaki olayların çözüm süreciyle ilgili olduğunu savunarak, "Böyle bir sürecin sonunda, bugünkü iktidarın elinin daha çok güçleneceğini düşünen bazı odaklar, bir organizasyon ve bununla ilgili bir prokavosyon hazırlamışlar gibi geliyor" dedi
Çözüm sürecinin, gündemde olduğu şu günlerde, Gezi Parkı'nda, yıkımı, dozerlerin önüne geçen, BDP' li İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder önlemişti. Bu durum karşısında, bir kesimde, Gezi Parkı ile açılım süreci unutturmak veya gündem yaratmak derse, Akil adam! Can Peker, bu doğru değildir diyebilir mi?
Ayrıca BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, "Taksim'de gelinen durum aslında, hükümetin yıllardır biriktirdiği olumsuz politikalara, baskıcı politikalara karşı, halkın dışa vurmuş hareketidir. "sözleri hiçte hayra alamet değildir. O nedenle de olaylar ve tepkiler iyi değerlendirilmelidir.
Birilerinin amacı, ne olursa olsun, Taksim Gezi Pakı' ndaki ağaçlara sahip çıkan, başka da amaçları olmayan, sorunlar karşısında tamamen demokratik haklarını kullanan insanlarımızı, tazyikli su ve gaz hortumlarıyla kovalayan polisin, biber gazını acımasızca sıkılmasının, mazereti olmadığı gibi, kabul edilir bir tarafı da yoktur.
Gezi Parkı' nı, yok ederek, Taksim'de, alışveriş merkezi (AVM) yapmak isteyenler, halkın buna direnişini karşısında, şiddet kullanılması ve Başbakan'ın, "O AVM yapılacak" sözleri karşısında, ne düşünürler bilinmez ama Demokratik yönetimlerde, icraatlara "BEN" değil "BİZ" stratejisi hakimdir.
Taksim Gezi Parkı direnişi, ülke içi ve dışındaki dayanışma eylemlerinin demokratik niteliği' ortadadır. Halkın bu dayanışması, Türkiye'nin, demokratikleşmesi mücadelesinde, önemli bir gelişmedir. Ancak Gazi parkı bahane edilerek, aşırı uçların ülke genelinde, provokatif eylemlerde bulunması, bu güzel dayanışmaya, gölge düşürdü.
Taksim Gezi Parkına, ağaçları yok ederek, Taksim'de alışveriş merkezi (AVM) yapmak, kimlere rant sağlayacak ortadadır. Makamı ne olursa olsun, halktan üstün kimse yoktur. Ayrıca siyasetçiler, halk adına görev yaparlar, HALKA RAĞMEN de bir şey yapamadıkları gibi, başarılı da olamazlar.
Gezi Parkı ile ilgili, ülke çapında meydana gelen gösterilerden, siyasetçiler ders çıkartmalıdır. Özellikle de siyasette, HALKA RAĞMEN BEN YAPARIM" stratejisi, her zaman başarısızlığa mahkûmdur. Çünkü siyasetçiler, halk adına icraat yaparlar. Halkın isteklerini yerine getirmeyen, siyasetçiler, halkın emanetine zarar verirler..
Sayın ERDOĞAN' ın, "Kimse kusura bakmasın, biz karar verdik Topçu Kışlası'nı yapacağız"inatlaşması, iktidar olma ve her şeye kadir olduğu imajını sarstı. Yetkileri artırılmış cumhurbaşkanlığı hedefi de yara aldı.
Ayrıca siyasetçiler, ülke çapındaki tepkiyi de iyi okumaları gerekir. Tepkiler gezi parkından ziyade, iktidarın icraları, yanında, kişisel haklara müdahalesi ve Sayın Erdoğan'ın,"İki tane ayyaşın yaptığı yasa, muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasa sizin için neden reddedilmesi gerekiyor." gibi sözleredir.
Nitekim New York Times, " Bu yaşananların ve protestoların neredeyse tümü, halkın görüşlerine önem vermeyen Başbakan'ı, hedef alıyor" görüşündedir.
Washington Post' da ise "Uzlaşmaz ve eleştirilere tolerans göstermeyen, tavrı tepkiye neden oluyor. Özellikle sosyal medyada, Erdoğan'a karşı hareket, giderek yoğunluk kazanıyor." ifadeleri yer almıştır.
Her dönemde olduğu gibi, bugünde, iktidara ve muhalefete yaranmak isteyen bazı çevrelerde var. Türk insanı, özellikle de devlete görevli insanlar, gerçekleri görmeli, çok gelişmeleri iyi de değerlendirmelidir. Çünkü dalkavukçuluk, bir yozlaşma sürecidir. Bir kısır döngüdür de. Siyaseti, devleti ve politikacıyı da yozlaştıran ve zarar verenler de bunlardır.
Halk adına görev yapan politikacılar, her icraatını sorgulamalıdır. Çünkü gerçek siyasetçi, ahlaki ve toplumsal değer yargılarına özen gösterirler. İnançlara saygılı davranırlar. Teknolojik ve toplumsal değişime ayak uydurur ve direnç göstermezler. Rastgele iş yapmaz ve yaptırmazlar. Yetkilerini doğru zamanda ve yerinde kullanırlar. Sorumluluk alır ve sorumluluk paylaştırmayı bilirler. Dil, din, ırk, renk farklılıkları olan insanlarla da diyalog kurarak, sevgi köprüleri oluştururlar.
Demokratik toplumlarda, halkın isteklerine yer vermeyen veya yapılan icraatlarda, halkın isteklerini göz ardı eden siyasilere karşı, elbette halk tepkilerini demokratik yoldan göstereceklerdir. O nedenle de arzu edilmeyen gelişmelerden, HALK değil, politikacılar sorumludur. Çünkü Türkiye'de, politikacı ister iktidar, ister muhalefet olsun, sorunlarının çözümünde, ciddi engel olduğu gibi, sorun yaratan taraftır da.