
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Hassas süreç başladı. Bir yanlış birçok doğruyu götürür haberiniz olsun...
Mahalli seçimlerin startı resmi olmasa da verildi.
Eskişehir'de mücadele edecek olan İktidar Partisi ve Ana Muhalefet partisi, yaptıkları Danışma kurulu toplantıları ile, seçim startını aldılar.
Süreç her ne kadar uzun olsa da, bundan sonra yapılacak olan çalışmaların dozu yavaş yavaş artacak.
Yılın ortalarına doğru ise, her iki parti için hassas bir süreç başlayacak.
Söylemlerin daha dikkatli incelendiği, yapılan hareketlerin daha özenli değerlendirildiği bir sürece girilecek.
Bu hassas süreçte hem söylenilenler hem de yapılanlar önemli.
Öyle ki, bazı söylem ve hareketler seçim kazandırdığı gibi, seçimin kaybedilmesine de yol açabiliyor.
Eskişehir'de buna yakinen tanık olduk.
Hatırlarsınız...
2004 seçimleri öncesiydi...
Büyükerşen'in seçimde en büyük kozu, yürümeye başlayan Tramvay projesiydi.
İktidar Partisinin o günkü aktörleri çıkıp;
-"Biz bu projeyi daha da yaygınlaştıracağız" deme yerine;
-"Biz göreve geldiğimizde bu proje olmayacak" demeyi tercih etti.
Hatta...
-"Biz gelirsek, Tramvay raylarının üzerini asfaltla kaplayacağız" söylemleri bile kamuoyunda dolaşmaya başladı.
Bu büyük bir hataydı ve sonucu seçim yenilgisine neden oldu.
Gelelim 2009 seçimlerine...
Seçimlerin yapılmasına bir hafta kala büyük bir yürüyüş organize etti iktidar partisi.
Elde siyah çelenk ile Büyükşehir belediyesi önüne kadar gelindi.
Bağırma çağırma arasında bırakıldı siyah çelenk belediye önüne.
İnsanlar ürktü, duyanlar tedirgin oldu.
Bu da seçim öncesi yapılmaması gereken bir hataydı.
Ve sonucu, seçim yenilgisine neden oldu.
Sırf bu yürüyüş nedeniyle AKP nin seçime bir hafta kala 10 puan birden kaybettiğini söyledi herkes.
Sonuç olarak...
Önümüzde ki günler, hassas bir sürecin başladığı günler olacak.
Dahası...
Hatayı affetmeyen günler.
-------------------------------------------------
CHP de disiplin varsa...
CHP Parti Meclisi üyesi Gaye Usluer, birilerinin söylediği gibi;
-"Kendini beğenmiş tavırlar içinde" olabilir.
-"Üzerinden yıllar geçse de, Rektör atanamayışının mağduriyetini sık sık hatırlatıyor" da olabilir.
Hatta...
-"Mütevazi olması gerekirken, PM üyeliğini herkesin özüne sokuyor" ve...
-"Önde olma, önde görünme mücadelesi veriyor" da olabilir.
Hatta...
Yine birilerinin söylediği gibi;
-"Dağdan gelip bağdakini kovuyor" görüntüsü içinde de olabilir...
Neticede...
Tüm bu nedenlerden ötürü Gaye Usluer partide hiç sevilmiyor da olabilir...
Ama...
Bu anlattıklarımız Gaye Usluer'in Parti Meclisi üyesi olduğu gerçeğini değiştirmez.
Usluer'in görev yaptığı 60 kişilik Parti Meclisi'nin...
-CHP nin Kurultay'dan sonra en önemli organı olduğu...
-Bu önemli organın, parti politikası ve stratejisini belirlediği...
-Aday belirleme yönteminin ne olacağına karar verdiği...
-Kontenjan adaylar ile Merkez yoklaması yöntemiyle tespit edilecek adayları belirlediği...
Ve sonuç olarak...
Partinin çoğu Milletvekilinin Parti Meclisine girmek için can atıp, giremediği gerçeğini hiç mi hiç değiştirmez.
Dahası...
Parti meclis'e Bilim kurulundan girmiş olması, üyelik değerini de düşürmez...
CHP eğer parti ise, bu partide bir disiplin olacak ise, o görevde kim olursa olsun Parti Meclisi üyesi olmak önemli bir görevdir ve yine görev icabı saygıyı hak etmelidir...
Her şeye rağmen ve halen olduğu gibi bu anlattıklarımız CHP de olmaz...
Neden mi?
Çünkü...
Sağ partilerde, partililerin ömrü, Genel başkan ve yöneticilerini savunmakla geçer...
CHP de ise eleştirmekle geçer de, işte onun için...
--------------------------------------------------
En ilerisinden Demokrasi...
Liberal Demokrat Parti il Başkanı Önder Artan'ın yaptığı bir açıklamayı yorumlamıştık bu köşede.
Ne demişti Önder Artan;
-"Tepebaşı bölgesinde ki gelişmeyi imrenerek izliyorum. Küçük Sanayi Sitesi ise Odunpazarı bölgesinin gelişimini engelliyor" demişti.
İşte bu kıyaslama nedeniyle linç edileceğini söylemiştik Önder Artan'ın.
İşin siyasete çekileceğini, birilerinin kafayı Önder Artan'a takacağını ifade etmiştik.
Sonrasında...
Önder Artan'ın CHP yi ziyareti, o birileri için bardağı taşıran son damla olmuş.
Vakit kaybetmeden herekte geçivermişler.
-"Bu adam çok oluyor vallahi" diyerek, önce nerede çalıştığını tespit etmişler.
Esgaz'da çalıştığını öğrenince de, gerekli müdahalede bulunmuşlar.
Önder Artan bir sabah işe gittiğinde, eline;
-"Sizinle çalışamayacağız" yazısı tutturulmuş.
Nedenini öğrenmek istediyse de, cevap alamamış.
Kısaca, kovulmuş işten Önder Artan...
Şimdi...
Eğer ki, Önder Artan, Liberal Demokrat Parti il Başkanı olarak söylediklerinden ötürü, işyeri tarafından kovuluyorsa, bu durum o kurum açısından hiç de iç açıcı bir durum değil.
Demek ki o kurumun üzerinde birilerinin açıkça baskısı var.
Eğer, Önder Artan, Liberal Demokrat Parti il başkanı olarak söylediklerinden ötürü, birilerinin kuruma baskı yapması sonucu işinden kovuluyorsa, bu durum resmen faciadır.
Zira...
Kısacası Önder Artan'ın yaşadıkları, Ülkenin gelmiş olduğu noktayı açıkça ortaya koymaktadır.
Bu nokta ki, eleştiriye tahammülü olmayanların ekmekle oynama densizliğini bile rahatlıkla gösterebildiklerinin resmen ispat edildiği somut bir noktadır.
O yüzden, kimse çıkıp da "İleri demokrasi"den falan söz etmesin...
Demokrasinizin en ilerisi buysa, vallahi yanmış herkes...