Tarafımıza sık sık sorulan bir soru var.
-"Nasıl buluyorsun listeleri?" diyorlar.
Cevap vermeseniz olmaz.
Mutlaka bir cevap vereceksiniz.
Listeleri ancak kendi açımızdan değerlendirebileceğimizi söylüyoruz önce.
-"O ne demek ki?" diye ikinci bir soru geldiğinde devam ediyoruz konuşmaya.
Bir kere, milletvekili aday listelerini herkesin kendi açısından değerlendirme hakkı olduğunu söylüyoruz.
Ardından da...
-"İşte biz de kendi açımızdan ancak bir değerlendirmede bulunabiliriz" diyoruz.
Bu kez soruyu soran, sormuş olduğu soruyu düzeltme gereği duyuyor ve;
-"Sizin açınızdan listeler nasıl?" diye düzelterek sorusunu yeniliyor.
Biz de başlıyoruz kendi açımızdan değerlendirmeye...
-"Öncelikle biz gazeteciyiz. Dolayısıyla sık sık Milletvekillerinden görüş almamız, onlara da görüş bildirmemiz gerekebilir. Milletvekillerinin görüşünü halka, halkın görüşünü de milletvekillerine aktarabilmemiz için kendilerine ulaşabilmemiz lazım.
Kim ne derse desin, AKP den Salih Koca ve Ülker Can'a istediğimiz zaman ulaşırız biz.
Nitekim bugüne kadar ulaştık da.
CHP den Kazım Kurt ile Gaye Usluer'e de ulaşabiliriz rahatlıkla.
Zira her ikisine de bu güne kadar defalarca ulaştığımız oldu.
Ama...
Nabi Avcı, Sühelyl Batum ve Ruhsar Demirel'e ulaşamayız.
Çünkü kendilerini tanımıyoruz.
Şimdi diyeceksiniz ki "Ne olur tanışırsınız canım"
İşte o öyle değil.
Dolayısıyla...
Biz onlara ulaşamadığımız için, onların halka, halkın onlara söyleyeceklerini iletemeyeceğiz.
Dahası...
Bizim ulaşmamızı koyun bir tarafa...
Bu kentte yaşayanlar da bizim gibi ulaşamayacaklar kendilerine.
İşin gerçeği...
Onların da böyle bir dertleri olacağını sanmıyoruz...