
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Her yol Roma'ya çıkar denir ya...
Eskişehir'de, özellikle son 10 yılda yaşanan değişime çok şaşıranlar var.
Bir de...
Bu değişime şaşıranlara bir hayli şaşanlar mevcut.
Basite indirgersek...
Bu iki tarafı...
-"Eskişehir'de Büyükerşen'in yaptıklarını şaşkınlık ve hayranlıkla karşılayanlar" ile...
-"bu hayranlığa anlam veremeyip, hayret duyanlar" diye ikiye ayırmak mümkün.
Kısacası...
Eskişehir'de Büyükerşen'in yaptıklarını "Mucize" diye karşılayanlar ile, yapılanları "Hikaye" olarak yorumlayan bir ikiye bölünmüşlük var bu şehirde.
Zaman zaman bizzat şahit oluyoruz...
Eskişehir'deki değişimin yarattığı şaşkınlığı gizleyemeyen insanlar soruyor "Ne yapmışsınız bu şehre böyle?" diye.
Hemen ardından da...
-"Adeta Avrupa kenti olmuş" cümleleri dökülüyor ağızlarından.
Yine...
Şehirde ki değişimin kayda değer olmayıp, göz boyamaktan ibaret olduğunu duyuyoruz sık sık.
Hemen ardından da...
-"Siz gidin bir Konya, bir Kayseri'yi görün. Şehir nasıl olurmuş bakın" cümleleri dökülüyor ağızlarından.
Netice olarak...
Yukarıda da söylediğimiz gibi bu kentte yaşanan değişimi beğenenlerle beğenmeyenler karşı karşıya.
İlginçtir...
Değişimi beğenenlerde Büyükerşen sempatisi, beğenmeyenlerde ise Büyükerşen Antipatisi var.
Değişimin hoşa gidebilecek bazı yanlarını bile sırf Büyükerşen antipatisiyle red edenler ile, Değişimin eleştirilebilecek yanlarını sırf Büyükerşen sempatisiyle kabul edip, sahip çıkanlar mevcut.
O nedenle...
Eskişehir ile ilgili yapılan her değerlendirme, Yılmaz Büyükerşen'e endekslenmiş bu şehirde.
O yüzden her tartışma, her sohbet, her yorumun ucu ister istemez Yılmaz Büyükerşen'e dayanıyor.
İşte o yüzden...
-"Sevseniz de sevmeseniz de Yılmaz Büyükerşen Eskişehir'in bir gerçeğidir" yorumu, haklı bir yorum olarak kabul ediliyor.
Hani diyorlar ya "Nereden gidersen git Roma'yı bulursun" diye...
Eskişehir ile ilgili de değişimi ister beğen isterse beğenme, gerekçeleri sıraladığınızda varacağınız son nokta yine Büyükerşen olacaktır.
................
Ceza cezadır. Bakmayın "
caydırıcı değil" falan diyenlere
Kentte yaşamak gerçekten kolay olmayan bir meziyet.
Öncelikle, kentte yaşamanın bedelini göğüslemek hatta ödemek gerekiyor.
Dahası...
Kentte yaşamanın bazı kuralları var.
Bu kurallara uyulduğunda, yaşam daha da kolay oluyor.
Uyulmadığında ise...
Yaşam olabildiğince zorlaşıyor.
Kalabalık kentlerin en büyük sorunlardan biri, Trafik.
Bağlantılı olarak da Ulaşım.
Trafik kurallarına uyulduğunda, her ne kadar alt yapı eksik de olsa, belli bir düzen içinde akıp gidiyor trafik.
Ancak...
Kurallar ihlal edildikçe , alt yapı olsa da karmaşa ortaya çıkıyor.
Kentlerde, kurallara uymayanlara çeşitli yaptırımlar getirilmiş.
Bunların başında da cezalar var.
Bazı insanlar, cezaların caydırıcı olmadığını söyler.
Aslına bakarsanız, cezaların caydırıcı olmadığını düşünmüyoruz.
Zira, trafikte öylesine kural ihlali yapanlar var ki...
Bu insanlara olabildiğince ceza verilmesinden yanayız.
Adam, kırmızı yanmasına rağmen "Ne olacak geçeyim" diyor. Geçiyor da. Onun kırmızı ışığa rağmen geçmesi, trafiği anında kilitliyor. Kuralı göz göre göre ihlal eden kişi, diğer sürücülerin hakkını da ihlal ettiği umurunda bile olmuyor.
Bir başkası, kırmızı ışıkta gelip, yaya geçidi üzerinde duruyor. Sanki her yer ona aitmiş gibi...
Yolda giderken, arkanızda sürekli selektör yakanlar, durup dururken acı acı korna çalanlar, yol kenarındaki suyu yayaların üzerine sıçratanlar...
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Anlayacağınız, bunları yapmaktan bir türlü vazgeçmeyenlere, yapılacak en güzel şey, cezadır.
Varsın ceza caydırıcı olmasın...
Hiç olmazsa...
Hata yapan ve yaptığı hatayı her defasında tekrarlamayı adet haline getirenlerin...
Cepleri de canları da şöyle bir yansın...
....................
Bu güne kadar göremedik ama...
Şimdi diyorlar ki;
-"Nabi Avcı öyle bir isim ki, 24 Bakana bedel"
Aslında böyle bir şey yok tabii ki.
Demek istedikleri şu;
-"Nabi Avcı'nın Bakan olmasına gerek yok. Her Bakana istediğini yaptırır"
Biz de diyoruz ki;
-"Nabi Avcı'nın her Bakana dediğini yaptırması önemli değil. Önemli olan seçim öncesi Eskişehir'e vaat edilen yatırımların gerçekleşmesini sağlasın yeter"
Nabi Avcı'nın da içinde bulunduğu iktidar partisi Milletvekili adayları, seçim öncesi Eskişehirlilere çeşitli vaatlerde bulundu.
Güney çevreyolu projesinden, Eskişehir'in Demiryolu ile Gemlik limanına bağlanmasına, Sağlıkta dev hastanelerden, Eskişehir'e iki yeni Üniversiteye kadar bir dizi projelerin yapılacağını duyurdu.
Gerçekten Eskişehir için önemli ve Eskişehir'i ihya edebilecek projelerdi bunlar.
İşte o yüzden diyoruz Nabi Avcı 24 Bakana bedel bir isim falan olmasın.
Bu söylenilen projelerin birkaçı yapılsın, o bile yeter...
Hatta...
Projeler ödenekle, yani parayla yapılıyor...
Selam ve hatır-gönül ne kadar proje gerçekleştirir?
Bunu da böylelikle görmüş oluruz...
Söz konusu yazıyı bundan bir yıl önce, yani seçimler daha yapılmadan yazmıştık.
Seçimler yapıldı, Milletvekilleri belli oldu.
Hatta.
Seçilen milletvekilleri bu gün için bir yılı bile doldurdu.
Biz hala Tüm Bakanlara bedel bir isim göremedik.
Çünkü...
Vaad edilen hizmetlere daha başlanılmadı.
Ne diyelim.
Belki, kalan 2-3 yıl içinde görürüz...
...........
Biraz da
gülmek lazım
Sokakta dolaşırken yanıma pasaklı, pejmürde görünüşlü, muhtemelen evsiz bir bayan yaklaştı ve akşam yemeği için bir kaç dolar vermemi istedi. Cüzdanımdan 10 dolar çıkardım ve sordum:
Eğer bu parayı sana verirsem, bununla akşam yemeği yerine şarap alır mısın?
Hayır, yıllar önce içkiyi bıraktım.
Bu parayla yiyecek almak yerine alış verişe gider misin?
Hayır, alış veriş için boş zamanım yok. Tüm zamanımı yaşamda kalmak için harcıyorum.
Bu parayı yiyecek almak yerine güzellik salonunda harcamaya ne dersin?
Deli misin, 20 yıldır saçlarımı yaptırmıyorum.
Pekâlâ. Sana bu parayı vermeyeceğim. Onun yerine seni, kocamla birlikte akşam yemeğine restorana götüreceğim. Evsiz bayan çok şaşırdı;
Bunu yaptığın için kocan sana kızmaz mı? Çok kirliyim ve muhtemelen iğrenç kokuyorum.
Sorun değil. Önemli olan; kocamın alışverişten, kuaförden ve şaraptan vazgeçen kadınların neye benzeyeceğini görmesi.