4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İFTAR VE EKMEK İSRAFI

İftar yemekleri ile birlikte, şikâyetlerde gelmeye başladı. İftarlarda fazla yemek alındığı için, yemek ve ekmek israfı olduğu, hususunda, eleştiriler yanında, iftar yemeklerinin, amacından saptırıldığı, hatta siyasi çıkarlara alet edildiği gibi iddialar da var.
Dinimizce İsraf, bir insanın, malını, aşırı bir şekilde harcaması demektir. Allah, cimriliği yasakladığı gibi, israfı da yasaklamıştır. Bu hususta Allahü teâlâ buyurmuştur ki:
(Yiyin, için, fakat israf etmeyin! Allahü teâlâ israf edenleri elbette sevmez.)
(İsraf etme! İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir.) [İsra 26, 27]
(Müsrifleri helak ettik.) [Enbiya 9]
(Mallarını israf edenlere, bir şey vermeyin!) emri ile müsrifleri en kötü şekilde vasıflandırıp, (Mallarınızı sefihlere vermeyin!) buyuruyor. (Nisa 5)
Ne israf etmeli, ne de kısmalıdır. Bunların ortasını bulmak ise makbuldür. Buna iktisat etmek denir. Cömertlik, malını iktisat ile kullanmaktır. Allahü teâlâ buyuruyor ki:(Cimri olma, israf da etme!) [İsra 29]
Allahü teâlâ, cömertleri överken de buyuruyor ki: "Onlar sarf ettikleri zaman ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar."[Furkan 67
Hadis-i şerifde ise (Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!) [Buhari]
Aslında İftarda, yemek ve ekmek israfı yapanlar, Orucu niçin tutuklarının bilincinde değildir. Çünkü akşama kadar aç durup, akşam yemeklere yumulmak, fakirlerin halini anlamayı sağlamaz. Zira bir insan, eğer fakir olduğu için, yemek yiyemiyorsa, akşam olduğunda da yiyemez. Mevzu aç kalmanın, nasıl bir şey olduğunu anlamak olduğu kadar, sahip olduğumuz, nimetlerin değerini de bilmek ve şükretmektir de.
Elbette varlığımız ve iş yapma gücümüzün devamı için, gerekli gıdaları almak, insanî olduğu kadar dinî bir görevdir. İnsan bu görevi yerine getirirken, yeteri kadar gıdayı almak mecburiyetindedir. Yüce Dinimiz, ihtiyacımız olan gıdayı azaltıp, iş gücümüzü kaybetmeyi tasvip etmediği gibi, gereğinden fazla yiyip, içmeyi de yasaklamıştır.
Yalnız İftarlar yemeklerinde değil, Türkiye Fırıncılar Federasyonundan (TFF) derlenen bilgilere göre, Türkiye'de, günlük üretilen 82 milyon ekmeğin, 77 milyon 340 bini tüketilirken, 4 milyon 600 bini çeşitli nedenlerle israf edilerek çöpe atılıyor. Günlük olarak üretilen, her 15 ekmekten 1'i fırınlardaki fazla üretim ve saklama koşullarının yetersizliği nedeniyle israf ediliyor.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Küçük' e göre de, ülkemizde, 101 milyon adet, yılda 37 milyar adet ekmek üretilmektedir. Buna mukabil ülkemizde tüketilmeyip israf edilen ekmek miktarı, günde 1500 ton, yılda ise 550 bin ton olarak hesaplanmıştır. İsraf edilen 6 milyon ekmeğin yüzde 51'i fırın sürecinde, pişirme sürecinde tüketiciye ulaşmadan, yüzde 35'i hanelerde, geri kalan yüzde 11'i ise yemekhane, lokanta ve otellerde israf edilmektedir.
Peygamberimizin ailesinde, israftan kaçınılırdı. O nedenle de sade bir hayat sürmüşlerdir. Peygamberimiz ve ailesinin sade bir yaşam sürmesinin nedeni ise gerçek değerli olan şeyin inançlar ve güzel davranışlar olduğuna inanmaları, kullanılan eşyanın yaşamımızı kolaylaştıran, birer araç olduğunu düşünmeleridir.
Ayrıca peygamberimiz, insanlara giydikleri elbiselere, içinde oturdukları eve, makama ve yedikleri yemeklere göre değer vermez, inançlarına ve yaptıkları güzel davranışlara göre değer verirdi. Peygamberimiz ve ailesi hiçbir zaman kendileri için, saraylar kurdurmamış, özel yemekler yememiş, özel kıyafetler içinde yaşamamışlardır. Sıradan bir insan hangi şartlarda yaşıyorsa, Peygamberimiz ve ailesi de aynı durumda yaşamıştır.
Peygamber Efendimiz (as) diğer zamanlarda, evinde olan veya kendisine hediye olarak gelen yiyecekleri, ashabıyla paylaştığı gibi, Ramazan ayında, bunu daha çok yapardı. Özellikle, riyasız olarak sadece Allah için, yapılan bir ibadeti ifa eden Müslümanların, özellikle de fakirlerin davet edilmesine, iftarda ikramda bulunulmasına çok önem verirlerdi.
Elbette her kim bir oruçluya, özelikle de fakirlere, iftar yemeği verirse, ona şükran borçluyuz. Ancak İftar yemeklerinin arkasında, belli bir amaç olmamalı, İftarlarda, yemek ve ekmekler israf edilmemelidir. Ayrıca Peygamberimiz, helâl lokma ile Ramazanda, bir oruçluyu doyuranın, ekstra bir oruç sevabı kazanacağını şöyle müjdelemektedir: "Her kim, bir oruçluya iftar yemeği verirse, kendisine, oruçlunun sevâbından bir şey eksiltmeksizin onun sevâbı kadar sevap vardır." buyurmuştur.
Yine Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "Oruçlu için iki sevinç vardır. Biri iftar ettiği vakit, diğeride Allaha kavuştuğu zamandır." demiştir.
Ne mutlu! helâl lokma ile yoksullara, iftar verenlere ve bu sevaba erenlere...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi