4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İFTAR YEMEKLERİ

Ramazan Ayın' da, iftar davetleri artar. Dostlar, iftara davet edilir. Onların davetine gidilir. Birlikte iftar edilir. Bu gelenek, hem insanların birbirlerine yaklaşmalarını sağlar, hem de yardımlaşma ve cömertlik duygularını canlandırır. Ayrıca Ramazanda, iftar vermenin sevabı büyüktür.
Ramazanda toplum ve kutsal değerleri, ön planda tutan dostlar birbirlerine iftar verirler. Geçmişinin ve kutsal değerlerinin, iftarlarda, en kıymetli hazine olduğunu da, hep hatırlarlar ve hatırlatırlar. Hayatta en önemli unsurun, iktidar ve makam değil, itibar olduğunu da, icraatları ile gösterirler. Onlar için, önemli olan, maddi değil, manevi zenginliktir.
Bu insanlarımız, ülkesini ve yaşadığı kenti severler ve ona hizmet etme yolları da ararlar. Hiçbir maddi ve manevi fedakârlıktan da kaçınmazlar. Bu insanlarımızdan biridir de Hayırsever insanımız Sayın Tayfur BAYAR' dır.
Cumartesi günü, hayırsever insanımız, Sayın Tayfur BAYAR tarafından, YILDIZ TERMAL OTEL' de verilen geleneksel iftar yemeğinde, dostlar buluştu. Geniş bir katılım vardı. Dostları birlikte oturdukları iftar sofrasında, hasret giderdi. Sohbetlerde, İftarın ve orucun, şefkat ve merhamet, sevgi ve paylaşma gibi, erdemler noktasında, insanları nasıl birleştirdiğine de tanık olduk.
Hayırsever Sayın BAYAR' ın, verdiği iftar yemeği, diğer varlıklı insanlarımıza örnek olur mu bilinmez ama Eskişehir' de, İftar yemeklerini, genellikle de vilayet, belediyeler ve sivil toplum örgütleri veriyor. Hâlbuki iftar yemeklerini, kurum/kuruluşlar değil de varlıklı insanlarımız vermelidir. Çünkü kurum/kuruluşların, özellikle de seçimler arifesinde, belediye ve siyasi partiler tarafından verilen iftar yemekleri hakkında arzu edilmeyen söylemler oluyor.
Ayrıca vilayet, belediyeler, sivil toplum örgütleri verdikleri iftar çadır ve yemeklerinde, sıcak bir tas çorbaya muhtaç, yoksul vatandaşlarımız, yok denecek kadar azdır. İftar yemeklerinde kalabalıklar, fakirlerden çok evinde, iftar yapabilecek, varlıklı insanlarımızdan oluşuyor.
İftar yemekleri ve Ramazan ayı, yediğimiz lokmanın, "HELAL" olup olmadığının, muhasebesinin yapıldığı ay da olmalıdır. Çocuklarımıza, yedirdiğimiz lokmanın helalliği üzerine düşünmemiz gerekiyor.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:"Ramazan ayında kim helal kazancından, bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan'ın, bütün gecelerinde melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır." buyurmuştur.
İftarlarda, davete icap etmek gerekir. Çünkü Müslüman' ın, Müslüman üzerindeki beş haktan biri, davetine icabettir. Yani davetini, kabul edip gitmektir. Hadis-i şerifte, (Davete icabet ediniz) buyruldu. (Müslim). Külfete girenin davetine gitmek gerekmez. Cimrinin davetine de gitmemelidir!
Sayın BAYAR, yalnız iftar yemeği ile değil, "HAYIRSEVER İNSAN" olarak da örnek alınacak ve verilecek insanımızdır. O yaptığı tüm hayır işlerinde, bizzat çalışmış, alın teri kazandığı parayla da gerçekleştirmiştir. Devletin, hayırseverlere sağladığı, hiçbir teşvikten, de, yararlanmamıştır.
Bugüne kadar da Eskişehir'e, bir okul bir huzurevi kazandırdı, birçok camii içinde maddi ve manevi fedakârlıkta bulundu. Ancak o yaptıklarını övünmeyen ve övülmesini de istemeyen, bunun bir görev olduğunu da her vesile vurgulayan bir insanımızdır.
Nitekim Hayırsever İnsanımız Tayfur BAYAR, "...Şunu belirteyim ki, Yüce Mevla bize vermişse, bizde, O'nun yolunda, harcamak durumundayız. Zira veren olmayıp, alanlardan veya muhtaç olanlardan olabilirdik. Bu sebeple, bizlere Allah' ın verdiği lütfü, en içten, bir şükürle ödemek durumundayız. ...Çığ gibi artan bu nüfusa, ne okul, ne de hastane, yetmediği gibi, istihdamda yaratmak da çok güçtür. Nüfus planlaması şarttır. Ayrıca hali vakti yerinde olan iş adamlarımız da, bu alanda, gayret ve caba göstermelidir. " diyerek, ülkemiz insanını, hayır yapmaya davet etmiştir.
Hayırsever insanımız Sayın Tayfur BAYAR, başka illerdeki, güzel eserlerin ve etkinliklerin, Eskişehir'de de olmasını ister. Bir sohbetimiz de, " Mevlana Haftası'nda, Şebiarus gecesinin güzelliğini, TV' de seyrettik. Bu gibi etkinlikler, bizim kentimizde niye yok. Oysa bizimde Yunus Emre, Nasreddin Hoca gibi, pek çok değerlerimiz var. Neden Eskişehir olarak, bir "YUNUSEMRE KÜLLİYESİ" yapmıyoruz. " demişti.
Sayın BAYAR, bu arzusunu, sözde bırakmadı. Yıllardır, Eskişehir' de, "YUNUS EMRE KÜLLİYESİ" ni hayata geçirmek için, ciddi caba ve gayret gösteriyor. Hatta Allah'tan, bu külliyenin, gerçekleştiğini görmek içinde, ömür vermesini ister. Ancak bu alanda, yetkili kişi/kişilerin, aynı caba ve gayreti, göstermedikleri de bir gerçektir.
Ne mutlu! Tayfur BAYAR gibi, hayırseveri olan toplumlara...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi