Yılmaz Büyükerşen önce 1982, ardından da 1987 yılında Cumhurbaşkanı tarafından Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü görevine atanıyor.
Ardından...
1992 yılında yapılan Rektörlük seçimlerinde en çok oyu alıyor.
Ancak...
YÖK Kanununa ilave edilen "İki dönemden fazla Rektörlük yapılmaz" hükmü nedeniyle, üçüncü kez ataması yapılamıyor.
O yılları Gazeteci olarak yaşadık.
Eskişehir ayaklanmıştı adeta.
Otobüsler dolusu Eskişehirli, Yılmaz Büyükerşen'in Rektör olarak atanabilmesi için Ankara'ya akın etmişti.
Günler sürdü bu istek.
Hemen her gün TBMM ve Başbakanlık önünde mutlaka 10-12 otobüs Eskişehirli mutlaka olurdu.
Ne yazık ki YÖK kanununa eklenen madde, Yılmaz Büyükerşen'in lehine çevrilemedi.
En çok oyu almasına rağmen, iki dönem Rektörlük yaptığı gerekçesiyle üçüncü dönemi olamadı Büyükerşen'in.
Ama başka bir şey oldu.
Eskişehirli belki d ilk kez kendi şehrinden yetişen bir isme sahip çıktı.
Günlerce Ankara'ya akın etti.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan adeta faks yağmuruna tutuldu.
Bu resmen "Rektörümüzü isteriz" kampanyasıydı.
Kampanya, oyların çoğunu almasına rağmen Büyükerşen'e üçüncü dönem Rektörlüğü getirmedi ama...
Eskişehirliye, kendi içinden çıkan bir insan için en azından kampanya yapmayı öğretti.
Çünkü...
Bu hareket, Eskişehirlilerin kendi içlerinden çıkan birine sahip çıkma anlamında yaptığı belki de ilk toplu hareketti.
Bilebildiğimiz, bir ikincisi de olmadı.
İNSANI DOĞDUĞU ŞEHİRDE PEYGAMBER YAPMAZLAR
Üçüncü dönem rektör olamayan Yılmaz Büyükerşen ile, o tarihlerde bir topluluk içinde denk gelmiş, yine topluluk içinde yapılan sohbete şahit olmuştuk.
Sohbet sırasında topluluk içinden bazıları Büyükerşen'e;
-"Niçin siyasete girmiyorsunuz?" diye sormuş...
Büyükerşen de; "Siyaset bizim işimiz değil" cevabını vermişti.
-"Ama Eskişehir'in sizin gibi insanlara ihtiyacı var" denilince de Büyükerşen;
-"İnsanı kendi şehrinde peygamber yapmazlar" demişti.
Daha dün gibi hatırlıyoruz bu sohbeti.
Sonunda siyasetin içinde buldu Büyükerşen kendisini.
Büyükşehir belediye Başkanlığına aday olmayı kabul etti.
O günden bu yana da Büyükşehir Belediye Başkanı.
Aslına bakarsanız...
Büyükerşen'in geldiği nokta, yine Büyükerşen'in "İnsanı kendi şehrinde peygamber yapmazlar" sözünü de tamamen çürüttü.
Yani...
Kendi sözleri, bizzat kendi konumu tarafından resmen yalanlandı.
Çünkü...
Büyükerşen kendi şehrinde haşa peygamber olamadı elbette ama...
Eskişehir, tarihinde hiç kimseye bu kadar da sahip çıkmadı.
HEYKEL FALAN İSTEMEM. MESAR
TAŞIMI KIRMASINLAR YETER...
Şimdi bazen duyuyoruz...
Büyükerşen her gittiği yerde ilgi ile karşılanıp, "Heykeli dikilecek insansınız" sözleriyle övgüler alırken;
-"Ben heykelimin dikilmesini falan istemiyorum. Mezar taşımı kırmasınlar yeter" diyormuş.
Ne diyelim?
Büyükerşen ne derse, ne dilerse tam tersi oluyor...
Eskişehirli belki bu sözüyle de kendisini şaşırtır...
...........
Fotoğrafa bakın ve yorumunuzu yapın...
Fotoğrafa bir bakın.
İktidar Partisi AKP'nin bir Bakanı var.
Yanında...
Yine İktidar Partisine mensup iki Milletvekili Nabi Avcı ile Ülker Can.
Sadece onlar mı?
Yine İktidar Partisi'nin Eskişehir'deki yöneticileri ve Meclis üyeleri.
Diğer tarafta kim var aynı fotoğraf içinde?
CHP nin Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen.
Biraz ilerde ise, yine CHP nin milletvekili Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç.
Sadece onlar da değil.
CHP nin bazı yöneticileri ile Meclis üyeleri de var fotoğrafın arka planında.
Kısacası...
Bugüne kadar yan yana gelmeleri bile kavga ve tartışma için olan tüm isimler aynı kare içinde yer almış.
Nerede?
Eskişehir için önemli bir proje olan Bademlik Termal tesislerinin temel atma töreninde.
Bu fotoğraf ilk etapta "Eskişehir için yapılan bir etkinlikte bir araya gelinebiliniyormuş" izlenimi verebilir.
Bu fotoğraftan...
-"Demek ki bir araya gelinebiliniyormuş" yorumu da rahatlıkla çıkabilir.
Ama şu bir gerçek ki...
Bu fotoğrafta şehrin tüm aktörleri bir arada bulunuyorsa, "bu biraz da zorunluluktan kaynaklanmış " tespiti en doğru tespit olacaktır.
Zira...
Açılışa bakanın katılıyor olması, bir anlamda İktidar partisi vekil ve yöneticilerini de aynı açılışa katılmak zorunda bırakmış bir izlenim var.
Ama biz yine işin iyi tarafından bakalım ve;
-"Eskişehir için yapılan bir yatırımın açılışına iktidarıyla-muhalefetiyle şehrin tüm aktörlerinin bir araya gelmesi ne güzel" diyelim...
...........
İddianın muhatapları çıkıp konuşmalı
Gazeteleri yakından takip edenler bilir.
Birilerinin Sazova'da büyük ölçüde arsa aldıklarından bahsediliyor.
Bu birilerinin de, belediyelerde önemli konumlarda bulundukları ifade ediliyor.
Elbette bu bir iddiadır.
Doğruluğu ve gerçek dışılığı tartışılır.
Yine...
Bir partinin yöneticilerinden oluşan kişilerin, arsa topladıklarından bahsediliyor.
Bu da iddiadır.
Doğruluğu ve gerçek dışılığı tartışılır.
Ama ortada bir iddia var.
Bu iddianın muhatapları biran önce çıkıp;
"Bu iş doğrudur. Şu şekilde arsa aldık"...
Ya da...
Bu iddiaların aslı astarı yoktur" demeli.
Demedikleri müddetçe...
Bu iş daha da dallanıp budaklanacak...
................
Biraz da gülmek lazım
Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti düzenler. Çiçekçinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatır. Öğretmen paketi yavaşça sallar eliyle
tartar ve
Sanırım bu bir buket çiçek.
Doğru. Nerden bildiniz öğretmenim?
Şey, tahmin ettim.
Sıradaki öğrenci şekercinin kızıdır. O da öğretmene bir hediye verir. Öğretmen gülümseyerek paketi alır, eliyle tartar ve hafifçe sallar:
Sanırım bu bir kutu çikolata.
Aaa, nerden bildiniz öğretmenim?
Şey, bir tahmin sadece. Nasılsa tuttu işte.
Bir sonraki hediye Tekel bayisinin oğlundan gelir. Öğretmen paketi alır ama alttan küçük bir sızıntı vardır. Paketi tutarken parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürer:
Bu şarap olabilir mi?
Hayır öğretmenim! ...diye bağırır çocuk heyecanla.
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakar:
Şampanya öyleyse.
Daha da heyecanlanan çocuk ..
HAYIR öğretmenim!
Öğretmen sızıntının bir daha tadına bakar:
Tamam. Pes ediyorum, bilemeyeceğim. Nedir bu ?
Çocuk neşeyle haykırır:
Bir köpek yavrusu!
