Dün buradan Büyükşehir Belediyesi'nin sosyal işlerinin başında bulunan Jale Nur Süllü'nün çalışmalarını değerlendirmiştik.
Elbette mesleğimiz gereği, Süllü'nün hayata geçirdiği sosyal projelerini siyasetle bağdaştırıp;
'Süllü bir önceki dönemde seçimi küçük bir farkla kaybetti ama yaptığı başarılı sosyal işlerle bir sonraki seçimi belki de kolayca kazanabilir' yorumunda bulunduk.
O yazımızın ardından bazı dostlar aradı.
'Daha şimdiden yerel seçimler için tahminlere mi başladınız?' diye takılanlar oldu.
Çoğu dostumuzda esprili bir dille söylendi bu konu hakkında...
'AKP'liler hep sosyal yardımlarla göreve seçildiler, Jale hanımda böyle seçilemez mi?' diye espriyi patlatanlarda vardı...
***
Dün akşam güzel bir yerde oturuyoruz.
Eskişehir'i böyle püfür püfür bir akşamla yakalayınca, sahiden de akşam sohbetleri güzel oluyor.
Yakınımızdaki bir dostumuzda yine bu yazıdan den vuruyordu o an.
'Jale Nur Süllü'yü şimdiden bir sonraki dönem için aday olarak göstermişsin, hatta seçilmesi için nedenlerini bile ortaya koymuşsun. O zaman bizim Tepebaşı Belediyesi'nin sosyal işler sorumlusu Seyit Yıldızhan'ı başbakan adayı yapalım' diye çıkıştı!
'Nasıl yani?' diye sorunca;
'Neden olacak? Ahmet Ataç gibi kültür ve sanat işlerini ön planda tutan ve bununla birlikte gizliden gizliye büyük sosyal paylaşımlar yapan bir başkanın, bu işlere bakan müdürü olmak kolay mı? Jale hanım belediye için aday olacaksa, Seyit beyi başbakan adayı yapmamız gerek.' Diye de devam etti...
Masada olan hepimizi gülümsetti bu sözler...
Sahiden de;
Pişmiş toprak bitti derken sünnet şöleni, o bitti derken, kadınlar ile ilgili projeler, tüm bölgede yapılan dağıtımlar, belde evlerindeki kurslar, sergiler, tiyatro gösterileri vs.
Tüm bunları düşünüce, o an yaşadığımız kesiti sizlere aktaralım istedik.
Bizimkisi espri elbet ancak sahiden de Tepebaşı Belediyesi'nin Kültür ve Sosyal İşler Müdürü olmak zor...
Hem de çok zor vesselam...