
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADIN ADAYLAR
İki yılda bir yapılan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Kurultayı'nın 3'sü, 16-17 Kasım tarihleri arasında, Ankara'da yapılacak. Kurultay'da, yerel seçimlerde, kadın adaylar, gündeme gelecek mi bilinmez ama kadın hakları, kadınların siyasetteki oranı ile eşdeğerdir.
Ayrıca Eskişehir'de, KA-DER Eskişehir Şube Başkanı Doç. Dr. Nedime KÖŞGEROĞLU, yerel seçimlerde, adaylar için, ne düşünüyor, önümüzdeki günlerde görülecektir. Ancak 29 Martta 2009, mahalli seçimlerde, O günlerdeki KA-DER Eskişehir Şube Başkanı, İlknur KAHVECİOĞLU, yerel seçimlerde, siyasi partilerde, aday adaylıkları için, yapılan müracaatlardaki tablonun, kadınlar için hiçte iç açıcı olmadığını belirtmişti.
29 Mart 2009'da, yapılan yerel seçimlerde, görünen tablo, Mart -2014 de, yapılacak yerel seçimlerde de değişmeyecektir. Çünkü bugün siyaset, erkek egemen olup, parayla yapılıyor. Kadınların ise kendilerine ait, bir bütçeleri yok,
Oysa kadınların, yerel yönetimlerde olması çok önemlidir. Çünkü kadınlar, kendi sorunlarını gündeme taşıdıklarında, çocukların ve çevrenin sorunlarını da gündeme getirmiş oluyorlar. Mart ayında, yapılacak olan yerel seçimlerde, aday olacak belediye Başkan aday adayları, partilere müracaat ediyor ama 29 Mart 2009 da yapılan yerel seçimlerde olduğu gibi, bugünde kadın aday, yok denecek kadar azdır.
Kadınlar, ülke nüfusunun yarısını teşkil etmelerine rağmen, gerek TBMM' de, gerekse İl Genel ve belediye meclislerinde, yeteri kadar temsil edilmedi. Ayrıca Türkiye'de, her 10 yöneticinin, ancak biri kadındır. İşveren konumundaki, her 100 erkeğe karşın, 2 kadın var. Kadınların işgücünün toplamı içinde, kadın işverenlerinin oranı ise, yüzde 13. ülkemizde, yeni sermaye sahibi kadın sayısı ise yok denecek kadar azdır.
Aslında tarihte, Türk toplumunda, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda olduğu gibi, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.
Aslında Türk kadını, siyasi haklarını, Batılı ülke kadınlarından çok kolay elde etti. Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi.
Avrupalı kadınlar, siyasal haklarını çok daha geç elde etmelerine rağmen, kendi meclislerine, daha fazla sayıda temsil ediliyor. Örneğin İsveç' de, bu oran yüzde 40.4, Norveç'te %36.6, Danimarka' da %33.71 milletvekili var.
Türkiye' de, yerel yönetimlerdeki mevcut durum da ortada. Geçmiş yıllarda, 3 bin 225 belediye başkanının sadece 18'i (1 il, 5 ilçe, 12 belde) belediyesi kadın. 34 bin 477 belediye meclis üyesinin, 799'u kadın. 3 bin 208 il genel meclisi üyesinden 56'sı kadındı.
Hâlbuki 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunun, bazı maddelerinin değiştirilmesi, hakkında, kanun tasarısı teklifi yapılmıştı. Tasarının ilgili bir maddesine göre de, "SİYASİ PARTİLERİN HER DERECEDEKİ TEŞKİLATI İLE GRUPLARI, HER BİR CİNSİYETİN EN AZ % 30 TEMSİLİ VE KATILIMI ESASLARINA UYGUN OLARAK OLUŞTURULUR." İfadeleri yer almıştı. Ancak neden bilinmez bir türlü hayata geçirilemedi.
Ayrıca İnsan Hakları Sözleşmeleri, taraf devletlerin, kadınlar ve erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklardan, eşit olarak yararlanmalarını temin yükümlülüğü bulunduğunu vurgular. Yine BM ve uluslararası kuruluşlar, kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetini, saygı ilkelerini her platformda gündeme getirirler. Hatta hayata geçirilmesini de talep ederler. Bu kuruluşlar ve devletler, kadınların, erkeklerle eşit olarak ülkelerinin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına, katılmalarının engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel teşkil ettiğini bildikleri halde, bu hakları sağlamak için, yeteri kadar mücadele etmezler.
Demokratik ülkelerde, sorunların çözümü, seçmenin elindedir. Hal böyle olunca da, kadınlar, seçimlerde, kadın adayları tercih ederek kazandırsalar, siyasi partiler, bu gelişmeyi mutlaka dikkate alacaktır. Hatta almak zorunda kalacaklarıdır.
Kadınlar, önce kedilerini sorgulamalı, gereğini de yapmalıdır. Çünkü çözüm kadınların kendi elindedir. Ayrıca hak verilmez alınır. Aslında kadınlar da, bunun fakındadır. Nitekim geçmişte, KA-DER' in, Eskişehir şube Başkanı, İlknur KAHVECİOĞLU, "Bu tabloyu, hep beraber değiştirmek bizim elimizde.'' demişti.
İşin, doğrusu da bu değil midir?