4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KADINA ŞİDDET

25 Kasım. Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü, dünya ve ülkemizde, kadına şiddetle ilgili pek çok etkinlik yapıldı. Bu etkinlikler, kadına yönelik şiddetin engellenmesine, mutlaka katkıda bulunacaktır. Ancak dünya ve ülkemizde, kadınlar değişik biçimlerde, şiddete uygulanmaya devam ediliyor.
Dünyada kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Ülkemizde, 2013 yılında 900 civarında kadın şiddet yüzünden hayatını kaybederken, dünyada aynı tablo var. Nitekim dünya üzerinde yaşayan kadınların yarısı eşlerinden şiddet görüyor. Çin'de, yılda 1 milyon kız çocuğu doğar doğmaz öldürülüyor. Dünyada, bu yolla kaybedilen kadın sayısı 40-50 milyon olduğu söyleniyor.
Erkek egemen dünyada, kadın her gün şiddete uğruyor. Her yıl 2 milyon kadının sınır ötesi kadın ticaretinde kullanılıyor. ABD'de, her 6 dakikada bir kadına, tecavüz ediliyor. İngiltere'de, her 7 kadından biri, birlikte olduğu erkek tarafından tecavüze uğruyor. Fransa'da, her ay 6 kadın, aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor.
Ülkemizde, kadınların %97'si şiddet görüyor. Namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence medyada magazinleştirilerek sunuluyor. Şiddete uğrayan kadının, ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınlar tartışılıyor; kurbanlar suçlanıyor, suçlular "mağdur" ilan ediliyor. Cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor.
Ayrıca şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarda, şiddete zemin hazırlıyor. Nitekim TRT'de program yapan "Ömer Tuğrul İnançer, " Ben, eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır." diyerek, kadını hor görmüştür.
Üstelik kadının, çalışmasını kabul etmeyerek, " Çalışan kadından bahsediyorum. 'Ben kocama muhtaç değilim' diye evvela ailesini dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor. "sözleri ile de kadınları suçladı.
Oysa Türk kadını, tarih boyunca her alanda büyük fedakârlıklar yaparak çalıştı. Kurtuluş Savaşında, vermiş olduğu büyük mücadelede, erkeği ile omuz omuza cephedeki yerini almış, düşmana karşı silâhı ile savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek, silâh ve giyecek imal ederek, vatanın kurtuluşunda görev aldı.
Devlet ve aileler, kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmalı, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılmasını sağlanmalıdır. Medya, denetim altına alınmalı, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlara, müsaade edilmemelidir.
Ülkemizde, kadına şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan, kadına yönelik şiddetin, sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler, bir an önce hayata geçirilmelidir.
Kadına, yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı yatmaktadır. Kadınlar eğitim, sağlık, çalışma hayatına ve karar alma mekanizmalarına katılım gibi, pek çok alanda ayrımcılığa uğramaktadır. Bu yanlış ve haksız düşüncelerin, ortadan kalkması için toplum mutlaka eğitilmelidir.
Ülkemizde, kadına şiddet önlenmek isteniyorsa, Kız ve erkek çocukların, sosyal ve kültürel örüntü, önyargı ve basmakalıp cinsiyet rollerinden kaçınan ve özgüvenlerinin geliştirilmesine yönelik temel eğitim almaları sağlanmalıdır. Kız çocukları, erkek kardeşleri ya da ağabeyleri tarafından yönetilmemeli veya onlara hizmet etmesi, zorunlu bireyler olarak düşünülmemelidir.
Erkek çocukları ise, kız kardeşleri ve ya ablalarından farklı bir konumda olmadıkları ve onları yönetmemeleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Bazı gelenek ve göreneklerin, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirme doğrultusunda, yapılan çalışmalarda olumsuz bir unsur olması nedeniyle, bu alanda da eğitim yapılmalıdır.
Ülkeler, toplumlar, siyasi iktidarlar, özellikle de aileler, kadınların şiddet görmemesi için ekonomik, siyasi, sosyal ve yasal tedbir alınması için, gayret ve caba göstermelidir. Özellikle devlet, kadınlara yönelik her türlü şiddet eyleminin, her zaman karşısında olmalıdır. Şiddete uğrayan kadınlar için, başvuru ve sığınma evlerinin sayısını artırılmalı, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım yapılmalıdır.
Kadınlar için. Peygamberimiz, '' CENNET ANALARIN AYAKLARININ ALTINDADIR." sözü ile kıymet biçemediği kadınlar için, şiddete "HAYIR" denmelidir. Gerekli caydırıcı yasal düzenlemelerde bir an önce hayata geçirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi