4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KADINLAR GÜNÜ

Bugün, kadınlar günü. Kadınlara özgü, bir günün var olması düşüncesi, ilk kez, 26-27 Ağustos 1910'da Kopenhag'da, düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, ortaya atıldı ve kabul edildi. Birçok ülkede, her yıl kutlanmaya başladı.
Dünya Kadınlar Günü, ilk kez 1800'lü yıllarda, bir tekstil fabrikasında, daha iyi çalışma koşulları için, greve giden kadın işçilerin, fabrikaya kilitlenmesi arkasından da çıkan, yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayarak ölmeleriyle gündeme geldi. Kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de 8 Mart'ta, eşitlik isteklerini, daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
Dünyada, kadınlar asırladır, köleleştirilmiş, sömürülmüştür. Son aylarda ülkemizdeki kadın cinayetleri, kadınların, ne kadar zor şartlar altında yaşama mücadelesi verdiklerinin de bir göstergesidir. Oysa Stuart Mill "Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. "demiştir.
Türkiye, cinsiyet eşitliği bakımından, dünyada karnesi pek de parlak olmayan ülkelerden biridir. Oysa Türk toplumunda, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda olduğu gibi, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.
Ayrıca Türk kadını, siyasi haklarını, Batılı ülke kadınlarından, çok kolay elde etti. Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde, TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak alınan bu haklar, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı. .
Türk kadının, ne batılı, ne de doğulu hemcinslerinde farkı yoktur. Kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İlginç olanı, Türk toplumunda, bu kadar kadın çalışmasına rağmen tepe yönetimlerde, çok az sayıda kadın olmasıdır. Görülen o ki kadınlar, birbirine sahip çıkarsa, her alanda olduğu gibi siyasi platformda da arzu etikleri yerlere mutlaka gelecekleridir.
Kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İlginç olanı, Türk toplumunda, bu kadar kadın çalışmasına rağmen tepe yönetimlerde, çok az sayıda kadın olmasıdır. Görülen o ki kadınlar, birbirine sahip çıkarsa, her alanda olduğu gibi, siyasi platformda da arzu etikleri yerlere geleceklerdir.
Çağımızda, kadınlar başarılı olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak veya 'erkek gibi kadın' olmak gerekmediğini de biliyorlar. Bugünün başarılı kadınları, kendisi gibi olmaya karar veriyor. Başkalarının kuralları ile değil, kendi kuralları ile de sahneye çıkıyorlar.
Türk kadını, her aldan görev almalıdır. Çünkü Türk kadını oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarının da bu bilinçte yetiştirerek, üst düzey görevler taliptirler. Elbette erkek egemen bir dünyada, bunu başarmaları çok zordur.
Ancak erkekler, kadınlarla birlikte, her alanda, başarılı olacaklarına inanmak zorundadırlar.
Kadınlar, bugün kendilerine reva görülen tabloya layık değillerdir. Nitekim ATATÜRK, "Zaman ilerledikçe, İLİM geliştikçe, MEDENİYET, dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre EVLAT YETİŞTİRME' nin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlatlar yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple, KADINLARIMIZ, HATTA ERKEKLERDEN DAHA ÇOK AYDIN, daha çok FEYİZLİ, daha fazla BİLGİN OLMAYA MECBURDURLAR." demiştir.
Siyasi partilerde, görev alan kadınlar, kendilerini yukarılara taşıyacak gücü kendinde bulması için, önce önünde engel teşkil eden, erkeklerle mücadele etme gücünü kendilerinde bulmalıdır. Çünkü siyaset, erkeklerin egemenliğindedir. O nedenle de kadınlar siyasi partilerde, ikinci plana itilmektedir. Kadınlar, örgütlenmeyi becere bilirse, Bu arenada bizde varız diyeceklerdir.
Artık kadınlar, erkek siyasetçilerin desteği olmadan da, kendi güçleriyle, siyasette var olabileceklerini kanıtlamalıdır. Bu ancak örgütlü mücadele ve kadın adaylara, sahip çıkmakla mümkündür. O nedenle de çözüm kadınların, kendi elindedir. Kadınlar haklarını almak için, örgütlü olarak mücadele etmelidir. Çünkü hak verilmez alınır.
Kadınlar günü kutlu olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi