
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADINLAR SİYASETTE OLMALI!
Aydalar, belli olduktan sonra, KA-DER Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. KÖŞGEROĞLU," ...bugüne kadar 17 kez yerel seçim yapıldığını belirterek, 2000 belediye başkanının erkek olduğunu, bu süreçte sadece 6 kadının belediye başkanı olabildiğini söyledi.
Aslında geç kalmış bir tespit ve girişimdir. Çünkü adaylar, belirlendikten sonra beyanat vermek veya mevcut durumu eleştirmek, kadınlara bir fayda sağlamaz. Çünkü kadın adayların, her alanda sayılarının artması isteniyorsa, isteniyor, mücadele yıl boyunca, her platformda, sürekli ve kalıcı bir şekilde gündemde tutulmalıdır.
Çağımızda, kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İlginç olanı, Türk toplumunda, bu kadar kadın çalışmasına rağmen, tepe yönetimlerde, özelikle de siyasette, çok az sayıda kadın olmasıdır. Görülen o ki kadınlar, birbirine sahip çıkarsa, her alanda olduğu gibi, siyasi platformda da arzu etikleri yerlere geleceklerdir.
Öte yandan kadınlar, başarılı olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak veya 'erkek gibi kadın' olmak gerekmediğini de çok iyi biliyorlar. Bugünün başarılı kadınları, kendisi gibi olmaya karar veriyor. Başkalarının kuralları ile değil, kendi kuralları ile de sahneye çıkıyorlar.
Hülasa Türk kadını, oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarının da bu bilinçte yetiştirerek, siyasi ve üst düzey görevler taliptirler. Elbette kadınların, erkek egemen bir dünyada, bunu başarmaları çok zordur.
Ancak Türk insanı, erkek ve kadın birlikte her alanda başarılı olacağına inanmak zorundadırlar. Nitekim Atatürk, " Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.
Aslında Türk kadını, siyasal haklarını batılı ülke kadınlarından çok daha kolay elde etti. Atatürk, kadına 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde, TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak çok partili dönemde, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı
MHP, Odunpazarı Belediyesi' ne, Emine EDİZGİL' i, aday göstererek, kadınları biraz olsun teselli etti. Sayın EDİZGİL, Sade, duru, pak konuşması ile moral vericidir. Dayanışmacı, bir ruha da sahiptir. güler yüzü, seçmenlerle olan iletişimi, özelliklede, hoşgörülü tavrı ile de örnek bir aday olarak gördük.
Elbette Türk kadınının, her alanda, özellikle de siyasi platformda arzu edilen sayılarda yer almamasında kadınlarında sorumluluğu vardır. Çünkü Meşru zeminde yine hakların alınması ve mevcut haklarında korunması için, mücadeleye devam etmek gerekir.
Erkek egemen toplum tarafından, geri plana atılmış, varlığıyla yokluğu, fark edilmeyen, adı olmayan, kadınlarımızın, kendi için karar alan ve uygulayan olmalı. Kadın eşinin arkasında değil, yanında durmalı. Kadın eşinin yanında yürürse kendine olan güveni bir kat daha artar
Türk toplumunda, kadını görmezden gelmek, yok saymak ve kadına ayrımcılık yapmak, insan hakları ihlalidir. İnançlı insanlar ve insan haklarını dilinden bırakmayan kesimler, özellikle de siyasetçiler, adaletli olmak mecburiyetindedir,
Ayrıca kadınlar, her alanda hak sahibi olmak için mutlaka örgütlü hareket etmek zorundadır. 1994 yılında kurulan "ESKİŞEHİR KADIN PLATFORMU" kuruldu. Bu platform politik amaçlı olmayıp, kadının insan haklarının gelişmesinde sosyal sorumluluk projeleri üreten bir görüş ve düşünce birliğidir. Ancak kadın örgütleri, kadınların örgütlere ilgisizliği nedeniyle, bugüne kadar arzu edilen hakları kadınlara sağlayamadı.
Ülkemizde, toplumsal hayat, kadın ve erkekle birlikte biçimlenir. Ancak kadına ve erkeğe biçilen kültürel roller ve kalıplar gereği, kadının toplumsal hayata etkin katılımını engellemiştir. Türkiye'de kadınların, sosyal, siyasal ve kültürel haklarını elde etmek için mücadele etmeleri ve çeşitli kadın hareketlerine, destek vermeleri gerekir.
Siyasi partilerde, görev alan kadınlar, kendilerini yukarılara taşıyacak gücü kendinde bulması için, önce önünde engel teşkil eden, erkeklerle mücadele etme gücünü kendilerinde bulmalıdır. Çünkü siyaset, erkeklerin egemenliğindedir. O nedenle de kadınlar siyasi partilerde, ikinci plana itilmektedir. Eğer kadınlar, örgütlenmeyi becere bilirse, artık bu arenada varız diyeceklerdir. Artık kadınlar, erkek siyasetçilerin desteği olmadan da, kendi güçleriyle, var olabileceklerini kanıtlamalıdır. Bu ancak örgütlü mücadele ile olur.
Kadınlar, sadece çocuk doğuran, evde çalışan ve eşinin isteği doğrultusunda, siyasi tercihler yapan olmamalı, kendileri için, kararlar alan ve uygulayan ve haklarını almak için mücadele eden, kişi/kişiler olarak, siyasette yer almalıdır. Çünkü hak verilmez alınır.