
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Kafalarda ki düşünce, yakalarda ki rozet...
Yayınlanma:
Bu kentte yaşayanların önceliği, yine bu kent olmalı.
Düşünceler ayrı da olsa, bu kentte yaşayanların asgari müştereki yine Eskişehir olmalıdır.
Eskişehir'in bir başka kent ile mukayese edilmesine oldum olası kızmışızdır.
Ancak...
Eskişehir'in, Kent Milliyetçiliği konusunda başka illerle kıyaslandığında pek sesimiz çıkmaz.
Çünkü bu şehirde, olmasını yürekten istediğimiz "Kent milliyetçiliğinin" olmadığını biliriz.
Zaman zaman ne yazık ki buna tanık da olmuşuzdur.
Hâlbuki çoğu il, Kent milliyetçiliği konusunda Eskişehir'i geride bırakmıştır.
İşte o yüzden, Eskişehir'e gelip Eskişehir'i fuhuş kenti ilan edebilme cesaretini gösterebilenler, o illere gidip aynı cümleleri sarf edemezler.
Eskişehir'de ise bunu rahatlıkla söylemeleri bir yana, üstüne üstlük bir de "Haklısın" diyen bir ton taraftar bulurlar kendine.
İyi şehiriz hoş şehiriz ama....
Böyle de bir kötü durumumuz var.
Ne yazık ki "Önce yaşadığım şehir" diyemiyoruz bir türlü.
Şehrimizin önüne siyasi düşüncemizi koyuveriyoruz hemen.
Kafamızda ki siyasi düşünce, yakamızda ki parti rozetinin resmen arkasına atıyoruz yaşadığımız şehri.
Şehir adına yapılan saldırılara "Saldırı" gözüyle bakmıyoruz da, söyleyenin siyasi düşüncesi ve partisiyle değerlendiriyoruz olayları.
Kısacası...
Kent milliyetçisi değiliz...
Bu şehir önceliğimiz ve asgari müşterekimiz olmadığı sürece, bu şehrin Milliyetçisi de olamayacağız.
Çünkü...
Ne kafalarda ki düşünce, ne de yakalarda ki parti rozetlerinin önüne geçemiyor bu şehir...
.........
Biz uyaralım da iş işten geçmesin...
Kulağımıza çalınan bazı konular var.
Bunlardan biri de İktidar Partisi'nin Gençlik Kolları faaliyetleriyle ilgili.
Aslında her partinin gençlik kolları, o parti içinde ki en heyecanlı kesimdir.
Yaşlar genç, tecrübe de eksik olduğu için, yapılan işler bazen partiye de zarar verir hale gelir.
Çünkü...
Göze girme çabası, "Biz de varız" deme gayreti, bazen olmaması gereken işlerin olmasına yol açar.
Gelelim kulağımıza çalınanlara.
Söylenenlere bakılırsa İktidar partisi Gençlik kolları iki yıldır Ajanda çıkartırmış.
Bu yıl bu Ajandaların üçüncüsünün hazırlığı başlamış.
İşte bu Ajandanın hazırlığında görev alan genç partililer başlamışlar esnafları dolaşmaya.
"Başkanın selamını getirdik" diyerek giriyorlarmış işyerlerine.
Ardından da...
-"Bu Ajandaya katkınız olsun ister misiniz?" sorusu geliyormuş arkasından.
Kimileri...
-"Alın şu parayı katkım olsun ama, Ajandada işyerimin ilanı yer almasın" diyormuş.
Kimileri ise...
-"Bana ne sizin Ajandasından" diyerek gönderiyormuş gençleri.
Bazıları ise, AKP'liliklerini tescil ettirmek için, hem parayı verip, hem de Ajanda da işyerlerinin Reklamının yayınlanmasını istiyormuş.
Böylelikle toplanıyormuş paralar.
Yine söylenilenlere bakılırsa, makbuz falan da yokmuş ortada.
Ajandaya katkıda bulunanlar ayrı, bulunmayanlar ise ayrı listeleniyormuş anlayacağınız üzere.
Dahası...
Basılacak olan üçüncü Ajandanın da para ile satılması düşünülüyormuş.
Yukarıda da söyledik.
Konu kulağımıza çalındı.
Her ne kadar doğru olup olmadığını tam bilmiyor olsak da, konu çoğu yerde konuşulur hale gelmiş.
Eğer bu anlattıklarımız doğru ise, yapılan işin doğru olduğunu söylemek mümkün değil.
O yüzden bu köşeden uyaralım istedik.
Eğer ki anlatılanlar doğruysa, ortada yapılmaya çalışılan bir ticaret var.
Siyasi partilerin ticari faaliyet yapamayacakları Anayasanın 69 ncu maddesiyle açıkça ortaya konmuş.
Dolayısıyla...
Ticari faaliyet yapılması, partilerin kapatma davası ile karşı karşıya kalmalarına yol açabilir.
Netice olarak...
Konuşulanlar ve yukarıda anlattıklarımız doğru değilse mesele yok.
Ama anlatılanlar doğru ise, birileri bu işten biran önce vaz geçmeli.
Çünkü iş, gençlik heyecanı ile izah edilemeyecek kadar ciddi...
Bu arada...
Bir şekilde eline ulaşan bu Ajandanın, sağdan soldan para toplanarak yapıldığını öğrenen Başbakan'ın göstereceği tepki de önemli...
Bizden söylemesi...
.......
Sözüne itibar etmeyeceğimiz
adamlara neden itibar edildi o zaman?
Eskişehir'e gelen bir gazeteci Eskişehir'i "Fuhuş kenti" ilan etti.
Bu sözleri kabullenemeyenler, tepki gösterdi.
Sayıları az da olsa...
Söylenen sözleri kabullenenler, hatta doğrulayanlar oldu.
En son Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı çıkıp;
İtibar edilmemesi gereken bir söz üzerinden kendisinin sorumlu tutulmak istendiğini söyleyerek "Özgüveni olan serinkanlı davranır" dedi
Bu arada...
Anlam veremediğimiz işler de olmadı değil.
Ne söylenen lafı, ne de o lafa yapılan tepkiyi sayfalarına almayan Gazeteler, her ne hikmetse Burhan Sakallı'nın cevabına en geniş yeri ayırdı.
Ve sonuçta konu bu noktaya kadar geldi.
Şimdi gelinen bu noktada, Burhan Sakallı'nın da söylediklerinden yola çıkarak merak ettiğimiz iki konu var.
Birincisi;
Madem bu adamın (Eskişehir'i Fuhuş Kenti ilan eden Gazeteci Cömert) sözlerine itibar etmeyeceğiz, o halde sözüne itibar edilmeyen bu adama Eskişehir'de niçin itibar gösterildi?
İkincisi ise;
Madem Özgüvenli bir kentiz, Özgüven denilen şey yapılan hakaret karşısında sessiz kalmak mı? Yoksa bu sözleri söyleyene haddini bildirmek mi?
Vallahi merak ediyoruz bu soruların cevabını...
.......
Biraz da gülmek lazım
Sarhoş Adam sabaha doğru evine gelmiş..Eşi başlamış doğal olarak sorular sormaya;
-Dün gece nerdeydin SÜPERMEN?
-Müşterileri yemeğe çıkardım patronla..
-Peki daha sonra ne yaptınız SÜPERMEN?
-Bir bara götürdük striptiz kulübüne..
-Sen ne yaptın orda SÜPERMEN ?
-Hiç sadece bir bira içtim ve patronla müşterileri otele bıraktık da sen neden bana Süpermen diyorsun geldiğimden beri acaba ?
Eşi cevaplamış..
-Bugüne kadar donunu pantolonunun üstüne giyen bi seni bi de SÜPERMEN'i gördüm de ondan