Kent ve Kentsel Güvenlik

Bir kent, sadece binalardan, caddelerden ve dış mekân mobilyalarından oluşmaz. Bir kenti yerleşim yeri yapan unsurların başında orada yaşayan insanlar ve diğer canlılar gelir. Kentteki canlı ve cansızların bir arada duruşları, birbirini etkileyen ilişkili bir bütün olmaları, sonuçta bir kent oluşumunu ortaya koyar.

İşletme mühendisliğinden söz ederken bu disiplinin insan-makine sistemleri ile ilgilendiğini söyleriz. Bu tür sistemlerin zor olan bölümü insanla ilgilidir. Arızalanan, bozulan ya da çalışmayan bir insanın yenisini koyarak bu pasif sorunu halledebilirsin. Diğer yandan insan dinamik bir varlıktır. İnsanı bir başkası ile değiştirdiğinde işlerin yolunda gideceğini garanti edemezsin. Bu nedenle eğitim, insan yaşamında önemli bir unsurdur.

Bir anlamda kentler de işletme mühendisliğinin konusu olan sistemlere benzer. İşin kolay kısmı binalar, caddeler, sokaklar, dış mekân mobilyaları ve benzerleridir. Gerekli yatırımı yaparak fiziksel ve mekânsal estetiği yaratabilirsin. Köprülerle, heykellerle, havuzlar ve fıskiyelerle bir albeni oluşturabilirsin. Ama o yerleşimde yaşayan insanlarla ilgili doğru adımlar atılmazsa yapılan tüm ‘pasif’ girişimciler bir sonra yok olur, hatta yok edilir. Çünkü bir kent insanla yaşar. Ekonomik, sosyal, eğitsel ve kültürel olarak gelişen insanla birlikte gelişir. İnsan gelişmezse kent de gelişmez.

Yukarıda özetlediğim gibi kent karmaşık bir bütündür. Onun sadece bir yönünü geliştirerek mutlu, huzurlu ve özgür bir kent oluşmaz. Bu nedenle kent planlaması, çok kriterli bir planlama sürecine tabi olmalıdır. Bu tür bir planlama anlayışı, kentin varoluşunda etkili olan tüm faktörleri ve paydaşları dikkate almak zorundadır.

Ekonomik yönden gelişmiş kentlerin çevre kalitesizliği, düşük kültürel düzey, yaşam endekslerinin gelişmemişliği ya da yeterli güvenlikten yoksunluk gibi sorunlar yaşadığını biliyoruz. Çünkü sadece ekonomik yönden gelişmek, sağlıklı bir kent yaşamını ve barışçı bir kent toplumunu oluşturmak için yeterli değil. Benzer bir şekilde kenti dış mekân mobilyası esaslı bir ‘şaşaa’ ile donatmanız da o yerleşimin ekonomik yönden sürdürülebilir olmasını sağlamaz. Bu nedenle bir kent için bir şeyler yaparken ekonomiden sanata, sağlıktan çevreye, eğitimden güvenliğe kadar çok sayıda –şu veya bu biçim ve ölçüde– etkili faktörü hesaba katma gerekiyor. Ayrıca bu faktörlerdeki değişimlerin birbirlerinin etkilerini artırıp azalttıkları konusunu da farkında olmak lazım.

Eğer bir kent yasa dışı veya kayıt dışı ilişkilerden kaynaklanan sorunlar yaşıyorsa veya o kentte yaşayanların başını güvenlik sorunları ağrıtmaya başladıysa, bunlar polisiye güvenlik önlemleriyle bir dereceye kadar durdurulabilir. Asıl olan söz konusu sorunlar demetini yaratan ana kaynakları ortadan kaldırmak ve daha sonra sorun yaratacak kaynakları oluşmamasını planlayıp yönetmektir.

Küçük sayılabilecek geleneksel bir yerleşimden metropol olmaya doğru yol alan kentlerde sık karşılaşılan sorunlardan biri güvenliktir. Genelde bu sorunun kaynağı planlanmamış, yönetilmemiş ve denetlenmemiş kentsel büyümedir. Bu değişimi yaşayan kentlerde genelde kentsel planlamanın ancak tek boyutlu mekânsal düzenleme ve kozmetik cazibe olarak anlaşılması, insan eksenin başka türden sorunlara yol açmaktadır. Bir kente sadece fiziksel ve kozmetik mekân olarak bakılması ile kent olgusunun karmaşık ve çok boyutlu bütünselliğinin unutulmasının sistem dışı sorunlarını yaşamaya başlamak üzeredir. Kentin güvenlik konusu, (yapılan planlama ve yönetim yanlışlarıyla kayıt dışılık ve yasadışılık unsurları oluştuktan sonra) sadece güvenlik güçlerinin çözmesi gereken sorunlardan ibaret değildir. Yasadışı ve kayıt dışı unsurların oluşmasına yol açacak ihtimalleri baştan düşünüp ona göre davranmak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi