Kentte düşünsel derinlik ve çeşitlilik

Bakış açısı, dünyayı ve yaşamı algılamamızda fark yaratacak ölçüde değerlidir. Bir an için bakış açımızı, ekonomik sektörlerden toplumun tamamını çerçeveleyecek biçimde genişletelim. Toplumda oluşan maddi değişiklikler, hiç kuşkusuz oradaki sosyal, siyasal ve sivil düşünce yapılarını şekillendirir. Örneğin kentte fiziksel mekân kullanımında farklılıklar, şehrin ekonomisindeki değişim veya kentte farklılaşan nüfus yapısı o yerleşimin düşünsel yapısında da farklılıklar yaratır. Ama bunun tersinin de doğru olduğu durumlar var. Kentin geçmişini ve geleceğini doğru kavrayan vizyoner liderler veya ufka bakabilen sağlıklı düşünce akımları, ilgili yerleşimin geleceğinin oluşmasında ciddi katkılar yaparlar.

Eğer bir yerleşimde düşünsel derinliği yaratacak farklı söylem grupları, dergiler, gazeteler ve radikal faaliyetler yoksa bu durumda başta siyaset olmak üzere tüm zihinsel süreçler yerini sıradan bir iktidar mücadelesine bırakır. Düşünsel derinliği ve çeşitliliği olmayan bir iktidar mücadelesi ise önce bağırtı, çağırtı ve karalama, ardından fiziksel güç kullanımı şeklini alır.

Bir kentteki düşünsel açılım, sadece o kentte yaşayan aydınların kendilerine ve yakın çevrelerine bakmaları ile oluşmaz. Evrensel düşüncenin bir kente yansıları olmadan o yerleşimde ihtiyaç duyulan düşünsel açılımların olmasını bekleyemeyiz. Ne yazık ki; düşünsel ve vizyoner sığlığın, bu toplumda zihnimize kodlanmış bir nitelik gösterdiğini gözlüyoruz. Düşünsel zenginlik fikrini, güncel kent yaşamımızla bütünleştiremediğimizde; sonuç olarak kendimizi bir siyasal itiş-kakış içinde buluyoruz.

Çevrenizdeki siyasi veya sivil topluluğun yetkinlik düzeyi ve kalitesi hakkında bir ölçüm yapmak isterseniz; örneğin bu topluluğun insan hakları, ayırımcılık, toplumsal cinsiyet ve çevre gibi konulardaki yaklaşımlarını değerlendirin. Ayırımcılığın her türü, kentte yaşayan toplulukların kalitesi hakkında önemli ipuçları veren göstergelerden biridir.

Demokrasi çığlıkları atan bir kişinin veya grubun; sosyal, sivil, etnik veya kültürel anlamda kendilerinden farklı olanları nasıl da dışlama eğilimleri içinde olduklarını şaşırarak göreceksiniz. Siyasal anlamda aşırıcılık olarak algılanan görünümlerin, sosyal ve sivil ayırımcılığın ufkunda pek çok değişik türü olduğunu hayretle göreceksiniz. Ve yine hayret edeceksiniz ki; ayırımcılığın ciddi bir oranı, demokrat veya yenilikçi olduğunu söyleyen birileri tarafından üretilmektedir.

Kent yaşamının düşünsel kalitesini sorgularken, faaliyetlerle düşünce çeşitliliğini ve zenginliğini karıştırmamak gerekir. O yerleşimde çok sayıda sosyal veya kültürel etkinlik yapılıyor olması, oranın bir düşünsel zenginliğe, çeşitliliğe ve derinliğe sahip olduğu anlamına gelmez.

Bu konuda size örnekler verebilirim. Örneğin çevrenizdeki sivil toplum kuruluşlarını, temel çalışma alanlarına göre tasnif edin. Kaç farklı alan oluştuğu, bu alanlarda kaçar tane kuruluş bulunduğu, bu kuruluşların üye-gönüllü sayısı açısından güçleri size önemli veriler sağlayacaktır. Yine; dünyada son dönemde gelişmekte olan anti-kapitalist hareketler, çevreci yaklaşımlar, sade yaşam anlayışları, doğayı ve canlıları koruma eylemciliği açılarından yaşam bölgenizi inceleyin. Ortaya çıkan tek veya çok renklilik size nerede yaşadığınız konusunda ipuçları sağlayacaktır.

Eğer yaşadığınız kent, size düşünsel bir çeşitlilik ve zenginlik sağlamıyorsa, sıradan sivil, sosyal ve kültürel faaliyetler de bir birikim sağlamadan sabun köpüğü gibi önce uçacak, sonra sönüp gidecektir.

Özetle; ülkenin, toplumun, ekonominin ya da kentin geleceği ile ilgili sorumluluk duyanların ve durumdan vazife çıkaranların öncelikli sorunu aydın olabilmeyi başarmak olmalı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi