1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Keşke!
“Ekonomik istikrar kalkanı” adı altında Virüs sonrası alınan ekonomik tedbirler açıklandı.
Genelde iş dünyası bu tedbirleri olumlu buluyor.
Ancak…
Keşke o tedbirler arasında işsiz kalanlar için de bir tedbir bulunsaydı…
Keşke…
Dükkanların kapalı olduğu sürede kiraların nasıl ödeneceğine dair bir tedbir olsaydı…
Keşke…
20 bin öğretmen kadrosunun yanı sıra 20-30 bin sağlık personeli kadrosu da yer alsaydı.
Keşke…
Pakette tarımla uğraşan, daha doğrusu şu sıralar uğraşamayan çiftçiye de bir şeyler çıksaydı.
Keşke…
Şu süreçte sık kullanılan temizlik ve hijyen malzemelerin fiyatının indirimine dair bir şeyler olabilseydi.
Keşke…
Hayatını günlük yaptığı işlerle kazanan fakat virüsün yol açtığı olağanüstü durum nedeniyle işini yapamayan (İnşaat işçileri-Müzisyenler-Garsonlar-hizmet sektöründe yevmiye ile çalışanlar vb) için de bir-iki madde bulunsaydı.
Keşke…
Vergi ve SGK ertelenirken, tahakkuk da ertelenseydi…
Keşke…
Birilerinin yorumladığı gibi paket “Zengine para, yaşlıya kolonya, vatandaşa dua” algısı yaratmasaydı.
Keşke…
Açıklanan 100 Milyar liralık tedbirlerin arasında, bu saydıklarımız da olabilseydi…
....
İki gün dayanabiliyorlar iyi mi?
Dikkat ediyor musunuz bilmem?
AK Parti İktidarına yakın ve iktidarın neredeyse “hık deyicisi” olmuş gazetelerde yazan ve iktidarı kayıtsız şartsız destekleyen bir takım yazarlar var…
İktidar partisinin yanlışı içinde bile “Doğru” aramak için adeta 9 takla atan bu yazarların en büyük ortak özellikleri, başımıza herhangi bir felaket gediğinde aynı cümleleri kurmaları…
Yani…
-“Zor günlerden geçiyoruz. Şimdi siyaset zamanı değil. Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var” demeleri…
Bunu, 33 şehit verdiğimiz o üzücü olay, Elazığ depremi, yaşadığımız çığ faciası ve en sn şu korona virüs olayında da yaşadık…
Hepsi ilk gün aynı cümlelerle, yani “Zor günlerden geçiyoruz. Şimdi siyaset zamanı değil. Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var” diyerek çıktı okurların ve izleyicilerin karşısına…
Fakat kendilerini iki gün bile tutamadılar…
İki günün sonunda, sırf iktidara yaranmak ve aferin almak uğruna, kendi tavsiyelerine ihanet edermişçesine olayı ne yapıp edip, siyasete yine kendileri getirdiler.
Şehit olayının ikinci günü, durup dururken “bu olayın nedenlerini eleştirmek hainliktir” dediler mesela…
Deprem olayının yine ikinci gününde, durup dururken “Sakarya depreminde yıllarca enkaz kalkmamıştı” dediler.
çığ olayında bile aynısını yaptılar.
önceki gün bu yazarlardan biri televizyona çıktı ve ne dese beğenirsiniz:
-“Bu virüs olayı CHP iktidarında olsaydı, ekmek çoktan karneye bağlanmıştı” dedi iyi mi?
Durup dururken…
Ortada fol yok yumurta yokken…
üstelik…
Daha iki gün önce “Zor günlerden geçiyoruz. Şimdi siyaset zamanı değil. Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var” demişken…
Ne diyelim?
CHP’li ya da herhangi bir partili değiliz ama bu tür insanların, her afet sonrası söyledikleri birlik-beraberlik hikayeleri sonrasında özüne dönmelerinden de artık iğrenmeye başladık…
.....
Belki teselli olmayacak ama…
Ne yaşarsa yaşasın, başına ne kadar kötü olay gelirse gelsin, meselelere iyi tarafından bakanlar vardır ya…
İşte şimdi biraz, o insanlar gibi hissedip, şu virüs ve yarattığı olumsuzluklara bir de o gözle bakalım isterseniz…
Elbette virüs ile birlikte hayatımız değişti.
Ciddi bir korku ve endişe sahibi olduk.
Yaşamını yitirenler oldu ve bundan sonra da yitirecekler olacak.
Birçok kesim ekonomik anlamda mağdur oldu…
Sosyal yaşama ciddi sınırlamalar geldi.
İnsanlar işten-güçten oldular.
Ancak…
Teselli olmayacaktır ama virüs ile birlikte ister istemez oluşan yeni düzen bize, hiç hesapta olmayan, üzerinde bir an bile düşünmediğimiz bazı olayların varlığını anlattı.
örneğin;
-Belki de ilk kez Tuvalet Kâğıdından tutun da, Kolonya’nın, Dezenfektanın, hatta Makarna’nın, paradan daha kıymetli olduğunu anladık.
-Belki de ilk kez, bir hastalığın zengini fakirden, Japon’u ABD’liden ayırmadığını gördük.
-Belki de ilk kez, malın mülkün bile bizi bazı şeylerden koruyamayacağını düşündük.
-Belki de ilk kez, bir kişinin dahi kurallara uymaması halinde bütün toplumun tehlike altına girebileceğine şahit olduk.
-Belki de ilk kez, kişisel bakım ve temizliğin ne denli önemli olduğuna şahitlik ettik.
Kısacası…
-Beki de ilk kez, herkesin gerçekten aynı gemide olduğunu anladık…
Yukarıda da söyledik…
Tüm bu saydıklarımız elbette, yaşadığımız ve bundan sonra da büyük ihtimalle bir süre daha yaşayacağımız korku ve endişelere teselli olmayacaktır…
Ama en azından “bunlar da varmış ama hiç haberimiz yokmuş” dedik…
.....
İnsanı ruh hastası yapan manzara!
12 Eylül darbesi olduğunda çocuk ile gençlik arasında bir yaştaydık.
Bizden yaşça büyüklerden daha şanslıydık.
Durumun vahametini anlamadığımız için yeni düzen oyun gibi geliyordu bize…
Sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde,büyükler evden dışarıya adımını dahi atamazken, bizler yaşımız küçük olduğu için sokakta oynayabiliyorduk örneğin.
Sokakları kontrol eden asker bazen küçük yaşta olduğumuz için ses çıkartmıyordu.
Bazen de çok sert tepki gösterip, “Evinize girin! Yoksa sizi alır götürürüz” diye korkutuyordu.
O korku ile eve atıyorduk kendimizi.
Sokağımız ve evimizin çevresi adeta terk edilmiş gibiydi.
Camdan baktığımızda saatlerce insan görmediğimiz oluyordu.
İnsanın aklına korku ve endişe dolu birçok senaryoyu getiren bir durumdu.
xxx
Meslek hayatımız boyunca birkaç kez nüfus sayımı oldu.
Sokağa çıkma yasağı vardı gün boyunca…
Gazeteci olduğumuz için, vilayetten verilen bir izin kağıdı ile serbesti sokağa çıkmamız…
Gün boyu, sadece tek tük görevlilerin olduğu boş cadde ve sokaklarda dolaştığımızı hatırlıyorum.
ölü bir şehirde dolaşıyorduk resmen.
İnsanların, araçların, sesin olmadığı ölü cadde ve sokaklar, insanın aklına, tıpkı filmlerde gördüğümüz korku ve endişe senaryolarını getiriyordu.
xxx
Dün, Porsuk Sahili’nden yürüyerek gazete binasına gelirken, gördüğümüz manzara resmen o günleri hatırlattı.
Tüm cafeler kaplı ve kepenklerini indirmiş, yol üzerinde bir tek insan yok…
Adeta terk edilmiş hissi veren, insanın içini ürperten, korku ve endişeyi de beraberinde getirip, psikolojisini bozan bir manzara!
Umarız en kısa süre içinde bu bela atlatılır ve normal yaşam biran önce başlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.