
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KÜLTÜR DEĞERLER SEMPOZYUMU
ESKİŞEHİR 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri, "YUNUS EMRE" ve " NASREDDİN HOCA" ve Türk dünyasındaki diğer düşünürlerimizin tanıtılması için bir fırsattır demiş, Türk Dünyasının, düşünürlerinin anıldığı ortak programlar yapılarak, hayata geçirilmesini, her konuda, sempozyum, konferans, panel gibi etkinliklerin düzenlenmesini de sürekli önermiştik. Özellikle de ETO ve ESO, hatta TOBB, TÜSİAD gibi, ulusal örgütlerimizin de, Türk Cumhuriyetlerinin, işadamları ve sanayicileriyle, " EKONOMİK İLİŞKİLERİ, NASIL GELİŞTİREBİLİRİZ ?" sorusuna cevap aranmalıdır, görüşümüzü de sürekli kamuoyu ile paylaşmıştık.
Ve nihayet! 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı tarafından düzenlenen, "Türk Dünyası Kültürel Değerleri Uluslararası Sempozyumu" düzenledi ve ESOGÜ Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Sempozyum da neler konuşuldu bilgi sahibi değiliz ama düşünülmesi bile başlı başına bir başarıdır.
Sempozyumda bir konuşma yapan, Eskişehir Valisi Sayın Güngör azim Tuna'nın, 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti'nin maskotu olan NASRETTİN HOCA' nın, değerler eğitimine içerik ve yöntem sunan fıkralarının layıkıyla anlaşılmasının, onu sadece bir güldürü ustası gibi gören dar bakış açısına da farklı boyutlar getireceğini söyleyerek bir gerçeği gündeme getirdi.
Sayın TUNA' nın," Mizahi olarak yorumlanan bu sözün, eğitimci kimliğiyle öğretmiş, hukukçu kimliğiyle adalet dağıtmış, din adamı kimliğiyle iyiliği emredip kötülükten sakındırmış bir bilgeye ait olduğu unutulmamalıdır." ile de Nasreddin Hoca'nın gerçek kimliğini, kamuoyu ile paylaştı.
Sayın TUNA haklıdır. Nasreddin Hoca, Japon Halk Bilimcisi MİKSİKO KOJİMA' ya göre, bir "DÜŞÜNÜR", "HALK FİLOZOFU", "SOSYOLOĞ" , "MÜDERRİS" ", " BİLGİN ", "HUKUKÇU" ve TASAVVUFÇU" dur.
Japon Halk Bilimcisi MİKSİKO KOJİMA, Nasreddin hocayı tanımayı tesadüflere ve kulaktan duyma sözlere bırakmadı. O nedenle de, üç yıl Türkçe öğrendi. Daha sonrada, Nasreddin Hoca' yı, her yönü ile ele alıp, doğru bilgileri ulaştı. Hatta hangi fıkraların, Nasreddin Hoca'ya ait olup olmadığını bilecek kadar da onu tanıdı. Elde ettiği bilgilerle, Japonya'da, Nasreddin Hoca günleri düzenledi. Gelen davetleri karşılamakta da büyük güçlük çekti. Nasreddin Hoca'yı da, Japon halkına sevdirdi.
Hatırlıyorum da, Tokyo Metropolitan Müzesi'nde, 2003 Türkiye Yılı nedeniyle açılan, `Türkiye`de Üç Büyük Medeniyet" sergisi çerçevesinde düzenlenen, Nasreddin Hoca" konulu konferans, büyük ilgi görmüştü. Bayan MİTSİKO KOJİMA' nın, Türk kültürü hakkında verdiği konferans, müze ziyaretçilerinin büyük ilgi gösterdi.
MİTSUKO KOJİMA ile yapmış olduğumuz sohbette, pek çok fıkranın, Nasreddin Hoca' ya ait olmadığını söyledikten sonra " Kişi fıkra söylemiş, tutulabilmesi içinde Nasreddin Hoca' ya mal etmiş" dedi.
Millet olarak, Nasreddin Hoca'yı, ne tanıdık ne de tanıttık. Bunun sonucu olarak, Nasreddin Hoca, yıllarca güldürdü ve mizah üstadı olarak tanıtıldı. Oysa Nasrettin Hoca ve Yunus Emre gibi düşünürlerimiz hakkında, "Türk Dünyası Kültürel Değerleri Uluslararası Sempozyumu" gibi etkinlikler düzenlenmiş olsa idi, Bugün düşünürlerimizi daha iyi tanıyacaktık.
Şu bir gerçek ki Türk dünyasında, kimi cesareti, kimi fedakârlığı, kimi sadakati, kimi düşünceleri ile şöhret bulmuş mümtaz insanlarımız vardır. Öyleleri vardır ki, isimleri anıldığında, karakterleri akla gelir. Yunus Emre ve Nasreddin Hoca, bu insanlarımızdan ikisidir. Bu iki düşünürümüzü, bugünkü ve gelecek nesillere tanıtma görevi, öncelikle eğitim kurum ve kuruluşlarına ve il, ilçe ve beldelerimize, Özellikle de üniversitelerin, ilgili bölümlerine ve Halk Bilimcilerimize ciddi düşmektedir.
Nitekim Sayın TUNA' nın, "Türk dünyasının, her bölgesinde milli bir kahraman olarak tanınıp sevilen, fıkralarında, milletin vicdanı ve sözcüsü olan Nasreddin Hoca'ya, her şeyden önce bir vefa ve minnet borcumuzdur. Yine kültürel değerlerimiz içinde kendileri de birer değer olan şahsiyetlerin, geniş kitlelerce bilinmesi onları 'rol model' olarak sunan çalışmalarla mümkündür." sözlerine katılmamak mümkün mü?
Türk dünyasında, çocuk ve gençlerimizin, örnek alabilecekleri ve onlara örnek olarak sunabileceğimiz, pek çok mümtaz şahsiyet vardır. Yunus Emre ve Nasrettin Hoca, bu insanlarımızdan ikisidir. Bu insanlarımızla, çocuk ve gençlerimiz,Türk dünyasındaki mümtaz kişi/kişilerle, hem gurur duyup, örnek alacaklar, hem de, doğruluk, çalışkanlık, fedakârlık, cesaret, yardımlaşma, sadakat, adaletli olma, edepli olma, sorumluluk sahibi olma, güvenilir olma gibi, kültürümüze ait değerlerin, yaşandığı bir maziyi de tanımış olacaklardır. Çünkü mümtaz kişiler, öldüklerinde yeniden doğarlar.