KUR'AN'DA Hz. MUHAMMED-3


Son iki haftadır Hz. Muhammed'e yönelik Kur'an ayetlerine değinmiş ve Hz. Muhammed'in de diğer bütün Peygamberler gibi bir beşer olarak hem Dünya Öğrencileri Ruh'lar (İns'ler) ve Cin'ler için bir rahmet olduğunu, gaybı bilemeyeceğini, kendisi de dahil hiç kimseye şefaat edemeyeceğini, okuma-yazma bildiğini, farklı özelliklerde yaratıldığını, tek mucizesinin Kur'an olduğunu ve bazı konularda ikaz edildiğini belirtmiştim. Kaldığım yerden devam edeyim:
Hz. Muhammed, Kur'an'ın canlı uygulayıcısıydı (Bakara-143. Ey içtenlikle iman etmiş olanlar! Sizleri açık fikirli, dürüst ve doğru yol olan orta yolu izleyen örnek bir toplum, elçiyi de aranızda bunları canlı bir uygulayıcı olarak, insanlar için örnek bir insan kıldık. Ahzab-21. Gerçek şu ki! Peygamberde, Ahret günü Allah'ın huzurunda toplanmak üzere dönüleceğine iman eden ve Allah'ı sıkça anarak rızası için çabalayanlarınızın örnek alacakları salih ameller gerçekleştirmeye ilişkin güzel örnekler vardır).
Aynı şekilde Hz. Muhammed'in karar ve sözleri ile uyarmaları da daima Kur'an'a göre olmuştur ve Kur'an dışında dine yönelik kendinden herhangi bir söz söylemesi de yasaklanmıştır (Hakka-44. Eğer Peygamber, Kur'an dışında kendinden bazı sözler söylemiş olsaydı, 45-46. O'nu kesinlikle gücünden ve desteğimizden mahrum bırakır, sonra yaşamına son verirdik. 47. Ve sizden hiç kimse de O'nu koruyamazdı. Ahzab-36. Allah'ın ve dolayısıyla O'nun buyruklarını bildiren elçisi aracılığıyla bildirdiği ve kendilerini ilgilendiren bir konuda hüküm belirlenmişse, mümin erkek ve kadın artık o konuda kendi görüşlerine göre karar veremezler. Nur-51. Müminler ise, aralarındaki bir konuda hüküm vermek üzere Allah'ın Kur'an'daki muhkem /değişmez amaç hükümlerine göre karar almakta olan elçisine çağrıldıkları zaman, "İşittik ve uyduk" diyerek alınan karara uyarlar. İşte mutlu sona ulaşacak olanlar bunlardır. En'am-19......Gerçek şu ki, sizi ve tüm insanlığı uyarmak için Bana bu Kur'an vahyedildi......).
Dolayısıyla da Hz. Muhammed'e danışmak, Kur'an'a danışmak demek olmuştur (Nisa-64. Ey iman edenler! Şunu iyice bilin ki, Biz bütün elçilerimizi, Allah'ın izniyle ve bildirdiklerine göre hüküm verilsin ve bunlara göre verecekleri hükümlerine uyulsun diye gönderdik.
Ancak, Hz. Muhammed'e danışmanın istismar edilmemesi ve sadece ciddî olanların kalması için, danışma sadaka verme şartına bağlanmıştır (Mücadile-12. Ey iman edenler! Elçiyle kişisel bir görüşme yapacağınız /Ona danışacağınız /fikrinden yararlanmak için uğrayacağınız zaman, görüşmenizden önce bir yoksula yardım edin /sadaka verin. Bunu yaparsanız, sizin için daha hayırlı ve daha uygun olur. Fakat bunu yapmaya gücünüz yoksa, bilin ki Allah bağışlayan ve sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır).
Hz. Muhammed, kendisine vahiy edilip insanlara tebliğ etsin diye ve din denilen yaşam kurallarının muhkem /değişmez ana kuralları ile o zamanın sosyo-ekonomik özelliklerine yönelik müteşabih /değişken araç kuralları tebliğ etmiş ve bunların bütününe Kur'an denmiştir. Dolayısıyla Kur'an dışında, bir beşer olarak ve din kuralı dışı yaptığı konuşmalar ve sözler önemli olmazken, din kuralı diye olan sözleri ise mutlaka Kur'an'a uygun olmuştur. Dolayısıyla, Hz. Muhammed'in dinî kural diye olan bir sözü Kur'an'a uygun ise kabul edilecek demektir (Nur-54. Yine onlara de ki, "Allah'a ve O'nun buyruklarını bildiren elçisine itaat edin. Onun sorumluluğu, verilen görevi yerine getirmek, sizin de sorumluluğunuz onun bildirdiklerine uymaktır. Şunu iyice bilin ki, onun bildirdiklerine uyarsanız doğruyu bulursunuz. Çünkü elçinin tek görevi, indirdiklerimizi açıkça ve olduğu gibi size tebliğ etmekten ibarettir).
Hz. Muhammed, bilinçlenmiş olduğu ergenlik yaşından itibaren, Peygamberlik görevinin bizzat Allah tarafında ve bir ağaç aracılığı ile hatırlatıldığı 40 yaşına kadar, çeşitli olaylarla örnek ahlaklı bir insan olarak yetiştirilmiş ve Al-i İmran-33 ncü ayette belirtilmiş olduğu gibi Kur'an temelli örnek olması da istenmiştir (Al-i İmran-33. Şu gerçek de bilinsin ki, Senin dışında Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim'in ailesini ve İmran ailesini de seçerek tüm alemlere birer önder, yetkili ve örnek elçiler kıldı). Aynı örneklik görevi Hz. Muhammed'e iman etmiş olan topluma da verilmiştir (Hac-78. Ey iman edenler! Ayrıca tek Allah'a iman etme ve muhkem /değişmez amaç hüküm olan buyruklarına uyma uğrunda, diğer insanlara da uyarıda bulunmak üzere gereken çaba ve mücadele etmeyi /cihad göstermeyi de mutlaka ihmal etmeyin. Çünkü Allah, sizi bunu yapmanız için seçmiş bulunmaktadır).
Daha önce Hz. Musa ve Hz. İsa aracılığı ile indirilip insanlara tebliğ edilmiş olan Allah'ın tek dini İslâm'ın hurafe ve rivayetlerle oluşmuş dejenerasyonunu düzeltmek üzere indirilen Kur'an bir devrim /yeniden yapılanma kitabı, Hz. Muhammed de muhafazakâr değil bir devrimci konumunda olmuştur (Yasin-6. Sen de, atalarına daha önce bir uyarıcı gelmiş olduğu halde, hala gaflette /yanlış yolda olan toplumları uyarman için gönderildin). Bu arada, daha önceki Peygamberler tarafında, zamanlarının toplumunun sosyo-ekonomik özelliklerine uygun olup, Hz. Muhammed ve Kur'an ile değiştirilmesi uygun bulunan bazı muhkem veya müteşabih hükümler de değiştirilmiş, yani "Nesh" edilmiştir (Maide-15. Ey Kitap sahipleri! Size daha önce göndermiş olduğu kitaplarda (Tevrat, Zebur ve İncil'de) olduğu halde gizlediğiniz birçok bölümünü açığa çıkarıp tasdik eden veya yürürlükten kaldıran (Nesh eden), bir çoğundan da sizleri muaf tutan elçimiz /Hz. Muhammed size geldi ve tebliğlerde bulundu. O, Allah'tan bütün insanlara yol gösterici /aydınlatıcı bir ışık /nur ve apaçık bir kitap olan Kur'an ile geldi).
Hz. Muhammed'in, Kur'an'ı tebliğ etmiş olduğu insanın öğüt almamasından sorumlu tutulmadığını Abese-7 nci ayetten anlıyoruz (Abese-7. O kendini beğenmiş adamın Senin bildirdiklerini kabul edip öğüt de alıp almamasından Sen sorumlu değilsin ki).
Ancak bu arada Hz. Muhammed'e duyacağı herhangi bir sözü, araştırmaksızın acele ederek kabul edip, ona göre karar vermemesine de değinilmiştir (Tevbe-43. Ey Peygamber! Allah Seni affetsin. Doğru mu, yalan mı söyledikleri iyice ortaya çıkmadan, hemen sözlerine kanarak, neden onlara izin verdin?).
Her Peygamber, Mahşer hesaplaşması sırasında, dini tebliğ etmiş olduğu ümmetinin başında şahit olarak bulunacak olup, Hz. Muhammed'in' de bu sırada ümmetinin Kur'an'ı anlamadan sözde okuyacaklarını ve böylece de O'ndan uzaklaşmış olarak Mahşer'e gelecek olmalarından üzüleceğini Furkan-30 ncu ayetten anlıyoruz (Furkan-30. Elçimiz Muhammed de, ümmetinin başında şahit olarak bulundurulacağı Mahşer'de, Kur'an'a muhatap olup iman etmiş diye bilinen Müslüman toplumunun olumsuz durumunu görünce, "Ey Rabbim, halkım Kur'an'ı terk etti /anlayamadığı için uzaklaştı /kendinden uzak tuttu /ondan uzak durdu /anlamayıp makamı-nağmesi ile oyalandı ve sonuçta bu perişan duruma düştü" diyerek üzüntüsünü ve ümmetinden şikayetini belirtecek).
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercümesi)", ve "OKU! KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 16 AĞUSTOS 2017 Çarşamba günü saat 17.30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.





Önceki ve Sonraki Yazılar
Gazi Özdemir Arşivi