KUR'AN'DA, "KULA KUL" ve /veya "HAYVAN SÜRÜSÜ OLMAYIN" İKAZI

Daha önce 21 Şubat 2019 tarihli köşe yazımda “Kur’an’da 3 defa eşek gibi davranmayın” ikazı yapılmış olduğuna değinmiş ve Müzzemmil-49-50 de Kur’an’a günah işleme korkusu ile yaklaşmayıp, anlayarak okumaktan uzaklaşanlara, Lokman-19’da yüksek sesle konuşanlara ve Cumu’a-5’te de önceki vahiy kitapları gibi Kur’an’ı da anlamadan sadece taşımakta olanlara eşek denmiş olduğunu açıklamıştım. Bugün de önce “Kula kul olmayın”, daha sonra da “Hayvan gibi davranmayın” ikazına değineceğim.“Kul olmak ve kulluk etmek” kelimesi, Allah ile Elest-i Bezmi denilen makamda yapılan ve Dünya eğitimi sırasında öğrenci Ruh’un uyacağına söz vermiş olduğu 7 konuya ve bu anlaşmanın bir maddesi olan Kur’an’da bildirilen muhkem /değişmez ana kurallara uymanın ifadesidir.  Diğer bir ifade ile Allah’ın Kur’an’da bildirmiş olduğu ve benim tespit etmiş olduğum 440 sayıda muhkem /değişmez ana kuralları anlamak, öğrenmek ve bunlara göre yaşamak demektir. Bunların yarısı yapılması yasak olanlar, diğer yarısı ise bizlerden yapmamız istenenlerdir. Yapmamız istenenlerden sadece 3’ü (Namaz-Oruç ve Hac) şekilsel-ritüelli, diğer bütün kurallar ise ahlâkî ve sosyo-ekonomik yaşamın düzenlenmesine ilişkindir. Kur’an’da “Kulluk etmek” ifadesi için “İbad etmek” kelimesi kullanılmaktadır. Ki bu kelime, “ibadet etmek” kelimesi gibi sadece şekilsel-ritüelli 3 uygulamayı değil, yukarıda belirtmiş olduğum gibi geniş kapsamlı ve din demek olan bütün muhkem /değişmez ana kuralları kapsayan bir kelimedir. İşte bu kulluğun sadece Allah ve rızası hedeflenerek, yani sadece Allah’ın Hz. Muhammed aracılığı ile tebliğ etmiş olduğu bütün muhkem /değişmez ana kuralları kabul etmek ve bu kurallara uymakla sınırlı olması istenmektedir.   Hud-26. “Allah’tan başkasına sakın ibad /kulluk etmeyin. Ben, sizin, gelecek hesap gününde korkunç bir azaba uğramanızdan korkuyorum” demişti.Zumer-2. Ya Muhammed! Hiç kuşkun olmasın ki Biz, bu Kur’an’ı Sana gerçek olarak /hak üzere indirdik ve Sen sadece bu Din’e /Kur’an’daki İslam’a göre kendini arındır /muhlis kıl ve Allah’a kulluk et /ibad etmeni sadece O’na yap. Yine bu arada kavuşulan nimetlere şükretme veya ilâhî bir yardım isteme demek olan dua etme de sadece Allah’a yapılacaktır.Kur’an’da özellikle “Bir kişinin kendi dışında bir başka kişiye, sorgulamaksızın bağlanması, her dediğine mutlak inanması, koyacağı kuralları mutlak kabul edip uyması, onun karşısında kendini güçsüz görmesi ve yetkin bulmaması, ya doğrudan o kişiden her türlü desteği beklemesi ve bu desteği için ona dua etmesi, o kişiye olağanüstü bir güç atfetmesi veya Allah inancı da varsa, Allah ile arasına koyması ve yine ilk duasını o kişi aracılığı ile Allah’a ulaştırmayı benimsemesi”nin istenmediği kuvvetlice vurgulanmaktadır. Ve bu vurgu iniş sırasında ilk indirilen ‘Alak-1 nci ayetten başlamak üzere yapılmıştır.‘Alak-1. Oku, her şeyi yaratan /halk eden Rab’bin adıyla. Bu ayette Rab isminin her şeyi yaratana ait olduğu açıklanmaktadır. Bu açıklama ile Arap toplumunda, herhangi bir konuda lider konumda olanlara Rab hitabı geleneğine son verilmiş ve Rab’bin sadece Allah’a ait bir ifade olduğu vurgulanmıştır. Böylece de bu liderlere olan körü körüne bağlanmaya yani bir başkasına kulluk etmeye son verilmiştir.Ancak Hz. Muhammed’in vefatından sonra başlayan Kur’an’daki muhkem /değişmez ana kurallara yönelik anlam kaydırmaları şeklindeki dejenerasyon sırasında, geleneksel birçok uygulama yanında bir kişiye mutlak bağlanma şeklindeki kulluk etme geleneğine de tekrar dönülmüştür. Ve Hadid-27 ile Tevbe-34 ncü ayetlerle açıkça yasaklandığı halde “Din adamı” ismi altında ayrı bir meslek sınıfı da oluşturulmuştur. önce din temelli fırkalaşmalar /mezhepleşmeler ile kulluk edilen ve “Din adamı” diye tanımlananlara, daha sonraları ise padişahlara, cemaat ve tarikat liderlerine yine kulluk edilme uygulamaları devam ettirilmiştir.   İki binli yıllardan sonra olan aydınlanma ve doğru bilgiye ulaşma çok daha kolaylaşmış olduğu halde insanlarımız, Kur’an’da bildirilen gerçekler akıllarını kullanıp anlayarak, üzerinde düşünerek ve kendi doğrusuna varıp benimseyerek okumadıkları için, kötü niyetliler tarafından kolayca aldatılmakta ve maalesef yine kul haline getirilebilmektedirler. Halbuki A’raf-179 ncu ayette akıllarını kullanmayan, gördüğünü ve işittiğini değerlendirmeyenler açıkça birer çiftlik hayvanı olarak tanımlanmaktadır.A’raf-179. Gerçek şu ki bu yüzden, İns ve Cin nesillerinden birçoğu Cehennemi hak etmiştir. Bunların bilinçleri /akılları var, fakat hiçbir şeyin farkına varmazlar, gözleri var, hakikati görmezler, kulakları var, gerçeklere çağırılışlarını işitmezler. Onlar, evcil çiftlik hayvan¬ları gibidirler, belki daha da anlayışsızdırlar. İşte bu durumda olanlar, gerçekleri anlayamazlar /gaflet içindedirler.Furkan-44 ncü ayette akıllarını kullanmayanların artık algılama ve düşünme yeteneklerini kaybetmiş olarak, Bakara-171 ncü ayette de atalarının görüşlerini eleştirmeksizin taklitte ısrarcı olmaları nedeniyle artık birer hayvan sürüsüne dönüşmüş kabul edilecekleri vurgulanmıştır. Furkan-44. Sen böylelerinin, tebliğ ettiğin gerçekleri duyup akıllarını kullandıklarını ve buna rağmen doğru yolu bulamadıklarını zannederek üzülüyorsun? Ancak onlar, sapkınlıkları nedeniyle artık algılayacak ve düşünecek halden çıkmış ve hayvan sürüsü gibi olmuşlardır, hatta da¬ha da aşağı haldedirler. Bakara-171. İşte atalarının inançlarını taklitte takılmış ve gerçekleri kabul etmeyip küfre sapmış olanların durumu, çobanın yol gösterici sözlerini ve yardım çağrılarını anlamayan, doğruluğunu bizzat araştırmadan kabul eden, eleştirmeyip sadece durup dinleyen hayvanların durumuna benzer.  Yine bunlar, bildiğini okuyan ve gerçekleri işittiği halde anlamayan, konuşarak cevap veremeyen, gerçekleri göremeyip akıllarını da kullanamayanlardır, sürüler gibidirler.  Bakara-104 ncü ayette toplum liderlerine hitaben, sürü olarak görmeyip önemli konularda görüşlerini alması gerektiğine, Nisa-46 da ise hayvan sürüsü görülme alay konusu olarak görülmektedir.Bakara-104. Ey iman edenler! İdarecilerinize “raina /bizi koyun /davar gibi güt /bizi dinleme ve görüşümüze başvurmadan istediğin gibi idare et” demeyin, “unzurna /bizim görüşümüze başvur /bizi dinle ve ondan sonra karar ver” deyin. Şunu da bilin ki, bu emrimizi benimsemeyip inkâr edenlere elem verici bir azap söz konusudur.Nisa-46. Bunlardan özellikle kitaplardaki gerçekleri değiştiren veya gizleyenler, Seninle karşılaştıklarında “Senin söylediklerini duyduk, fakat önemsemiyor ve duymamış gibi yapıyoruz” deyip dinle ilgili bildirdiklerinle alay ettikleri gibi, “oldu olacak gel de bizi sürü gibi güt /raina” diyerek Seninle alay da ediyorlar.Bu duruma göre, ataları taklit etmek de bir nevi atalara kulluk diye tanımlanmaktadır diyebiliriz. İnşallah haftaya görüşmek üzere.NOT: Şu kitaplarımın gelirleri ile Eskişehir Tıp öğrencilerine burs veriyoruz. özel günlerinizde kitaplarda hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “TüRKçE KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “İSLÂM’IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL”, “OKU! KONULARINA GöRE KUR’AN AYETLERİ” ve “KUR’AN’IN KULU KöLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE öNCEKİ İSLAM” ve “KUR’AN VE SON İSLAM”. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi